1-prolog

9.4K 443 141
                                    

23.10.2023
Erez Şahin

16 yaşınızdaysanız ve başınızda ebeveyniniz yoksa hayat size çok güzeldir. Evet, onları ilk kaybettiğim zamanlar çok ağlamış, uzun zaman depresyona bile girmiştim. Ama zamanla alıştım, artık daha iyi ve mutluyum, şu aralar dezavantajlarının yanı sıra avantajlarını da görebiliyorum.

"Görüşürüz Erez!" diye bağırdı farklı yöne giden arkadaşım. Gülerek ona karşılık verdim ve kulaklığımı taktım. Eğlenceli bir şarkı açarken çoktan kafamı sallıyordum.

Evimle okulum arasında çok yoktu, ne olduğuna bakmadan bilerek en yakınımızdaki liseyi seçmiştim. Gelecek ile ilgili ne planım ne de hayalim olduğundan kendimi kasmamıştım, ailem de sağ olsun hiçbir zaman karışmadılar. Yani bence karışmaya zamanları olmadı. Babamda ciddi bir şizofreni vardı, annem sürekli onunla uğraşırdı. Evdeki en yaşlı kişi olan nenem de sadece abimle benim mutluluğumu düşündüğünden istediğimizi yapabilir hale gelmiştik. Asla kötü bir ailem olmadı, en güzel kahkahalarımı ya onlarla ya onlar sayesinde atmışımdır.

Şarkıya göre sallanan bedenimi iki tur döndürüp yoluma devam ettim.

Annem gece uyurken aniden geçirdiği beyin kanaması sonucu ölmüştü, ondan günler sonraysa babam annemin mezarının başında intihar etmiş halde bulundu. O zamanlar sadece on iki yaşımdaydım. Her gece ağlayarak günümü zehir eder, beni hayata bağlamaya çalışan abimin hayatının içine sıçardım. Ama zamanla anladım ki kimin öldüğü önemli değil, senin kalbin atıyorsa yaşamak zorundasın. İyi ki de yaşamışım, yoksa bu kadar güzel bir hayatı görebilir miydim emin değilim.

Kitapçının yanından geçerken duraksayıp camdan içeriye bakındım, İbrahim amca her zamanki gibi kitabını okuyor. Dışarıdaki tezgahların üzerindeki kitaplarsa güneşleniyorlar, gözüme kestirdiğimi anında ceketimin içine soktum. Kulak üstü kulaklığımı boynuma indirip ellerimi kapı pervazına koyarak adamın adını kısaltarak 'İbram!' diye haykırdım. Aniden kurgusal dünyadan çıkan adam saniyelik sıçrayıştan sonra bana döndü.

"Seni eşek!" Bağırarak elindeki kitabı bana salladığında kahkahalarla ondan kaçmaya başladım. "Tezgahtan kitap aşırdıysan yarın iki katı para alırım, pis hergele!"

Arkamdan bağırdıkları neşeme neşe katarken boynumdaki kulaklıktan yükselen eğlenceli şarkı, gökteki yakıcı sarı güneş, kuşların cıvıltısı hayatımı renklendiriyordu. Araba yolundan hızlıca geçerken birkaç şoförün kornaya bastığını duymuştum. Bina aralarına girerek apartmanımıza kestirme yolu seçtim.

Sonunda kahverengi yıkık dökük, balkondaki demirlerin milattan önce kaldığı belli olan binanın kapısını cebimdeki anahtarla açıp içeri girdim. Şarkıya ıslıkla eşlik ederek döner merdivenlerin önünde durdum.

"Yirmi beş saniyede katıma çıkmazsam ben bir top kekim," derken telefonumdan kronometreyi açtım. Kendimi hazır konuma getirip derin bir nefes aldım. Sayacı başlattığım gibi basamakları üçer beşer çıkmaya başladım. Tam ikinci kata gelmiştim ki İrfan amca kapısını açtı.

"Erez! Hoş geldin oğlum." Ona bağırarak karşılık verirken hiç durmamış ve katıma gelmiştim. Sayaca baktığımda yüzümü buruşturdum, yirmi beş saniye, dört salise. Sayacı temizleyip telefonumu cebime sokuşturdum, diğer cebimden anahtarımı aldım. İçeri girdiğimde nenem cam kenarında örgü örüyordu. Anahtarımı askılığa asarken ıslık çalmaya devam ediyordum. Çantamı odamın kapısına atıp atlayarak nenemin önüne geçtim, anında örgüsünü bırakıp elini kalbine koydu, diğer elinin baş parmağıyla da damağını yukarı çekiyordu.

İşaret dilini kullansam da söylediklerimi dile getirdim; "ben geldim sultanım."

Aynı şekilde karşılık verdi: "Hoş geldin sultanım." Alnından öperek yanaklarını sıktım.

Erez -erkek versiyon-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin