-Hyunjin'in ağzından-
Bu dünyada pek bir amacım kalmamıştı. Ölüm tarihini bilen hastalar gibi Felix'le paramı çarçur ediyordum.
Birikmişime bakarken aslında yurtdışına gidebileceğimizi fark ettim. Ama Meleğimin bir kimliği yoktu, pasaport vs. hiçbir şey çıkaramayacağımız için bundan vazgeçtim.
Ben gitmek istediğim yerlere zaten gitmiştim. Yurtdışına iş gezileri oluyordu, o sırada kendime eğlenmiştim. Felix de son cümlesiyle beni rahatlattı: "Bizim dünyamız Norveç'ten daha güzel, çok önemsemiyorum Hyunjin!"
"Bu parayı ne yapsam?" diye düşünürken büyük bir yetimhane kurmaya karar verdim. Vakıf gibi olacaktı, insanların bağışlarıyla büyüyecekti.
Çocukluk anılarımı düşününce bile kalbim acıyordu. Aynı şeyi başka yetimlerin de yaşamasını istemiyordum.
Felix'le şehir merkezinde güzel bir yer bulduk. Mimar arkadaşımla anlaştığım gibi hemen işe başladılar.
Yetimhane kurulmadan bu dünyadan gitmeyecektim. Felix sımsıkı sarıldı ve "Sen gördüğüm en iyi şeytansın." dedi.
🔥🔥🔥
Bu sırada biz de Kore'de her yeri dolaştık, her şeyi yedik. Arada insanları son kez göreceğim için onlara bakıp duygulanıyordum. Hafif kirli ama tatlı Seul havasını içime çekiyordum.
Yetimhane tamamlanmak üzereydi. Çocuklara mektup bırakmamı ve güzel bir fotoğraf çekmemi istediler. Girişe asılacaktı.
_______________
Değerli çocuklar,
Bu dünyadan gitmeden önce biriktirdiğim paralarla burayı kurmaya karar verdim. Ben de sizin gibi yetimdim. 1 yaşındayken anne babamı kaybettim. Benim kaldığım yetimhane çok zorlayıcıydı, daha huzurlu bir yer kurarak "Ben neden başka çocuklara yardım etmeyeyim?" dedim.
Umarım burada çok güzel anılar, arkadaşlıklar, hayat dersleri alırsınız. Ve umarım buradan sonraki hayatınız da çok güzel olur.
Hepinizi görmeyi, öpmeyi çok isterdim ama siz bunu okurken ben bu dünyadan gitmiş olacağım...
Kendinize ve hayatınıza çok iyi bakın. Kucak dolusu sevgilerimi yolluyorum.
Hwang Hyunjin
HyunLix Yetimhanesi Kurucusu_______________
Felix'le bu dünyadan ayrılmadan önceki son akşam yemeğimizi yedik. Tabii ki hamburger yemeyi seçti. "Bizim dünyamızda böyle bir şey yapılmaz Hyunjin, en çok bunu özleyeceğim!"
-Saat orada burayla aynı mıydı?
-Hmm, hayır. Sabaha karşı yola çıkmıştım, ama buraya geldiğimde gece yarısıydı. Sanırım şu an orada saat gece 2 falandır.
-O zaman sabah orada olacak şekilde yola çıkalım. 9'da orada olsak iyi mi?
-Evet çok iyi olur, yani Kore saatiyle... gece 3'e denk geliyor.
-Hmm o zaman, gece 3'e kadar ne yapmak istersin?
-Bilmem...
Saat 9 gibi eve geldik. Duş aldıktan sonra televizyon izlemek istedi, orada televizyon da olmadığı için özleyecekti.
Komedi filmi açmıştık ve Felix'in kahkahası çok tatlıydı. Dayanamayıp yanağını kocaman öptüm. Sinirle tükürüğümü silmeye çalıştı. "Dur bi'."
Doğrulup omuzlarını tuttum ve diğer taraftaki yanağını da öptüm: "Mmmmuah."
"Dursana Hyunjin!" derken beni ittirmeye çalışıyordu. Yanağını ısırdım: "Felix, insan dünyasındaki son gecemizde sevişsek mi?"
Kanatları kocaman açılınca güç buldu ve beni itti. "YA! SAPIK ŞEYTAN! NE DEDİĞİNİN FARKINDA MISIN?!" deyip odaya koştu.
Kahkaha atıp peşinden gittim. Arkasını dönüp yatmıştı. Kırmızı ışıkları açtıktan sonra yanına oturdum: "Felix?"
Mırıldanarak "Ne oldu?" dedi.
"Bak bi' bana." dememle sessizliğini korudu.
"Tamam şaka yaptım, hadi bu tarafa dön." deyince yavaşça önce başını çevirip yüzümü kontrol etti, sonra tam döndü.
"Utandın mı sen?" deyip burnunu sevdim. Elimi itip "Hayır." dedi.
"Gel o zaman sarıl bana, kokunu özledim." deyince başta kararsız kalsa da kalktı ve ellerini ensemde birleştirdi. Yüzüne gelip tenini kokladım. Yine o tatlı koku vardı...
Yanına biraz daha yaklaşıp oturdum ve boynunu koklamaya başladım. Sessizce "Meleğim?" dedim.
"Hm..." derkenki ses tonundan yumuşadığını anlayıp onu kucağıma aldım. Rahatça yerleştikten sonra gözlerime baktı.
"Bunu söylemeyi düşünmüyordum ama... diyelim ki o tarafa gittiğimizde kötü şeyler oldu." deyince göz bebekleri büyüdü.
"Öyle bir şey olacağını bilsen son gecemizde ne yapardın?"
Gözleri doldu ve "Hani öyle bir şey olmayacaktı, bana söz vermiştin!" dedi. Felix'in ağlamasını görmek istemiyordum, berbat hissetmeme sebep oluyordu.
"Hey dur... Sakın ağlamaya başlama, kıyamam ki ben sana." deyip yanağını okşadım. Derin nefesler alıp kendini toparladı. Başıyla onaylayınca gülümsedim ve alnını öptüm.
"Ben sadece... bilmiyorum. Bu dünyadaki son gecemizde seninle yakınlaşmak ve anı ölümsüzleştirmek istiyorum, hafızalarımızda yer edinsin istiyorum." deyip saçlarını okşadım.
"Daha önce kimseyle böyle yakınlaşmamıştım Hyunjin, el ele bile tutuşmamıştım. Korkuyorum..." dedi masum bir sesle.
Burnunu öptüm ve "Korkma... Ne zaman istersen duracağım, tamam mı?" deyince başını salladı. Birbirimize gülümsedik, artık ikimiz de hazırdık.
🔥🔥🔥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateş ve Su | Hyunlix
FanficSu Ulusu Meleği Felix, dünya barışı için Ateş Ulusu Prensi Hwang Hyunjin'i kurtarmakla görevlendirilir. Rüyalarını da süsleyen bu şeytanla zamanla yakınlaşacak mıdır? 💧 "Sen kimsin ve benden ne istiyorsun?" 💧 🔥 "Keşke gerçek olsaydın da seni öpe...