28-

1.2K 112 59
                                    

7-8.12.23

Erez Şahin

Abimin hastalığını öğrendiğimden beri içimde büyüyen bir his vardı, artık gerçekten boş veriyor ve çok takılmıyordum. Bilmiyorum, belki de yaşım büyüdüğü içindir. Misal acımasızca görünecek ama nenemin vefatını haklı bulmaya başlamıştım, çok yaşlanmıştı ve bizim erkek olmamız onu utandırıyordu, aynı zamanda hastalıklarından şikayet etmemeye çalışsa da acı çekiyordu. Eğer yaşı ilerlemeye devam etseydi yatalak olacaktı ve bu ona daha büyük bir yük yaşatacaktı.

Şu anda da karışma mevzusunun yalan çıkmasına çok sevinmiştim, o sıra boyunca yaşadıklarımız, döktüğümüz yaşlar umurumda değildi. Sonuç olarak en acı günlerimiz, rahata bir şekilde dönüştü. Tablonun eşsiz manzaralarını sayacak olursak; Ayas, istismarcı eniştesinden kurtulmuş ve kendine güzel bir hayat kurmaya başarmıştı. Özgür istediği gibi işe girmiş, hayallerini tam da kurduğu gibi yaşıyor; ayrı evde, çok yakın arkadaşıyla ve gerçek anlamda özgür. Çakma ikizler en korktuklarıyla baş başa kalmamış, ailelerine daha da bağlandılar. Mümtaz hayatını nasıl yaşaması gerektiğini, akışa bırakabileceğini direkt kendiyle öğrenmiş, geçmişiyle barışıyordu.

Yani aslında öyle de aman aman kötü şeyler yaşamamıştık, genel olarak iyilere dönüşmüştü. Ama hepsi unutuldu...

Zeki Başkanı tüm aileler linç etmek üzereydi ve abim de aralarına katılmıştı. Kartal abiye göre bir tenhaya sıkıştırmak yeterli olabilirmiş. Manyak tek değil ki topu manyak, manyak ötesi bunlar.

Karakolun misafir oturma alanında bacaklarımı titreterek otururken yanımdaki Kartal abinin adamı tekrar su uzattı. Küfredecek gibi olsam da nimet olduğunu bildiğimden sustum ve tekrar kibar olduğunu düşündüğüm bir şekilde reddettim.

"Sen gidip Kartal abinin avukatıyla konuşsana, abimin havadar bir yerde olması gerek." Adam sözlerimin her birini dikkatle dinleyip başını salladı.

"Korkunu anlıyorum kardeşim, ama gerçekten yersiz. Abin zaten sorgu odasında ya da nezarethanede değil. Şu anda durumu yüzünden camlı bir toplantı odasında, koltukta oturuyor." Adını unuttuğum herifin sözlerine başımı sallayıp yere bakındım.

Herkes bir şekilde kendini kurtardı, avukatlarını çağırıp paçayı sıyırdı ve gittiler. Sadece abim kaldı, onun peşinden de Kartal abi koşuyor... Kimsesiz olmak en çok bu zamanlarda yüzümüze vuruluyor.

Abimden sorumlu avukat koridorun başında göründüğü an ayağa fırlayıp ben de ona doğru gittim, o adam da peşimden geldi. Ortada buluştuğumuz an avukat gülümseyerek omzumu tuttu.

"Abin suçsuz bulundu, Zeki Bey şikayetçi olmadı. Tabii bu konu açığa çıktığından Zeki Bey ve olaya karışmış kim varsa soruşturulup cezaya tabii tutulacak. Birkaç imzayla birazdan salınır, Kartal Bey yanında." Avukatın her cümlesi... Yo, her bir kelimesinde kalbim rahatlamış, derin bir nefes almıştım.

"Teşekkür ederim."

"Bana değil, Özgür adında biri yardım etti, ona teşekkür etmeliyiz. Zeki Bey hakkında tüm kayıtlara erişti, siz cami bahçesinde konuşurken güvenlik kameralarının kayıtlarını almış, tuttuğu birkaç ağız okuma profesyoneli ile de konuşulanları bir bir yazdırmış. Yani onun yardımları olmasaydı işimiz zorlaşırdı." Özgür? Bizim olan Özgür? Özgür'üm...

"Anladım. Yine de size de teşekkür ederim. Abimi görebilir miyim?" Birazdan geleceğini söyleyip veda ederek ayrıldığında duvara yaslandım.

Ulan Özgür! Apar topar gitmesinden belliydi. Abimin salınmadığını duyduğu gibi Ayas'ı bile beklemeden hızlıca gitmiş, arkasından hepimiz şaşkınca kalmış... Hasiktir! Ayas nerede? Herkes ailesinin yanında gitmişti, ya Ayas?

Erez -erkek versiyon-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin