-Felix'in ağzından-
Sabah uyandığımda kendimi Şeytanımın kollarında buldum. Şömine yanmıyordu, oda sarayın kalanı kadar sıcak ve bunaltıcı değildi.
Hyunjin'in gece üstümüze örttüğü yorganı hafifçe kaldırıp alta baktım. Hâlâ tamamen çıplak olduğumuzu görünce utanıp geri örttüm. Yanaklarım sıcakladı.
O da bununla kımıldanmaya başladı, gözlerimi kapatıp uyuma taklidi yaptım.
"Hm?" derken yeni uyandığı için sesi çok kalın çıkıyordu. Başımı göğsüne gömüp "Bir şey yok... Günaydın." dedim.
Kokusunu içime çekerken o da ellerini tenimde gezdirip vücudumu okşadı. "Günaydın Meleğim. Kahvaltıdan sonra eğitime gideceğim. Birlikte gidelim mi?"
Başımı geri çekip gözlerine baktım.
"Ateşten korkuyorum Hyunjin."Saçlarımı sevgiyle okşarken "Hey, korkma. Sen de özünde Ateş Ulusu Meleğisin." dedi.
"Ama daha önce hiç ateş bükmedim ki."
"Ben de bükmemiştim, yeni öğreniyorum. Bunu yapabilirsin." deyip dudaklarımı öptü.
Bakışlarımı geri kaldırınca gülümsedi ve yanaklarımı da öptü. "Şu kıvılcım kıvılcım parlayan çillerin var ya... Ne kadar güçlü bir ateş bükücü olacağını kanıtlar nitelikte. Eminim ki efsane olacaksın."
Bununla rahatladım ve heyecanlandım.
"Sahi mi?""Hıhım." deyip saçlarımı okşadı. Kapı çalınca rüyamdan uyanmış gibi panik moduna geçtim ve örtünün altına sakladım.
"Gel!"
Hizmetçiler Hyunjin'in önüne küçük masadan koyduktan sonra "Bu da Felix Alteslerine." deyince yavaşça başımı örtüden çıkarttım. Hyunjin'in sofrasının aynısından bana da getirmişlerdi.
Şaşkın bir tonla "Burada uyuduğumu nereden biliyorsunuz?" dememle birbirlerine baktılar.
"Eee..."
Hyunjin hiç utanmadan "Dün gece seslerimiz mi geldi?" deyince gözlerim kocaman açıldı. Hemen yanımdaki bedene döndüm.
"Bağışlayın Majesteleri! Yemin ederiz ki sadece koridorun başında durduk hiç kıpırdamadık-"
Hemen örtünün altına saklanıp bu utanç verici konuşmanın bir an önce bitmesini bekledim. Hyunjin güldü ve örtünün üstünden pat pat vurarak beni sakinleştirmeye çalıştı.
"Sorun değil, bundan sonra geceleri koridor kapılarını da kapatıp dışarıdaki merdiven başlarında beklemenizi istiyorum."
"Emredersiniz! Bağışladığınız için teşekkür ederiz! Afiyet olsun!" deyip eğile eğile kapıya yaklaştılar ve panikle dışarı çıktılar.
Örtünün altından kalktığım gibi Hyunjin'i pataklamaya başladım. "NASIL ONLARA BÖYLE BİR ŞEY DERSİN?"
"Dur- ah! Sakin ol bi' hahaha"
Ben hâlâ kriz geçirirken üstüme çıktı, bileklerimi tek eliyle yukarıda birleştirdi. Sinirden deli olmuştum.
Hızlı hızlı nefes alıp verişlerimi bir anda dudağımı öperek durdurdu.
Birkaç saniye sonra yüzüm ısınınca durgunlaştım. Sesim kesildi. Bileklerimi de kasmamaya başladım. Hyunjin yavaşça geri çekilip gözlerini açtı.
"Benim hizmetçilerim artık senin de hizmetçilerin olur. Onlardan hiçbir konuda çekinme, en özel ihtiyacını bile isteyebilirsin. Tamam mı?"
Başımı sallayınca bir daha öptü. "Güzel."
"Yine de böyle pat diye söylemene gerek yoktu, çok utandım." derken bileklerimi çektim ve doğrulup oturdum. Hala sinirli olduğumu bildiği için gülüyordu. "Çok şirinsin Felix."
🔥🔥🔥
Kahvaltıdan sonra en alt kattaki eğitim yerine gittik. Hyunjin'in özel hocaları meraklı meraklı bana bakıyordu.
-Gerçekten Ateş Ulusundan mısınız?
-Evet, öyleymişim...
-Peki daha önce su büktünüz mü?
-Hayır, bu dünyaya geri döndüğümde Bilge Jisoo'dan öğrenmeyi planlıyordum. Ama sanırım artık imkansız.
-Evet... Eğer su bükebilseydiniz bu korkutucu olurdu. Daha önce görülmemiş bir şey.
Bunları duyunca merakım daha da arttı. Bilge Jisoo kendine geldiği gibi bana ders vermesini isteyecektim, şu an bile suyu ateşten daha yakın görüyordum kendime.
Hyunjin'le ilk dersi aynı anda öğrenmemiz iyi olmayabilirdi. Kontrolü sağlayamayıp birbirimizi yakabilirdik. Bu yüzden önce o başladı, sonra ben çıkacaktım. Kenara geçip oturdum ve şeytanımı izledim.
🔥🔥🔥
"Çok iyi Hyunjin! Böyle devam et!"
Bu işi çok rahat bir şekilde kavradı. Dün gece benim için şömineyi söndürdüğünde de çok şaşırmıştım zaten, bu kadar güçlü olacağını o zamandan tahmin etmiştim.Hyunjin hızlıca öğrendiği için sıra hemen bana geldi. Yer değiştirirken tam yan yana denkleştiğimizde göz kırptı. Hoca o sırada bize bakmadığı için gülümsedim ve elimi eline değdirdim.
"Felix... Sana ders vereceğim için çok heyecanlıyım! Daha önce ateşle hiç oynadın mı?"
Köşede oturup bizi izleyen Hyunjin'e baktım, "Ben ateşle oynamayı her zaman sevmişimdir." diyecektim ama sadece masum bir şekilde gülümsedim.
"Hayır, oynamadım! İlk defa olacak." ^^
Hoca heyecanla kenardaki aydınlatmalardan birini yanıma getirdi. "Şimdi, elini yaklaştır."
Derin bir nefes aldım, küçük ateşle aramdaki mesafe azaldı. Yaklaştıkça elim titriyordu.
Dayanamayıp geri çekildim.
"Hayır bunu yapamayacağım..."🔥🔥🔥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateş ve Su | Hyunlix
FanfictionSu Ulusu Meleği Felix, dünya barışı için Ateş Ulusu Prensi Hwang Hyunjin'i kurtarmakla görevlendirilir. Rüyalarını da süsleyen bu şeytanla zamanla yakınlaşacak mıdır? 💧 "Sen kimsin ve benden ne istiyorsun?" 💧 🔥 "Keşke gerçek olsaydın da seni öpe...