Hocaya yapamayacağımı söyleyince beni hemen sakinleştirmeye çalıştı. "Tamam, önce sana ateşi sevdirmemiz gerek. Hâlâ alışamadın." derken başımı salladım. Dediklerinde haklıydı.
Öncelikle sadece ateşe bakmamı istedi.
"Ne hissediyorsun?""Korkuyorum, dokunursam yok olacakmışım gibi geliyor..." dedim kıvılcımlarına bakarken.
"Felix, bu gece odandaki şömineye bakmanı istiyorum. Ateşe bir an önce alışman lazım. Sen Ateş Ulusu Meleğisin, Su Ulusu değil."
Son cümlesiyle kalbimde bir burukluk hissettim. Sanırım hâlâ daha bu duruma alışamamıştım. Başımla onaylayınca gülümsedi ve dersi bitirdi.
🔥🔥🔥
Odama çıktığımda Hyunjin'in birkaç işi vardı. Bu sırada ben de şöminenin karşısına oturdum. Birkaç saat burada böyle kalacaktım.
Hâlâ daha bu sarayın sıcaklarına alışamamıştım. Soyunup ateşe yaklaştım ve düşüncelere daldım. Hyunjin'le insan okyanusuna gittiğimiz gün kıyıda otururken güneş hakkında söylediklerini anımsadım.
"Ateşi ne zaman görsem bir süre büyülenirim. Sesi, görüntüsü beni cezbediyor. Sıcağı çok seviyorum. Güneşe bakınca da içim ısınıyor. Kan akışım hızlanıyor sanki, heyecanlanıyorum."
Sıcağına aldırmadan ateşin çıt çıt sesine odaklandım, tam kaynağına baktım, en parlak yere. "Ben neden büyülenmiyorum Hyunjin?"
Kapı açılınca irkildim ve üstümle göğüslerimi kapattım. "Kim o?"
Hyunjin içeri girip kapıyı kapatırken özür diledi. "Geri çıkayım mı?"
"Hayır, gel..." deyip üstümü bıraktım ve kollarımı ona açtım. Gülümseyip yanıma oturdu, sımsıkı sarıldı.
"Hyunjin ben bunu yapamayacağım." derken sesim titredi, korkuyordum. Ateşe dokunamazdım ki ben. Hayal kırıklığıyla gözlerim doldu.
Burnumu çekince ağladığımı anlayıp hemen geri çekildi. "Hayır Felix, dur..."
Gözlerimi öptüğünde huzura eriyordum, ağlamam anında kesiliyordu. Daha inci düşmemişti ve Hyunjin beni sakinleştirmişti.
"Sen de Ateş Ulusundansın, inanırsan yapabilirsin. Bir de benim sana öğretmemi ister misin?" deyince kendimi güvende hissettim.
"Gerçekten mi?"
"Hıhım." deyip saçlarımı okşadı.
Gülümsedim ve hemen ateşe döndüm. "Tamam, deneyelim."Elimi kaldırdığım sırada "Önce seni ateş gibi yapmalıyız ki yanına yaklaşabilesin, değil mi?" dedi. Bununla ikna olmuştum, ısınmam gerektiği gayet mantıklıydı.
"Hm, tamam ama nasıl-"
Boynumu öptü. Elini yanağıma getirdi ve okşayarak öpmeye devam etti. Gıdıklanınca kasıldım, gözlerimi kapattım. Dudağıma geldiğinde ben de karşılık verdim.
Ayrılırken yüzümden uzaklaşmadı, gözlerini kapattı. "Bundan sonra hiçbir yerde çıplak durma..." diye fısıldadı.
Ben de ellerimi boynuna getirdim ve dudağını bir kez daha öptüm. "Neden ki?"
"Çünkü sıcaklara alışman lazım..." dedikten sonra birkaç kez daha uzun uzun öptü. "...Bir de yatağım dışında hiçbir yerde çıplak olmanı istemiyorum, başkaları görebilir." dedi ve ellerini omuzlarımda gezdirdi.
Dudaklarımızı buluşturduktan sonra ateşe yakın taraftaki eli omzumdan koluma doğru indi. Yumuşak yumuşak okşayarak parmaklarıma vardı. "Ellerin hâlâ soğuk, Meleğim yeterince ısınamamış."
Boynumu, omzumu, kolumu, bileğimi, en son da avcumu birkaç kez öptü. Hyunjin dudaklarını tenime her değdirdiğinde ben biraz daha sıcaklıyordum ama bu beni rahatsız etmiyordu. Daha fazlasını istiyordum, yanmak istiyordum...
Gözlerim kapanınca kendimi serbest bıraktım. Yavaşça başını kaldırıp saçlarımı okşadı. "İşte şimdi hazırsın. Ateşe dokunabilirsin."
Başımı olumlu anlamda sallayıp oturuşumu tekrar şömineye çevirdim. Hyunjin de bacaklarını aralayarak tam arkama geçti ve ateşe doğrulttuğum elimi tuttu.Çenesini omzuma yaklaştırıp kulağıma fısıldadı. "Bunu yapabilirsin, senin yapamadığın bir şey yok ki..."
Şeytanım sayesinde güven bulmuştum. Elime alttan destek olduğu için de rahattım. "Şimdi parmaklarını sola doğru büküp aynı zamanda zihninde de ateşi o tarafa eğdiğine inan."
Gözümde ateşin büküldüğünü hissetmeye çalışırken Hyunjin'in beni tuttuğu elinin ısındığını hissediyordum. Derin bir nefes alıp parmaklarımı oynattım, ateş bir anlığına büküldü.
"Yaptın Felix!"
Mutlulukla hemen sağıma dönüp Hyunjin'in yanağını birkaç kez öptüm. İkimiz de gülmeye başlayınca tekrar ateşe yöneldim. Bu sefer kendime daha çok güveniyordum.
Hyunjin elini benden hafifçe uzaklaştırdı. Yine aynı şeyi zihnimde hissedip parmaklarımı bu sefer fazla eğdim, ateş daha çok büküldü.
Sevgi patlaması yaşayıp belime sımsıkı sarıldı ve beni iyice kendine çekti. Heyecanla ateşe bakarken bağırdım. "SONUNDA!"
Ellerini çözmesiyle serbest kalınca arkamı dönüp kucağına çıktım. Boynuna sımsıkı sarılıp durmadan dudağını öptüm.
"Oy seni yerim yerim yerim.""Ben seni ciddi ciddi yiyeceğim şimdi." deyip belime sımsıkı sarıldı ve doya doya öpmeme izin verdi.
"Hocaya bunu yapabildiğimi göstermek için sabırsızlanıyorum! Hepsi senin sayende oldu Hyunjin..."
🔥🔥🔥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateş ve Su | Hyunlix
FanfictionSu Ulusu Meleği Felix, dünya barışı için Ateş Ulusu Prensi Hwang Hyunjin'i kurtarmakla görevlendirilir. Rüyalarını da süsleyen bu şeytanla zamanla yakınlaşacak mıdır? 💧 "Sen kimsin ve benden ne istiyorsun?" 💧 🔥 "Keşke gerçek olsaydın da seni öpe...