6. Melek

1.8K 236 158
                                    

"Oh, burası bizim dünyamıza benziyor. Soğuk..." deyip gülmeye başladı.

Beş dakika boyunca rahatlamasını bekledim. Buzdolabımın uyarısı ötünce onu çıkarmaya çalıştım. "Hadi yeter."

"HAYIR." deyip dolabın kenarlarını tuttu ve başını çıkarmamak için direndi.

"GELSENE." deyip beline sarıldım ve sonunda onu oradan çıkardım. Kapağı kapatıp arkama yaslandım. "Oh, sonunda..."

Gözlerimi açtığımda Meleğim yüzünü somurtmuş, arkamdaki buzdolabına bakıyordu. En ufak hareketimde içeri atlayacakmış gibiydi. "Bu kutunun adı ne?"

"Buzdolabı."

"Buzdolabı mı..."
Öğrendiği yeni kelimeleri mırıldanarak tekrar ediyordu, arada böyle küçük bir çocuk gibi davranıyordu.

Odaya geçince olayın saçmalığı veya gerçekliği kısmını atlattım, sonunda çok merak ettiğim soruyu sorabilirdim:
"Adın ne Meleğim?"

"Felix." deyip şişenin dibinde kalan iki damlayı da içmeye çalıştı. Güldüm ve içeriden bir tane daha getirdim. İkinci şişeden sonra kendine gelerek arkasına yaslandı.

-Kanatların neden kayboluyor?

-Huylanınca ya da hassas bir noktasına dokununca küsüyorlar.

-Peki nasıl geri çıkıyorlar?

-Duygu yoğunluğum artınca çıkıyorlar. Kendi dünyamda istediğim zaman da açıp kapatabiliyordum gerçi...

-Buraya ne zaman geldin?

-Sen uyanmadan 5 dakika önce.

-Neden beni uyandırmadın?

-Uyandırdım, marşınızı söyleyerek.

-Peki, neden geldin?

-Seni kurtarmak için. Sen bu dünyaya ait değilsin Hyunjin.

-Nasıl yani...

-Bunu şimdi pat diye söylemem iyi olmayabilir. Zamanla açıklayacağım.

Felix uyuyunca yanına uzandım. Rüyasında her ne görüyorsa kanatları tekrar açıldı.

Yavaşça elimi tüylerine değdirdiğimde yumuşacık ve sıcaktı. Başımı eğip ciğerlerimi onun kokusuyla doldurdum. Sanırım sabun gibiydi, başka nasıl tarif edilirdi bilemedim. Kokusunu içime çeke çeke uyuyakalmıştım.


💧💧💧


Sabah uyandığımda yanımda değildi. Buna hiç şaşırmamıştım. "Sadece diğerlerinden çok daha gerçekçi ve uzun bir rüyaydı Hyunjin... Unut gitsin."

Mutfağa gidip buzdolabına döndüm. Gördüğüm manzarayla yerimden sıçradım.
"BU NE-"

"Özür dilerim, kendimi tutamadım. Bu dünya çok sıcak!" dedi ve hemen buzdolabını kapattı.

Konuşmadığımı görünce biraz daha açıklamaya çalıştı. "Aslında sabaha karşı iyidim, sonra dayanamayıp senin ince kıyafetlerinden birini aldım-"

Üstüne atlayıp sımsıkı sarılmıştım. "Bir an yine rüya olduğunu sandım Felix..."

Yüzüm boynuna gömülmüşken kokusunu içime çekiyordum. Bununla gıdıklanmış olmalıydı ki kanatları hızla yükselmişti.

"Ya! Böyle şeyler yapma!"

Gülme tutmuşken "Çok şirinsin..." deyip yanağını okşadım. "Hm? Tenin neden bu kadar soğuk, üşüyor musun?"

"Hayır, yanıyorum..." dedi ve buzdolabına bakmaya devam etmişti. Resmen aşk yaşıyordu.

Ateşini kontrol etmek için elimi bluzunun altına getirdim ve vücuduna dokundum. Gerçekten çok sıcaktı. Küvette soğuk su açıp doldurduğum gibi içine uzandı.

 Küvette soğuk su açıp doldurduğum gibi içine uzandı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Meleğim, yanına uzanabilir miyim?"

"Hayır Hyunjin, sen çok sıcaksın." deyip alnındaki elini boşluğa bıraktı, su hafifçe dalgalandı.

İç çektim ve yandaki sandalyeye oturdum. Hiçbir şey yapmadan boşluğa bakıyordu. Bu fırsatı değerlendirip vücudunu süzdüm.

Kıyafetim üstünde ıslanınca tenine yapışmıştı. "Göğüs uçların görünüyor..."

Bunu dediğim gibi hızla yerinden doğruldu, ıslak kanatları kocaman açıldı. "Hey, banyoyu ıslatıyorsun! Kanatlarını kontrol etmeyi öğren."

"Öyle şeyler söylersen nasıl kontrol edebilirim?! Sen de laflarına dikkat et!"


💧💧💧


Felix'i Samsung mağazasına götürdüm. Onu ne zaman yalnız bıraksam buzdolabına girmeye çalışırken yakalıyordum.

-Hoş geldiniz efendim, size nasıl yardımcı olabiliriz?

-Bize en iyi klimalarınızdan önerebileceğiniz bir model var mı?

-Tabii! Bu taraftan lütfen. ^^

Felix etrafa şaşkın şaşkın bakıyordu. Her köşeyi, her aleti dikkatle inceliyordu.

Evden dışarı çıktığımızdan beri arkadan kolumu tutup beni takip ediyordu. O böyle yakınımda kalınca şirinlik dozum artıyordu, bir an önce eve dönüp onu öpmek istiyordum.


💧💧💧


Klimayı aldığımdan beri huzurla uyuyordu, ben ise üşüyordum. Hasta olabilirdim ama diğer odada uyumaktansa Meleğimin yanında saatlerce donmayı tercih ederdim.

Bir gece rüyasında gördüğü şeyle sıçradı, ben de gözlerimi hafifçe açtım. Gözlerini ovuşturduktan sonra bana baktı.

"Ya, neden örtüye o kadar sıkı sarılıyorsun- ÜŞÜYOR MUSUN?"

Uykulu olduğumdan mıydı, üşüdüğüm için halsizleştiğimden miydi bilmiyorum ama o sırada ona cevap verememiştim.

Hemen kapatma tuşuna bastı ve beni doğrulttu. "Hyunjin, keşke klimayı öbür odaya kursaydık. Hem sen rahat uyurdun, hem ben-"

Beline sarıldığım gibi kanatları açıldı. "Hayır Meleğim, senin yanında kalmak istiyorum. Gerisi umrumda değil."

Kollarını sırtıma sarınca sessizce cevap verdi. "Tenin üşümüş... Her gece böyle mi oluyordu?"

"Hıhım..." dediğim gibi beni yatırdı ve kanatlarını sardı. Bu his az önceki örtüden farklıydı, kısa sürede ısınmıştım.

"Artık böyle uyuyalım öyleyse."

İşler nasıl buraya gelmişti bilmiyorum ama Felix kendi rızasıyla bana sarılınca kalp atışlarım normalden hızlı oluyordu.

Sabaha karşı bembeyaz tüylerin içinde kaybolduğumu fark ettim, kokusunu içime çektim. Uyandığımı hissedince kanatlarını açtı, odanın serinliğini anında tekrar hissettim.

"Daha iyi misin?"

Kolu uyuşmuş olmalıydı, hafif kasılıyordu. "İyiyim Felix, çok teşekkür ederim."

"Rica ederim..." dedikten sonra kanatlarını sırtının arkasına çekip sakladı.


💧💧💧

Ateş ve Su | HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin