~Hoseok
"Hoseok şunları da diğerlerinin yanına koy."
"Tamam."
Seokjin'in bu sabah evinden getirip özenle katladığı gömleklerini de, orda boş yer var diye Namjoon'un odasına postaladığı dosyaların yerine koydum. Yakında her yer kıyafet dolacaktı.
Dünden beri Yoongi'yle asla konuşmamış, yan yana gelmekten bile kaçınmıştım. Şu Jungkook dediği kuzeni de gün boyu peşimde dolanıp durmuştu.
Hayır yani madem bu çocuk Daegu'da koca bir şirket yönetiyor, ne biçim giyiniyor öyle? Yoongi'yle alakası yok resmen. Justin Bieber gibi giyiniyor bu çocuk. Tek fark Justin'den daha yakışıklı, havalı ve sexy olması.
Aslında Yoongi kadar yakışıklı olduğunu söylemeliyim. Hatta aşırı derecede havalı! Ay şimdi utanmasam beni altına al diyeceğim! Benim libido yine tavan!
Neyse. Şimdi Namjoon'un odasına gidip muhasebedeki rakamları kontrol etmeliyim. Tabi Jungkook başımdan giderse.
"Ya beni bi rahat bırakır mısın? İşim gücüm var benim. Senin uğraşacak bir şeyin yok mu?"
"Sen varsın ya."
"Hayır üstüme iyilik sağlık. Hayırdır ne bu samimiyet?"
"Ya ben seni çok sevdim. Sana hyung desem olur mu?"
"E çüşş ama! Sence de 'hyung' için fazla yakışıklı ve sexy değil miyim?"
"Yenge desem?"
"Siktir git derim."
"Demiyim o zaman."
"Bence de deme."
"Garip birisin."
Çatık kaşlarla yüzüne döndüm. Yırtık kot ceket ve aynı şekilde pantolon takımı giymiş, beyaz V yakalı bir bluz giymişti. Siyah botları ise tam bir ikondu.
"Aynısını bende sana söyleyecektim."
"Çok mu yakışıklıyım?"
"Fazla!"
Dalga geçer gibi konuşup Namjoon'un odasına girdim. Tabi bana verdiği işi Jungkook'la beraber yapmıştım. Telefon çaldığında işleri ona kakalayıp önemli deyip balkona geçtim.
"Söyle Jim?"
"Ne oldu sekreter işi?"
"Bilmiyorum. İlgilenmiyorum da."
"Hmm...o kadar ciddisin."
"Evet. Kalbim kırıldı bi kere."
"Anlıyorum...geleyim mi yanına?"
"Sormana gerek var mı?"
"Öptüm!"
Jimin'in telefonunu kapattıktan sonra kalan işleri bitirdim. Öğle yemeğine çıkmak da istemediğim için odama geçip telefonda rastgele bir şeyler izliyordum.
Jimin neden hala gelmedi diye aramak istesem de açılan kapıyla onu da unutuvermiştim.
"Merhabalar."
"Ah buyrun. Kime bakmıştınız?"
"Ben iş görüşmesine gelmiştim. Sekreterlik için."
Hıh! Sekretermiş! Siyah mini eteği, beyaz bluzu, siyah küt saçları, incecik bacakları, buğday teni, pespembe dudakları, keskin gözleri, uzun boyu ve mükemmel vücuduyla sekreterliğe kabul edileceğini sanıyorsa çok yanılıyor!
∆∆∆∆∆∆
"Hoseok...bu bayan Lisa. Yoongi'nin yeni sekreteri."
Yanılmıyormuş. Evet gerçekten de yanılmıyormuş. Namjoon bana kadını yeni görmüşüm gibi tanıtırken anlıyorum bunu şimdi. Aman canım! Alındıysa alındı. Bana ne öyle değil mi?
∆∆∆∆∆∆
"Hoşik! Aloooooo! Kime diyorum!"
"Ha...hı evet Jin hyung?"
"Bak yine daldın! Öğleden beri böylesin! Kötü bi şey mi oldu?"
"A hayır hyung! Sadece-"
"Sadece kendisi biraz üzgün."
"Ne? Hoseok? Jungkook ne diyorsun?"
"Geri plana atıldı ya ona üzülüyor diyorum."
"Kim atmış Hoşiki geri plana?"
"Yo-"
"Hiç! Hiçbir şey hyung! Sadece Taehyung'u düşünüyordum."
"Abov! Bir de sevgilin mi var? Eman eman eman eman!"
"Jungkook kardeşim sen az bi gelsene!"
Kolundan tuttuğum gibi dışarı sürükledim. Kafenin dışına çıktığımızda yakasına yapıştım! Bu çocuğun çenesi ne kadar da düşük böyle?
"Ha ne diyorsun şimdi söyle?!"
"Oy çen üzüldün mü çen? Yoongi hyung'u yeni sekreteriyle görünce kalbin çıt, gözyaşın pıt mı oldu?"
"Ne alakası var be? Ne yapayım senin huysuz kuzenini?"
"Aaaaa doruuu! Söyle bakalım yenge kim bu Taehyung denen lavuk?"
"Sanane ya! Bi daha bana yenge de deme!"
"Yaaaaa anlıyorum seni. Ne demişler acılının dediğini görmezden gelin!"
"Ne acısı be?"
"Aşk acısı diyorum aşk! Sen şimdi çıkışta kızın saçlarını yolmak için planlar da kuruyorsundur! Hahayt! Bende varım be yenge! Hyungum sadece senin!"
"Ya bi sg amk! Sen kaostan filan mı besleniyorsun?"
"Yok ya...yazar verdi kaosu verdi kaosu! Alıştık naaapalım?"
"Seninle konuşulmuyor ben gidiyorum!"
Kafeye geri dönüp çantamı kaptığım gibi çıktım! Hah! Hesabı da ödesinler! Araba yerune şirkete yürüyerek gitmeyi tercih ettim. En azından kafam dağılırdı.
Şirkete girince de merdivenlerden gittim. Tabi hava atar gibi çıktığım için 3. Katta yoruldum. Sonra da gördüğüm ilk asansöre attım kendimi.
Kendi katıma çıktığımda odama gidecektim ki bir takım 'gel kapıdan bizi dinle' sesleri duydum. Gel bizi dinle sesiydi bu resmen. Bende Mr.Min yazan kapının önünde eğilip kulağımı kapıya yasladım.
Gülüşme sesleri geliyordu ya! Kesin bak kesin bunlar sikiş sokuş işler yapıyorlardır! Sonuçta bay Min Yoongi uzman o işlerde!
"Ne yapıyorsun orda hyung?"
Gelen sesle geri çekilmek istesem de kafam sertçe kapıya çarpmıştı. Anlımı tutup geri geri adımlar attığımda Jimin çıktı karşıma. Alnımı tutup kuyruğuna basılmış sincaplar gibi bağırdığım için dinlediğim kapı açıldı.
Yoongi ve Lisa aceleyle çıkıp bana baktılar. Yoongi yanıma gelecek gibi olsa da ben ondan önce davranıp şişmeye başlamış alnımla büyük adımlar ata ata odama gittim.
Peşimden Jimin de gelince olanları anlattım. Kahkahaya boğulmuştu şerefsiz! Neymiş BEN YOONGİ'Yİ KISKANIYORMUŞUM! NE ALAKASI VAR YA? MERAK OLAMAZ MI?! BELKİ DE KIZ KÖTÜ BİRİ? BEN ONU HİSSETMİŞ OLAMAZ MIYIM YA? HIH! KISKANMAKMIŞ! YOK DEVENİN DAŞŞAĞI!
∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆
Ay Helü! Nasılsınız? Ben iyiyim diyelim.
Bölüm geç geldi onun için üzgünüm. Yazma isteğim bi gider gibi oldu ama geri geldi. Eeeeee nasıldı bölüm? Lisa geldi brolar Lisa! Hı ayn Hoşikcim kız kötüydü hissettin. Hıı meraktan! Jikook mu? Taekook mu?Oy ve yorum yapmayı unutmayın!
Sope'la Kalın☀🌙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bed Friend /YoonSeok
FanfictionSadece birkaç gece kaçamak yaptığım adam çalıştığım şirketin ortağıysa en fazla ne olabilir?