2.0

268 27 17
                                    

"His smile

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"His smile..."








Odanın kapısını tıklattım yavaşça. Yorgun hissediyordum ama onun bulunduğu durumun hissettirdiği şeyler aklımda dönüp dururken gidip dinlenmek, istediğim son şeyler arasında bile değildi.

"Gel." dedi sakin bir şekilde. Ses tonu gelenin ben olduğumu bilircesine bir farkındalıkla çıkmıştı. Kapıyı açıp usul adımlarla içeri girdim ve yine üstsüz olduğunu gördüm. Gerildiği zamanlar tişörtünü çıkararak falan mı rahatlıyordu? Çünkü başka bir açıklaması olamazdı.

Arkamdan kapıyı kapatıp o pencerenin önünde durarak dışarıyı seyrederken yatağına kuruldum. Hiç yarım saat öncesindeki gibi şeyler yaşamamışız gibi rahattım.

"Yine yalnız olmamam gerektiğini mi düşündün?"

Göz ucuyla bana bakarken, "Ben yalnız olmak istemedim." dedim umursamazca.

Kafasını tamamen bana çevirip tersçe baktı ilk önce. "Bir daha bunu yapma." Güldüm, öyle olmadığını bildiğim hâlde, "Odana gelmemden mi bahsediyorsun?" diye sordum.

Yavaş adımlarla bana doğru gelip tam önümde durduğunda uyluklarıyla bakışıyordum ve bu zihnimin başka şeylere odaklanması için yeterliydi. Bundan hoşnut olmadığım için son vermek adına yüzüne baktım ancak pozisyonumuzdan dolayı kafamı kaldırmak zorunda kalmıştım. Birden gözleri daha koyu bir mavinin hâlini aldı ve yutkundu. Aynı şeyleri düşündüğümüzü o anda anlamıştım. Ancak o da buna son vermek istiyormuş gibi etki alanımdan çıkmak için ilk önce geriye doğru adımlamış, sonrasında da yatağın diğer tarafına kendini bırakmıştı.

"Cevap alamadım."

'evet' dememe kalmadan birden dönüp kollarını belime sararak kafasını göğsüme yasladığında nefesimin kesildiğini hissetmiştim. "Bak ne diyeceğim," Fısıldayarak konuşmasıyla köprücük kemiğime temas eden ılık nefesiyle yutkundum ve ne için olduğunu bilmeden bunu farketmemiş olmasını umdum. "Haklısın, yalnız kalmamam gerek."

"Yapma şunu."

Konuşan ben değilmişçesine kelimeler ağzımdan çıkar çıkmaz hayretle ağzım açık kalmıştı. Yüzümün ve boynumun alev aldığını hissettim, şanslıydım ki kızarmıyordum.

Gülümsediğini göğsümün üzerine temas eden sakallarının sürtünerek hareket etmesinden anladım. Üzerimdeki tuhaf etkisini farketmiş ve bu hoşuna gitmişti. Benim ise tuhafıma gidiyordu ancak bunu doğa ötesi çekici benliğine yoruyordum. Ondan etkilenmemek hiçbir kadın için mümkün olmamalıydı.

Hiçbir kadın...

Diğer kadınların varlığını onunla birlikte hayal edince rahatsız olduğumu hissettim ama bunun nedenini çözemedim. Neden beni ilgilendirsindi ki onun kime gülüp gülmediği veya kiminle yatıp kalktığı? Sanırım ilgisini sadece kendi üzerimde hissetmek isteyecek kadar bencildim, onun kişisel olarak bir ilgisi yoktu.

"Neyi yapmayayım?"

Konuşurken yüzünü gömdüğü yerden kaldırmadığı için dudakları temas etmiş ve oranın alev almasını sağlamıştı. Hemen sonra da dudakları kıpırdamaya başladı, ufak ve narin öpücükler kondurmaya başladı.

Parmakları belimden kaburgalarıma kışkırtıcı bir yavaşlıkla yol çizerken derin nefes almaya çalıştım ancak bu, atletimi sıyırıp açıkta kalan göğüslerimi emmeye başladığında çok zordu. Tamamen bilinçsiz bir şekilde derince inledim. "Bucky..."

Bir kere daha inlediğim sırada birden kapının açılmasıyla boş bulunmuş ve öylece gelen kişiye bakmıştım donmuş şekilde. "Ah! Çocuklar, şey ben üzgünüm."

Steve'e gözlerim kocaman açılmış şekilde bakarken utanmış bakışlarının yavaşça çıplak göğüslerime kaydığını farkettim. Bunu Bucky de farketmiş olmalı ki anlaşılmayacak şekilde homurdanıp atletimi düzelterek göğüslerimi kapatmıştı tekrar. Sonra yine Steve'e döndü. "Üzgünsen neden hâlâ kapıda bekliyorsun?"

"Umm..."

Eveleyip gevelediği sırada transtan yeni çıkmış gibi güldüm ve az önce göğüslerimi gören ve bizi uygunsuz şekilde basan Steve değilmiş gibi, Bucky'nin altından sıyrılıp rahat bir şekilde kapıya doğru yürüdüm. "Ben de çıkıyordum zaten."

Bu söylediğimle Bucky yine homurdandı. Steve'in önünden geçip kapıdan çıkarken kaşlarının hayretle havalandığını görmüştüm. "Çıkıyor muydun?" O gelene kadar böyle bir planımın olmadığı doğruydu ama gelişine ancak şükredebilirdim çünkü o bölmese Bucky'ye hayır diyecek gücü kendimde bulabileceğimden emin değildim.

"Mhm." diye onaylar şekilde mırıldandıktan sonra göz ucuyla bile bakmadan kendi odama geçtim ve yatağa uzanıp bacak aramdaki sızının geçmesi için başka şeylere odaklanmaya çalıştım. Ancak bir türlü olmuyordu, aklımdaki tek şey Bucky'nin kaslı, seksi vücuduydu.  Beni baştan çıkarak kokusu, içimi titreten sesi, tenimin alev almasını sağlayan dokunuşu ve kalbimi ısıtan gülüşü... Gülüşü? Bir insanı yalnızca arzuluyor olsaydınız görünüşüne, kokusuna ve hatta ses tonuna çekilebilirdiniz ancak gülüşü gibi daha derin özellikler girdiği zaman iş bambaşka seviyelere dönerdi. Ben de elimden geldiğince hatta daha fazlasıyla buna engel olacaktım.

Kendimle çelişir şekilde buna, bana verdiği müzik çaları alıp kulaklığını takarak başladım. Pek de sorun olmamalıydı bence bu...

The weeknd'in 'Try Me' şarkısını açtıktan sonra yan dönerek gözlerimi kapattım ve birtakım hayaller eşliğinde uyumaya çalıştım.

Kaç dakikaydı tam olarak bilmiyordum ancak tahminimce yaklaşık altı ya da yedi dakika sonra birden yatakta kıpırdanma hissetmiştim. Evet geldiğini duymamıştım ancak yine de korkmam için bir sebep yoktu çünkü omdan önce kokusunu algılamış ve zaten o olduğunu anlamıştım.

Gözlerimi açmadım, bedenini arkamdan bedenime neredeyse yapıştırıp elini belime yerleştirdiğinde bile yapmadım bunu. Sonra burnunu, dudaklarını ve sakallarını boyun girintimde hissettim. O uyuduğumu sanarken ben kokumu derince içine çekişini hissettim. "Nasıl bu kadar kifayetsiz kalabilir kelimeler, bir kadını tanımlamaya çalışırken."

Fısıltısı kalbime çöküp köklerini oraya salarken söylediklerine takılmak istemedim. Takılırsam işler daha da karmaşık hâle gelirdi ve ben çözemediğim şeylerden nefret ederdim.

















Çok çok çok uzun bir aradan sonra yine sizlerleyim sşmfşdösşmf çünkü bucky'yi özledim hem de çok.

Sizi de özledim...

Moth To A Flame ~Bucky BarnesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin