"thought it would get better if I didn't think about it, but i was wrong. Once again..."
Ağaçların arasından koşuyorum, gördüğüm silüeti benzettiğim kişinin olması ihtimali yorgun bedenimi kamçılıyor. Onu bir kez daha görebilmenin umuduyla yandığımı hissediyorum. Uzun süredir görememiştim, gözlerinin içine bakamamıştım.
Ağaçlar bittiğinde birkaç metre ileride durduğunu gördüm. Bana arkası dönük olsa da uzakları izlediği aşikârdı. Onu gördüğüm anda adımlarım yavaşladı, nefeslerim sıklaştı. Midemin üzerine beton dökmüşler gibi ağır hissediyordum, kendi vücudumu hissedemiyor gibiydim.
Yavaş adımlarla ona yaklaşmaya başladığımda bir adım ilerisinde uçurum olduğunu gördüm. Atlamayı düşünmüyordu, değil mi? O atlarsa ben de atlardım. "Loki!"
Omzunun üzerinden bana baktığında, gerçekten de oydu! Bunun heyecanıyla güldüm, gözlerim dolarken tekrar kuvvet bulup ona doğru koştum. "Bana geldin."
Bana bakmadı ama gülümsedi. "Hayır, sen geldin." dediğinde kaşlarımı çattım. Ne demekti bu? Ona anlamazca baktığımı görünce hafifçe gülmüştü. Bana kısa bir bakış atıp tekrar önüne döndü. "Ölü birisi sana gelemez."
Tekrar gözlerim doldu, böyle konuşmasını sevmemiştim. "Geri döneceksin. Seni bırakacağımı düşünme asla!" Yine güldü. Bana bakmaması üzmüş, düşündürmüştü. Neden yüzüme bakmıyordu ki? "Seni geri getireceğim Loki." dedim yalvarırcasına yüzüne bakarken.
Nihayet vücudunu bana doğru çevirip belimden tutarak kendine çekti. "Ondan şüphem yok." Peki neden umutlu görünmüyordu? "Sen," dedi hüzünle gülümseyerek. "Beni görmek istemiyorsun."
Kaşlarım çatıldı hızla. Neden böyle konuşuyordu? Tamam ona hislerimden hiç bahsetmemiştim ama bildiğini biliyordum. Her zaman farkındaydı bunun. Aramızda farklı bir bağ vardı ve bütün Asgard bilirken Loki'nin bilmemesi imkânsızdı. "Görmek istediğin ben değilim."
"Nasıl böyle konuşursun?" diye sordum hayal kırıklığıyla. "Benim nelerle başa çıkmaya çalıştığımı biliyor musun!" Onsuz nasıl hissettiğimden, yokluğunun kalbimi nasıl incittiğinden haberi yoktu. Yine buruk bir tebessümle kıvrıldı dudakları. Ben ise hâlâ neyden bahsettiğini anlamaya çalışıyordum.
"Görmek istediğin gözler benim değil."
Birkaç adım gerileyerek kolları arasından çıktığımda yüzündeki buruk tebessümü silinmiş, şimdi o hayâl kırıklığıyla bakıyordu. "Benden vazgeçeceksin, tıpkı şimdiki gibi." dediğinde başımı iki yana salladım, ondan asla vazgeçmezdim.
Uçuruma doğru bir adım attığında gözlerim kocaman açıldı. "İşte asıl o zaman öleceğim ben." Gözleri şimdi ise duygudan yoksun bakıyordu, vazgeçmiş, pes etmiş gibi. "Başka şekilde değil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Moth To A Flame ~Bucky Barnes
FanficSmut warning ⚠️ Bir kehanet, sonsuzluk savaşı ve bir evrenin kurtuluşu.