4.11.23
Özgür Oduncular
Ben korkusuz biriyimdir, beni korkutmak herkesin yapabileceği bir eylem değildir. Çünkü üvey babam çok güçlü bir adam, kendi ayaklarının üzerinde durduğu yetmiyormuş gibi çocuklarına da bunu öğretti. Gerçekten üvey ablam ve abim de benim gibi güçlüdür, hatta daha belki de daha güçlü.
Ama bir it başardı. Bana yaptığı şeyi bile anlatırken korkudan sesimin ve ellerimin titremesine, her hatırladığımda iliklerime kadar ürkmeme neden olacak tacizi gerçekleştirdi.
Hâlâ hastane odasındayım, burada olalı bir gün oldu. Ama ben anca sorgu verebilecek psikolojiye geldim. Onlara bütün olayları en başından itibariyle anlatıp bu sefer hacker olduğumu da söylerken polisler ilgiyle dinlemişlerdi.
Dün onlar geldiğinde hemşire her ne söylediyse biri kapıda, diğeri benim rızamla odamda iki çocuk şube memuru nöbet tutmuştu. Saatlerce ağladığım için zaten darbe almış kalbim tekrar yorulmuştu, şu anda bile sakinleştiriciyle duruyorum.
Sorgumdaki her sözümü bir özet haline getirerek bana okuyan memur, gözlerimin içine bakarak sordu; "Onaylıyor musun?"
"Evet," dedim kendimden emin bir sesle.
"Bu da ne demek?" diye bir haykırış koptu hastane koridorundan. Odadaki üç memur kaşlarını çatarken biri anında kapıya gitti. "Öyle bir sapığı senelerdir nasıl fark etmezsiniz?"
Kapının açılıp kapanma sırasında sesi daha net duymuştum. Bu haykıran sesin sahibi üvey babam.
"Ben... Ben yetimhaneye gideceğim değil mi? Lütfen." Tekrar sesim titrediğinde karşımda sorgumu alan kadın memur tatlı bir tebessümle bana baktı.
"Merak etme, her zaman yanında olacağız. Seni hiçbir ailenin eline bırakmayacağız." Gözyaşlarım tekrar akarken sessizce teşekkür ettim. "Ama Özgür, sana kabul etmekten başka seçeneğin olmadığı bir eylem sunmak zorundayım."
"Nedir?"
"Pedagogdan yardım almalısın. Bak sen çok zeki ve güçlü bir çocuksun, eğer tedaviyi kabul edersen emin ol çok daha güçlü olacaksın. Kabul edecek misin?" Kadını onayladığım an tebessümle elime uzandı, ilkin ürksem de tutmasına izin verdim. "Şimdi bu anlattıklarını merkeze götürmem gerek, ama söz veriyorum polis abilerin yanından hiç ayrılmayacaklar."
"Gerçekten mi? Ama meşgul etmiyor muyum?" Soruma gülen erkek memur anında göz kırptı.
"Abisinin gülü, biz de senin kadar güçlü bir çocuğun yanında olmaktan gurur duyuyoruz. Yahu sen de çocuk değilsin ki kocaman kahraman olmuşsun. Aferin paşama." Aldığım karşılıkla ben de güven doldum.
Kadın memur imzamı alıp veda ederek gitti, kapıyı açtığı anda koridordaki tartışma sesleri odaya doluştu. Moralim hafiften bozulurken erkek memur ıslık öttürdü, ona baktım.
"Sen nasıl hacker oldun bakalım?" Sorarken kapı kapanmış, sesler yine boğuklaşmıştı.
"Şey... Babam sayesinde, yani bana küçük yaşımda telefon almıştı. Daha okuma yazma bilmeden telefonum olmuştu, okumayı çözdükten sonra hacker işini duydum. O zamana kadar telefon tamir etmesini bile öğrenmiştim. Sonunda kendimi eğiterek buralara geldim." Memur beğenmiş gibi bakıp tebrik ettiğinde utandım.
"Hiç devletin ağına katılmak istedin mi?"
"En büyük hayalim!" diye coştuğum an utanarak boğazımı temizledim. "Yani on sekiz yaşımı sabırsızlıkla beklememin tek nedeni devlete katılmak. Beni alırlar mı bilmiyorum, ama çok isterdim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Erez -erkek versiyon-
Teen FictionHer zamanki ergenlerden tek farkım mutlu olmaktı. Anne ve babamın ölmesine rağmen, farklı insanların gelip 'biz senin gerçek aileniz' demesine rağmen benim tek isteğim mutlu olmak, dans etmek, nenemle kahkahalar atmak.