23-

1.5K 129 34
                                    

23-24.11.23

Erez Şahin

On yedi yaşıma daha girmeden birçok durum yaşamıştım; ailemi kaybetmiştim, sonra başka ailem olduğunu öğrenmiş, karışan onca çocukla kardeş gibi olmuştuk. Arman, Asım, Ayas, Özgür, Mümtaz... Kısacası hepsi, ama hiçbirini atlamadan hepsi benim kardeşimdi. Sadece onlar da değil, onların aileleri de kıymetlim olmuştu. Birçoğu ilgisiz ya sorunlu gibi dursa da içlerine girdiğinizde aslında hepsinin yaralı hikayelere sahip insanlardı. Evet, aralında çok kötü insanlar çıkmıştı da biz birbirimize yetmiştik. En özgürümüz Özgür bile şu aralar abime durum mesajları atıyordu.

Mümtaz hariç hepimiz bizim evde kaldığımızda tüm gün çok eğlenmiştik, kahvaltıdan sonra tüm ailelerle piknik alanında buluşmuştuk. Birbirimizi tam anlamıyla tanımasak da bir olabilmiştik; Ayas'ın o eski annesi çocuğa her baktığında gözleri doluyordu, babası oğlunun karşısında mahcuptu. Durumu Özgür gizli tutuyordu, yoksa herkes çok açık veriyor. Özgür, Ayas'a pervaneyken çakma ikizler, yani Arman'la Asım da hâlâ birbirlerine pervane. Benle abimse hepsine, istisnasız hepsine.

Bu durumda yalpalayan abimin pervanesi tamamen Kartal abi. Şu anda altımızda bir araba, nenemle mükemmel şekilde ilgilenen evde bakım personelleri varsa hepsi Kartal abinin sayesinde. Belki kendi öz ailesi değiliz, ama gerçekten ailemizin içinden.

Hevesle dans ederken abimin kıkırtılarını duymak bana huzur veriyordu. Kenardaki nenem de duymasa bile bizimle eğlenebiliyor, yüzüne tebessümler yeşertebiliyordu. Kurban olurum ya. Gidip nenemin pamuk yanağından öptüm, anında boynuma sarıldı. Kısa bir sevişme ardından ayrılıp dansıma devam ettim.

"Evet Erez Bey, bu dansınızı neye borçluyuz?" Abim koltukta uzanırken sorduğunda ona baktım. Dün sabah yere yığıldığında aklım gitmişti, şimdi böyle gülüp eğleniyor ya...

"Sana bebeğim!" Kucağına oturup boynuna sarıldım. "Her şeyime."

Kahkaha atarak sırtımı sıvazladı. O sırada içeri Ceylan Hanım girdiğinde anında yerimizde toparlandık, abimin de toparlandığını gördüğüne kadın ince kaşlarını çattı; "Perez uzat bakayım ayaklarını! Doktor ne dedi, ayakları hep yukarıda olsun. Vallahi Kartal'ı ararım."

"Yok efendim, yanınızda öyle yapamam. Böyle iyiyim." Abim kulaklarına kadar kızarırken bacaklarına koltuk şalını örtmüştü. Kıyamam ben ona ya.

"Perez! Aşkımı dinlemiyor musun sen?" içeriden seslenip sonra direkt salona giren Cavit Bey kaşlarını çattı. "Karım ne diyorsa o. Ne diyordun karıcım?"

"Uzatsın ayaklarını, doktor hep uzanacak dedi. Ama beyefendi utanıyormuş. Yok ya!" Cavit Bey birinci ağızdan dinlediği şikayetle abime döndüğünde abim boğazını temizleyip bakacaklarını uzattı ve hemen şalla örttü. "Aferin oğluma."

Abimin bu hallerine güldüğüm an yanağımı sıkıp gülme diye fısıldaması saniyeler içinde olmuştu. Cavit Bey içeri geri döndüğünde Ceylan Hanım çoktan yanıma oturmuş, tepsideki meyve tabaklarından birini abime vermişti. Bu sıcak aile ortamına bakarken derin bir nefes aldım.

"Lale anne," diyen Ceylan Hanım, televizyon izleyen nenemi dürtmüştü. "Acaba diyorum, bir ara bana da örgü örmeyi öğretir misiniz? Elli bir yaşımdayım, bir zincir atmasını bile bilmiyorum."

Nenem, dudaklarını okuduğu Ceylan Hanım'a kağıda yazarak cevap verdi: "Olur tabii, meyvelerimiz bitsin öğretirim."

Nenemle Ceylan Hanım hiç tahmin etmediğimiz kadar birbirlerine ısınmışlardı, hatta kadın resmen nenemin bakımını da üstlenmişti. Gelen bakıcılardan her şeyi öğreniyor, kendisi de yapmaya çalışıyordu. Nenem de ona güveniyor. Evet, annemin yerine koymuyor ama en az diğer kızları kadar seviyor.

Erez -erkek versiyon-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin