14-

1.9K 181 23
                                    

5.11.23

Perez Şahin

"Hadi eyvallah," diyerek servisten inip aracın kapısını kapadım. Araç beni geçip giderken ellerimi cebime koymuş, kendi sokağıma yürüyordum.

Üzerimden tır geçmiş gibi hissediyorum. Şehir dışındaki iş sonlanmış, tekrar fabrikaya dönmüştük. Şu aralar o kadar zorlanıyorum ki çocuklar gibi oturup ağlamak istiyorum, ama kime, niye? Hem artık o yaşları geçtim, korumam gereken çocuklarım var. Aklıma Özgür geldiğinde telefonumu çıkarıp onu aradım, anında açıldı.

"Abi?" Tereddütle seslendiğinde güldüm. Sevgiye yabancı bir çocukmuş Özgür. O eğlenceli ve güçlü duruşunun ardında ürkek bir çocuk vardı.

"Abim," dediğimde onun rahatlıkla nefes aldığını duymuştum. Erez'in olmaması için çabaladığım her şey Özgür'deydi, o kırılmış bir oğlan. "Nasılsın paşam? Daha iyi oldun mu?"

"Yaşayıp gidiyoruz be abi, mızıklanmanın anlamı yok."

"Eğer yanında ben varsam anlam aramana gerek yok delikanlı. İstediğin kadar bana nazlanabilirsin. Senin için her zaman dik duracağım." Karşılık vermediğinde etrafa şapşal bakışlar attığına emin olmuştum. Utandığında o kahve gözleri donuk bakıyordu. "Canının çektiği bir şey var mı? Servisten şimdi indim, ne istersen getirebilirim."

"Yok. B-burada polis abiler hep benimle." Onlar daha on altısında küçük çocuklar... Ağır şeyler yaşamış çocuklar.

"Biliyorum kardeşim, ama olur da onlara söyleyemezsen diye. Bedenen yanında olamasam da aklım hep sende. Ne istersen, sadece yanında durmamı istersen bile gel diye mesaj atman yeter. Tamam mı?" Utanarak kabul edip aramayı sonlandırdığında onun bu haline güldüm.

"Gülüşüne hayran, tam bir baba!" Ara sokaktan bağıran sesi görmesem de tanıyorum; Kartal.

"Duruşuna hayran, tam bir mafya." Ona onun gibi ses edip yanına yürüdüm. Çevresinde birkaç silahlı adam, oysa delikanlı gibi takılmış. Küçükken kimsesizliğini rahatça söyleyen çocuk, şimdi kimsesizliğinden vurmaya çalışanları vuran adam oldu. Ellerimizi sıkıp selamlaştık.

"Ölmüşsün," derken göz altlarıma parmak değdi. "Oğlum çöküyorsun ha."

"Siktir et, alışkınım. Nereden?" Adamlarını başımla işaret ettiğinde arka saçlarını karıştırdı. Gerçekten bir tefeci oldu. Yasa dışında, kara parada adı konuşan ne kadar kişi varsa Kartal onların kafasındaydı, hepsinden yüklü tahsilat alıyor. Bok gibi parası var. "Neyse, sormadım say."

Rahat bir nefes verdiğinde güldüm. 

"Perez abi," diyen çalışanlardan biri yanımıza geldi. "Abi bak sen de katıl bize. Afedersin Kartal abi, ama fabrika Perez abinin ebesini sikiyor ya. Abi yirmi bir yaşındasın şu haline bak."

"Ne varmış lan halimde? Ebem hakkında doğru konuş, kadın anneannem be." Çocuk anında dumur olup özür dilerken onun haline güldüm. "Harbi bok gibi mi görünüyorum?"

"Yok, abartıyorlar. Hâlâ giderin var," diyen Kartal, çalışanına döndü; "Oğlum, adam kabul etse hiçbirinizi yanımda tutmam. Ordulara yeter Perez'im."

"Abart Kartal, abart. Bir de şuradan abart." Kartal kafama vurduğunda güldüm. Bir sigara yaktı.

"Erez nasıl, tamamen atlatabildi mi?" Derin bir nefes alıp saçlarımı karıştırdım. "Çocuğu pedagoga götürsek mi?"

"Bilmiyorum Kartal. Sorun yok gibi takılıyor, eski haline döndü, çocuklarla çok yakın arkadaş oldu ama..." İç çekip yüzümü buruşturdum. "Korkuyorum oğlum. Erez, babamın intiharından sonra intihara kalkışmış bir çocuk. Ona hâlâ intiharın kötü bir şey olduğunu anlatamadım, öyle unuttuk gitti gibi oldu."

Erez -erkek versiyon-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin