22-

1.5K 138 30
                                    

22.11.23
Erez Şahin

Sabah uyandığımda ilk işim saate bakmak olmuştu, çünkü sanki günlerce uyumuşum gibi hissediyorum. Salonda yer yatağında yattığımız çocukları rahatsız etmeden kalkıp saate bakacağım sıra Özgür'ün de çoktan uyandığını, telefonuyla ilgilendiğini gördüm.

"Günaydın. Niye uyandırmadın, sıkılmışsındır?" derken fısıldamış, yerimden sıyrılıp onun yanına geçmiştim.

"Günaydın da sen uyuyalı daha yarım saat olmadı. Biraz daha uyu istersen." Başımı iki yana sallayarak onu reddettim. Ben günlerce uyumuş gibi hissediyorum, ne yatması?

"Yok, iyi böyle." Onun omzuna dostça vurup kalktım, salonun çıkışına adımladım. Banyoya girip elimi yüzümü yıkarken Özgür'ün de kapıya geldiğini fark etmiştim. "Sen kaçta kalktın?"

"Sabah altı gibi. Okul saatine alışınca bir süre böyle kalkıyorum." Yüzümü kuruladığım halde başımı sallayıp havluyu yerine astım.

Dün abimi zorla benim odada yatırdım, hatta yatması için neredeyse hakkımı haram edecektim. Çocuklarla da yere yatak serip Özgür, Arman ve ben orada yatmıştık. Ayas'la Asım ise koltuklara geçmişti. Nenem zaten kendi odasında.

Mutfakta çay suyunu koymuş, menemen malzemelerini çıkardım. Domatesleri soyup doğrarken Özgür de mutfağa girdi. Boğazını temizleyip etrafa bakarken onun bu utangaç hallerine güldüm.

"Hani kimseden asla çekinmezdin?"

"Sen de abin de benim için kimse değilsiniz. Şey... Ben pek aileler sabahları ne yapar bilmem, yardım edebileceğim ya da yapmam gereken bir şeyler var mı?" diye sorarken tam yanıma gelmiş, soğanı eline almıştı.

"Misafirler oturur. Sen de otur." Başını iki yana sallayarak inatla ne yapabileceğini sorduğundan dolaptaki kahvaltılıkları çıkarmasını istedim. "Ayas'ın gece içtiği ilaçlar neydi?"

Dün gece ayıp olmasın diye sormamıştım, ama ne kadar önemli ilaçsa Özgür hemen gidip yetimhaneden o ilaçları almış, Ayas'a saatinde içirmişti.

"Uyku sorunları, depresyon ve ensemde bekleyen panik atak için." Kapıdan onun sesini duyduğumda omzumun üzerinden bakıp selam verdim. Karşılık göstererek gelip Özgür'ün elindeki peynir kutusunu aldı. "Özgür aslında kendini mükemmel bir şekilde yaşatabilecek kadar iyi mutfak becerilerine sahip ama ilk defa bu kadar stresli gördüm. Yurtta zaten her şeyi öğretiyorlar."

Ayas'ın halini gördüğümde boğazımda bir yumru oluştu. Biliyorum, ben de onun gibiydim. Bileklerine ya da boyunlarına çizik atmamak için dışarıya sorun yok imajı çiziyor, çünkü gelecek için bir merakı var.

"Niye la Özgür? Rahat ettiremiyor muyuz seni?" Sorarken Ayas'ı boş vermiş, işime dönmüştüm. Bu hayatta nice biz gibi insanlar var, onlar için en iyisi hayatlarına çok da müdahale etmemek gerek.

"Ondan değil de... Ne bileyim oğlum, alıştığım hayatlar değil bunlar. O zaman direkt kahvaltı mı hazırlıyoruz?" Özgür'ün saçma sorusuna istemsizce güldüğümde Ayas da utanarak kıkırdamıştı.

"Hassiktir." Abimin sesini duyduğumuz an dudaklarını eliyle kapadı ve yutkundu. "Duymayın onu da siz ne yapıyorsunuz bebeler? De gidin uyuyun, bugün sizin tatiliniz."

"Evet işte, biz de tatilimizde keyif çatıyoruz abi." Konuşan Özgür, abimin aç karnına içmesi gereken ilaçları, bir bardak suyla ona götürmüştü. Gözlerini kısarak ilaçlarını ve suyunu içen abim sonunda bardağı masaya bıraktı.

"Deniz abileriniz de ayrı bir kahvaltı hazırlıyormuş da yine de siz bilirsiniz." Abimin daha çok bırakın ellerinizdekileri imalı sözlerinden sonra üçümüz de durup birbirimize bakmıştık.

Erez -erkek versiyon-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin