17- NAMJİN ?

118 11 3
                                    

~Hoseok

Jimin benimle epey bir dalga geçtikten sonra evine postalamıştım. Götüne tekmeyi koydum yani. Şimdiyse Jungkook ile işimiz olmadığından oturmuş, acıklı hayatını dinliyordum.

"Eeeee sonra ne oldu? Buldun mu gizemli aşkını?"

"Yoğk be! Buldum da ne oldu adam evli mutlu çocuklu çıktı!"

"Nee? Ciddi misin? Ahahah! Pardon ama buna anırarak gülmek istiyorum!"

"Hah! Hah! Hah! Çok komik! Bana güleceğine kendine gül sen! Yoongi hyung sekreter kızı götürüyor sen burda anır!"

"Ya banane senin zebani kılıklı kuzeninden? Çokta umrumdaydı yani!"

Onu odada bırakıp lavaboya kadar gittim. Hayır yani ne zaman bununla konuşmaya başlasam konu beşiktaştan E5'e dönüyor. Yoongi oluyordu.

Ona kaldım ya bende zaten! Bana erkekk mi yok be? İstesem şuan elini yıkayan adamı kendime ayarlarım da neyyse!

"Bay Kim'in sekreteri değil mi?"

"Evet."

"Adım Woobin. Bende yeni muhasebe müdürü."

Kahve saçlı, hafif esmer tenli ve gözlüklüydü. Benden 1-2 parmak uzundu.

"A öyle mi? Doğru...daha önce sizi görmemiştim. Siz beni nerden tanıdınız?"

Kapı açıldığında Yoongi'yi gördüm. Kesin beni takip ediyor avanak! Tabi çok aşık bana. Ayrılamıyor benden! Bizi gördüğünde çatık kaşlarla musluğu açmıştı. Şimdi de bizi dinliyor!

"Burdakilerden adınızı çok duydum. Muhasebeye uğrarsanız haberim olsun."

Ellerini kurulaması için peçete uzattığımda teşekkür edercesine başını salladı.

"Ah elbette elbette. Uğrarım bir ara. Hem ofisi de gezdiririm."

"Çok iyi olur."

"O zaman...kahve?"

"Çok iyi olur."

İkimizde gülüşüp çıktık. Woobin'le kahve bitimine kadar olan sohbetimizden sonra Namjoon odasına gelmem için mesaj atmıştı. Woobin'e işim olduğunu söyleyip vedalaştım.

Oflaya oflaya Namjoon'un odasına girip haftalık programını düzenledim. Onlar mı? İkisi de yan yana oturmuş bir şeyler konuşuyordu. Ama sessizce tabi! Yani merak etmiyorum da değil.

Sonraki saatler birkaç toplantıyı dinler gibi yapıp, kendimle boğuşuyordum. Daha doğrusu düşüncelerimle! Tam karşımda oturan Yoongi ve yeni sekreterine miğdesi bulanmış çocuk bakışı atmakla meşguldüm.

Toplantı bittiğinde Namjin'in bana bıraktığı dosyaları alıp muhasebeye gideceğimde kolumdan tutularak durdurulmuştum. Şu yeni sekreterdi.

"Ne var? Yardıma mı geldin?"

"Ne? Hayı-"

"O zaman git."

"Ben sadec-"

"Canım istedi."

"Anlamadım?"

"Sana neden öyle baktığımı sormaya gelmedin mi? Sebebini söylüyorum işte. Canım istedi."

"Sen-"

"Artık gidebilir miyim? Yapmam gereken işler var! Hadi sana baaaaaayy!"

Arkamdan seslense de bakmadan muhasebeye indim. Woobin'le karşılaşsam da ikimizinde işleri olduğundan sadece selam vermek adına gülümsemiştik.
Muhasebede işim bitince Jungkook beni patronun çağırdığını söyleyip peşinden sürüklemişti. Ya gitmek istemiyorum ben onun yanına!

En nihayetinde kapıyı açıp beni içeri fırlatır gibi attığında kapıyı da kapatmıştı. Bende ne zamandan beri (daha 2 gün oldu ama bu önemli değil) girmediğim odaya göz gezdirdikten sonra devirdim.

Kendisi baş köşeye oturmuş, yanındaki sandalyelerden birinde de sekreteri oturmuştu. Bana gıcık gıcık bakıyordu hem de. Çok umrumdaydı!

"Ho-"

"Bay Jung. Adım bu."

Sesli bir nefes alıp gözlerini kapattı. Gözlerini açtığında biraz sessiz kalıp tekrar bana döndü.

"Bay Jung. Sekreterim bayan Lisa bana- Neye gülüyorsunuz böyle?"

"Bir dakika! Sadece bir dakikanızı alacağım!"

Elimi ağzım ve burnuma götürüp sesli gülmeyi engellesem de kendimi durduramıyordum. Şuna bak ya! Beni patronuna şikayet etmiş! Peki bay Kibirli Min Yoongi'ye ne demeli! Ne kadar da resmi konuşuyor öyle!

Gülüşümü bastırmayı başarıp karşımda bana delirmişim gibi bakan ikiliye döndüm. Son kez dudaklarımı birbirine bastırıp dişlerimi geçirdim.

"Kusura bakmayın bay Min...vee sekreter hanım. Evet...ne diyordunuz?"

Hala sırıtıp dudaklarımı ısırıyordum. Bugün kaçıncı kere yaptığını bilmediğim sesli nefeslerinden birini daha alıp kapıyı gösterdi.

"Çık dışarı."

"Ah ben çok özür diliyoru-"

"Çık dışarı! Çık!"

"A peki peki...gitmeden önce benden istediğiniz bir şey var mı?"

"Dışarı çık ve bana Namjoon'u çağır!"

"Peki bay Min."

Yüzüme sahte bir gülüş kondurup karşısında eğildim. Dalga geçiyorum sadece! Arkamdan sessiz küfürler ettiğini duysam da yavaşça kapıyı açtım. Çıktığım gibi tüm binada yankılanacak kadar sertçe kapatıp Namjoon'un odasına yöneldim.

Arkamdan kapının sertçe açıldığını duyunca götümü iki yana kıvıra kıvıra Namjoon'un odasından içeri girdim.

"Bay Kim?"

İçeride olmadığı anlayınca çıkacaktım ki balkonda fısıldaşmalar duyunca kapıyı açıp kapattım. Masanın altına girip çıktığımı anlamalarını sağladım. Nitekim öylede oldu. Balkondan çıktılar.

Namjoon'a ait olduğunu varsaydığım ayaklar kapıya ilerleyince 2-3 tur kilit sesi duyuldu. Bense yine avuçlarımı ağzıma yaslamış, olacakları bekliyordum.

"Joon! Sana kapıyı kitlemeni söylemiştim değil mi? Ya biri görseydi?"

Kapıdaki adım sesleri koltukta oturan (Jin sesinden tanıdım) bedenin yanına oturdu. Sadece bacaklarını gördüğüm bedenler birbirine yapışık oturduğunda başka da bir konuşma sesi duymadım.

İnleme ve öpüşme seslerine gözlerimi kocaman açıp biraz daha aşağı eğildim. Şimdi en fazla göğüslerine kadar gördüğüm bedenlerin üst tarafları çıplaktı.

Üstteki bedenin eli, Ki bu Namjoon, diğerinin pantolonuna gittiğinde çığlık atmamak için avcumu dudaklarıma bastırdım.

Tanrım! Namjin realmış! Namjin fuller burada mı?! Eminim hepiniz buradasınızdır, zira Namjin'in real olarak ilk sevişmelerine tanık oluyorum! Tanrım! Şanslı kullarındanım sanırım!

Dudaklarımı ısırıp, porno izler gibi onları izliyordum. Daha sonra boş boş izlemeyi bırakıp cebimdeki telefonu çıkartıp video kaydına aldım.

Bunu ileride zorda, darda kalırsam kullanacaktım! Ahahah! Çok eğlenceli olacak! Çok oruspuyum dimi ama?!

∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆

Ay Helü! Nasılsınız? Ben iyiyim diyemem ama neyse boşverelim! Üzgünüm işte.
Bölüm gecikti pardon :(
Nasıldı? Woobin!!! LİSA'YA GAREZİM YOK! ASIL ONU SEVDİĞİM İÇİN ONU YAZMAK İSTEDİM! Namjin! WTF?! Ulan Hoseok! Çok orospusun sen!

Oy ve yorum yapmayı unutmayın!

Sope'la Kalın☀🌙


Bed Friend /YoonSeokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin