"Evet-" diyecektim ki direkt üstüme atladı ve boynuma sarıldı. Ben de elimi beline sardım.
"YA! BEN YANINIZDAYKEN BÖYLE ŞEYLER YAPMAYIN!" dediği gibi salonu terk etti Minho.
Felix yanaklarımı severken "Bana neden haber vermedin?" dedi.
"Sürpriz olsun istedim. Az önce yanlışlıkla ağzımdan kaçtı-" diyecektim ki dudaklarımı öptü.
"Teşekkür ederim..."
Belini okşarken "Onu neden bu kadar seviyorsun Felix?" dedim.
"O annem gibi... Beni sudan kurtarıp doğmamı salladı. İlk nefesimi onun kucağında aldım. Yanında güvende hissediyorum, huzur buluyorum."
Felix de benim gibi anne babasını hiç görememişti. Onu kucağımdayken kendime biraz daha çekip sımsıkı sarıldım.
"Meleğim benim..."💧💧💧
Misafirlerimiz için hazırlıklara başladık. Verdiğim emirle ulusum da coşkuyla karşılayacaktı. Herkes kendi çevresini temizledi, bayraklar asıldı.
Bu davet kişisel bir durumu çözmek için yapılmış olsa da siyasi olarak büyük bir adımdı. Su Ulusu ve Ateş Ulusu resmen ateşkes ilan ediyordu.
Leeknow da giyinip odama girdi.
"Hey, yardıma ihtiyacın var mı?""Evet, şunu arkadan bağlar mısın?" dememle yanıma geldi. Bağcıkları elimden aldı.
Kapı bir daha açılınca aynadan bembeyaz giyinmiş Felix'i gördüm. "Meleğim..."
Yanıma gelip yanağımı öptü.
"Nasıl olmuşum?""Mükemmel olmuşsun." deyip aşık aşık onu izledim. Felix bugün çok mutluydu. Adeta bayram yaşıyordu, yerinde duramıyordu.
Minho'nun sözüyle odağımız değişti:
"Melek arkadaşın var mı Felix? Bana ayarlasana. Benim de fantezim var." ^^İkimiz de aynı anda yükseldik: "BİZİM Kİ FANTEZİ DEĞİLDİ, TESADÜFEN GELİŞTİ-"
-Tamam, neyse ne. Arkadaşın var mı yok mu?
-Var da, bizimkiler şeytan sevmez. Ayrıca Ateş Ulusundansa hiç istemezler.
-Onlar da haklı tabii, kim yanacağını bile bile benimle olmak ister ki?
-Oh! Şeytan fantezisi olan birini tanıyorum!
-NE! NEREDE? KİM O?
Ben bile meraklanmıştım. Gerçekten dünyada böyle bir fantezisi olan Melek var mıydı?
Tam ismini söyleyecekti ki sarayın büyük boşluğunda bağırış duyduk.
"Felix, neredesin?"Adını duyduğu gibi odadan fırladı. Boşluğa baktığında aynı anda birbirlerine bağırdılar. "ARKADAŞIM!"
Felix merdivenleri bile inmedi, direkt uçarak aşağıya indi. Karşıdaki zayıf çocuğun da kanatları kocaman açıldı, birbirilerine sımsıkı sarıldılar.
Biz de merdiven balkonuna çıkıp ne olduğuna baktık. Kanadının beyaz olduğunu görünce bu çocuğun da Su Ulusundan olduğunu anladım. Sonra aklıma Minho geldi, başımı ona çevirdiğimde...
Donmuş bir şekilde aşağıdakileri izliyordu. "Hey, Minho. İyi misin?"
"O incecik belini ve omuzlarını görüyor musun?" derken gözlerini bir saniye bile ayırmamıştı.
Dudaklarını iştahla yaladı.
"Tam benlik..."Kafasına arkadan vurdum ve "Gördüğüm en sapık şeytansın!" dedim. Hemen odama döndüm.
"NE! NE VAR?" deyip peşimden geldi, kapıyı üstümüze kapattı.
-Senin Meleğin var tabii, lafa kolay.
-Saçmalama, ben Felix'i öyle görmüyorum.
-Hıhım tabii. Hani insan dünyasında gördüğün rüyalar?
Gözlerim kocaman açıldı. Bunları Minho'ya niye bu kadar detaylı anlatmıştım ki-
"Hani daha çocukla tanışmadan seviştiğinizi hayal etmen ve bu karelerin resmini çizmen?"
-BUNU SAKIN FELIX'E SÖYLEME.
-NE OLDU HYUNJIN? PANİK OLDUN SANKİ?
Gözlerimi devirdim ve bir süre daha karşımdaki gıcık suratı izledim. "Ben sadece Felix'i istiyordum. Sen herhangi bir meleğe razısın. Aramızdaki fark bu."
Rahat bir tavırla başını sallayıp reddetti.
"Tch tch tch... Daha önce bir sürü Melek gördüm Hyunjin. Toprak Ulusundan, Hava Ulusundan... Her yaz gezerim ben, bilirsin." deyip bir elini omzuma attı.Diğer elini kaldırıp arkamızı gösterdi. "İlk defa bu çocukta böyle yükseldim. O benim için doğru kişi. Yıllardır bunu bekliyormuşum." derken yüzünde zafer gülümsemesi vardı.
"Ya onun böyle bir fantezisi yoksa ve seni reddederse?" deyip uyuz uyuz güldüm.
Gözleri birden ders verdiği zamanlardaki gibi buza döndü. "Onu ikna ederim ben."
Bu halleri komiğime gidiyordu. Gayet ciddi olduğunu son bakışından anlamıştım. "Neyse ne, yeter. Ben gidiyorum."
Aşağı indiğimde hâlâ sevinçle birbirilerine sarılıyorlardı. "Felix, artık dursanız mı?" ^^
Çocuk beni gördüğü gibi ismimi söyledi.
"Oh! Sen Hyunjin olmalısın!"Rahat tavrına bakılırsa adımı kral olduğum için değil, Felix'in sevgilisi olduğum için biliyordu. "Evet, ben Hwang Hyunjin. Senin adın ne?"
"Han Jisung. Tanıştığımıza memnun oldum!"
"Ben de." derken Minho'nun merdivenlerden haşmetli bir şekilde indiğini gördüm. Siyah kanatlarını sonuna kadar açmıştı ve üst vücudunu kasıp iyice şişirmişti.
"Ha? Bu saçma gösteriş de ne?" diye düşünürken Jisung'un hıçkırdığını duydum.
Meleklere döndüğümde Felix olayı anlamış olmalıydı ki sırıtıyordu. Jisung ise hipnoz olmuş bir şekilde Minho'ya bakıyordu.
"Vay be..."
🔥🔥🔥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateş ve Su | Hyunlix
FanficSu Ulusu Meleği Felix, dünya barışı için Ateş Ulusu Prensi Hwang Hyunjin'i kurtarmakla görevlendirilir. Rüyalarını da süsleyen bu şeytanla zamanla yakınlaşacak mıdır? 💧 "Sen kimsin ve benden ne istiyorsun?" 💧 🔥 "Keşke gerçek olsaydın da seni öpe...