37. Hapis

1.1K 155 33
                                    

Jisoo, Felix ve ben yeraltı hapishanesine gittik. Kun bizi gördüğü gibi doğruldu. "Ne oldu? Beni serbest mi bırakacaksınız?"

"Buraya sana soru sormaya geldik." dememle iç çekti ve yerine geri oturdu.

"Dinliyorum?"

Jisoo bir adım daha atıp ona yaklaştı. Samimi olduğunu göstermek istiyordu. Felix ise parmaklıklara bu kadar yakın olmasından rahatsız olmuştu, arkadan üstünün ucunu tutuyordu.

"Merhaba, ben Bilge Jisoo. Su Ulusunun Lideriyim. Hyunjin'e büyü yapıldı. Bu konu hakkında bir fikrin var mıydı?"

Kıyafetinin uğraşmaktan eskimiş kirli kollarıyla oynuyordu. "Nasıl bir fikrim olabilir acaba? Gün yüzü gördüğüm yok."

İç çekip Felix'le birbirimize baktık.
"Taeyeon nerede Kun?"

Sevgilisinin ismini duyduğu gibi parmaklıklara yapıştı ve yakamı tutmaya çalıştı. "Onu neden soruyorsun?!"

Jisoo iç çekip bir adım geri attı.
"Gerçekten bir şey bildiği yok gibi görünüyor. Vakit kaybetmeyelim."

"Taeyeon'a uzaklara gitmesini söyledim. Onu sakın aramayın, o artık özgür!"

Üçümüzden de cevap alamayınca son bir kez haykırdı. "Büyü mü dediniz? Bekleyin bekleyin! Ben büyücünün yerini biliyorum!"

Adımlarımız durdu. Diğer ikisi daha olayı idrak edememişken hemen geri dönüp parmaklıklardan Kun'un yakasına yapıştım. "Çabuk söyle."

Sırıttı ve rahat bir tavır takındı. "Bir şartım var. Beni özgür bırakacaksınız."

"Bunu yapamam, halk ona ihanet ettiğimi düşünür." deyip yakalarını geri bıraktım. Gerekirse Kahin'i falan kullanırdım-

"Onunla ilgili hiçbir düşüncemi Kahin de okuyamaz bu arada, eğer aklından bu geçiyorsa belirteyim dedim. Öyle olsaydı şu ana dek o kadın çoktan tutuklanmış olurdu."

İç çekip düşüncelere daldım, o haklıydı. Kısa bir sessizlikten sonra sözüne devam etti. "Zaten çıktığım gibi Hava Ulusuna gideceğim. Hayatımın kalanını Taeyeon'la geçireceğim. Bu boklu yere de bir daha dönmem." ^^

Jisoo başıyla onaylayınca kilidi açtırdım. Kun derin bir nefes aldı. "Ee, plan nedir?"

Dördümüz birlikte büyük şöminenin olduğu salona dönünce oturan grup şaşkın şaşkın Kun'a baktı. "Bu ne?"

"Bize yardımcı olacak."

"Ona nasıl güvenelim?" diye ayaklanan Minho'ydu. Üstünü başını düzelttikten sonra bakışlarını Kun'a geri dikti.

"Sadece özgürlüğümü istiyorum. Bu saçma plan da zerre umrumda değil. Bunun için size bilgi verip sonra da defolup gideceğim." ^^

"Aferin Kun. Kırk yılın başı mantıklı bir şey söyledin." ^^

Hep birlikte oturup planı belirledik. Kun bize kabataslak bir harita çıkardı. "Tam bu ağacın önüne gelince karadelik gibi bir şey açıyor işte." demesiyle hepimiz Rosé'ye döndük.

Rahat bir şekilde başıyla onayladı.
"Evet, bu büyüyü biliyorum."

"Geçitten sonra onların diyarına varıyorsunuz. Cadı da orada yaşıyormuş diye duydum. Zaten ıssız ve karanlık bir yerdir. Pek bir canlı yok."

Buraya kadar her şey tamamdı.
"Peki onları nasıl öldüreceğiz? Ya tam can verirken bizi orada mühürlerlerse?"

Felix bununla gerildi ve koluma girdi.
"Oraya gitmek zorunda mıyız..."

"Bence her şeyi boşverip onları direkt yemeğe çağıralım hahaha"

Jisung'un bu cümlesine kimse gülmemişti ÇÜNKÜ GAYET MANTIKLIYDI.

"Hakikaten, neden atomu parçalıyoruz ki?"

"Salak mısınız? Onları davet etmek için önce iletişim kurmalıyız, bunun için yanlarına gitmeye çalışıyoruz." demesiyle ben bile Kun'a hak vermiştim.

"Bence siz uyumaya gidebilirsiniz, pek kafa kalmadı artık. Saat de geç oldu."

Minho hiç uzatmadan direkt doğruldu.
"Biraz daha devam etseydik burada uyuyacaktım. İyi geceler size!" ^^

Jisung ne olduğunu anlamadan kolunun çekiştirildiğini fark edince sendeledi. Minho'nun odasına çıktılar. "Oh! Noluyor? Beni nereye götürüyorsun?"

Kapı hızla kapandıktan sonra o gece ikisinden de ses duymadık. 5 kişi kaldık.

"Bence oraya sadece Hyunjin gitmeli." demesiyle Felix sesini yükseltti.

"Ne alaka?! Biz de onunla gideceğiz!"

Kun bıkmış bir sesle arkasına doğru gerindi. "Ya, siz hakikaten aptal mısınız? Toplu gitseniz işkillenmez mi onlar? Hyunjin daha geçen ay oraya gitti demediniz mi? Bir tek ondan şüphelenmezler. Geçit açma kısmına da bir yalan buluverir."

Bilge Jisoo Kun'u baştan aşağıya süzerken "Su Ulusundan olsaydın seni sağ kolum yapardım. Zeki bir çocuksun." dedi.

Kun Su Ulusundan nefret etmesine rağmen gururu okşandığı için güldü. "Biliyorum, herkes her zaman dahi olduğumu söyler bana." ^^

Plan artık oturmuştu. Onlar beni ormana kadar geçirecekti. Kalan son kısmı ben yürüyecektim. Rosé'nin verdiği iksirle geçitten gidecektim ve onları hâlâ hafızam silikmiş gibi arkadaş canlısı bir tavırla yemeğe davet edecektim. Kalan kısmı yukarıda, yeryüzünde gerçekleşecekti.

"Hepimiz çok yorulduk, hadi uyuyalım."

Kun bize gerçekten çok yardım etmişti. Hizmetçiler paydos verdiğinden dolayı yeni oda hazırlatamadım. Jisung Minho'nun odasına gittiği için Kun onun yerinde kalacaktı.

"İyi geceler hepinize!"


🔥🔥🔥

Ateş ve Su | HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin