"Now, You'll have to take the consequences and it's not my fault..."
Anında ellerimi yanaklarına yerleştirip öpüşüne karşılık verdiğimde dudakları keyifle kıvrılmış ve diğer eli de belimi bulup beni daha çok kendine çektikten sonra dilini ağzımın içine itip öpüşünü derinleştirmişti.
Daha önce bu kadar iyi öpüşen birisini görmediğim için şu an buldunduğum durumdan o kadar keyif alıyordum ki. İstemsizce ağzının içine inlediğimde şaşkınlıkla dudaklarını çekmişti ama hâlâ alnı alnıma yaslıydı.
"Neden yaptın bunu?" diye fısıldadığında konuşma şeklinden etkilemiş olmam beni dumura uğratmıştı.
"Bilerek yapmadım." dediğimde dudağının kenarı kıvrılırken eli belimi okşamıştı yavaşça.
"Ama şimdi sonuçlarına katlanman gerek ve bu benim suçum değil."
Söylediği şeyle zihnimde hiç de masum olmayan sahneler canlanınca dudaklarımı ısırdım ve bu da bakışlarının tekrar dudaklarıma kaymasına sebep olmuştu.
Belimdeki bir elini çekip baş parmağıyla dudaklarımı dişlerimden ayırırken, "Kaşınıyorsun." demişti.
Acaba kaşısa en fazla ne olabilirdi?
Bir yanım bunu öğrenmek için can atarken diğer yanım geri dönülmez bir durumun içine düşmemden korkuyordu.
"Vay anasını."
Duyduğum tanıdık sesle arkamı döndüğümde, gördüğüm kadınla hızla Bucky'den uzaklaştım.
"Bak," dedim ona doğru bir adım atarken. "Hemen gidip millete yetiştirme, sandığın gibi değil."
Sonra durdum ona kaşlarımı çatarak baktım. "Hem senin şu anda Steve'le dışarıda olman gerekmiyor muydu?"
"Eh, gittik geldik işte." Sırıtan yüzü bir an düşse de az önceki pozisyonumuz aklına gelmiş gibi tekrar gülümsemişti. "Biraz modum düşmüştü ama favori potansiyel çiftimin işi pişirdiğini görünce keyfim yerine geldi."
Kendimi tutamadan güldüm ve sırf konuyu değiştirmek için, "Nasıl geçtiğini anlatmak ister misin?" diye sordum.
Sanki bunu sormamı bekliyormuş gibi hızla bileğimi tutmuştu. Daha adım atmadan önce Bucky'ye dönüp, "Dudaklarını temizlemeden inme." dediğinde rujumun bulaştığını bile farketmemiştim.
Bucky'ye baktığımda haylazca sırıtan yüzü, Natasha beni sürüklemeye başlamadan önce, "Seninkini ben temizlerim." deyince bozulmuştu.
Kahkaha attım ve beni sürükleyen kadına ayak uydurdum. Onu da öpebilirdim doğrusu.
Beni resmen yaka paça odasına attıktan sonra yatağına oturmamı sağlamış ve, "İnanılır gibi değil." derken şifonyere uzanmıştı.
"Neymiş o?" diye küçük bir merakla sorduğumda çoktan çekmeceden bir peçete çıkarmış ve sırıtarak bana uzatıyordu.
Ruh hâli çok çabuk değişiyordu. Ya da o aslında hissettiği şeyleri çevresine pek yansıtan birisi değildi.
"İstersen başka şekilde de temizleyebiliriz." diyip göz kırptığında güldüm ve, "Beni kışkırtma." diyerek peçeteyi elinden aldım.
Yanıma otururken yüz ifadesi bu kadar derdin içinde şu anda düşündüğü şeye kafa yormaktan rahatsız gibiydi.
Parmaklarıyla oynamaya başladığında ise artık hislerini saklamıyor, bunu yüz ifadesine yansıtıyordu. "Kalbinde başka bir kadını saklayan bir adamın peşinden koştuğuma inanamıyorum."
"Ölü bir kadın." dediğimde bakışları saniyesinde beni buldu.
"Sen bunu nereden biliyorsun?"
Dudaklarımı birbirine bastırdım mahçup bir ifadeyle. "Konusu açılmıştı, duydum birkaç şey."
Kafasını tamam anlamında salladıktan sonra iç çekti. "Sana uydum ve yakasından tuttuğum gibi öptüm onu."
Gözlerimi kocaman açarak ona bakarken bundan hiç pişman değilmiş gibi görünüyordu. Peki o zaman sorun neydi?
"Seni itti mi?"
"Hayır, o da beni öptü." dediğinde rahatlamıştım. Ama hâlâ sorunun ne olduğunu anlayamamıştım.
"Daha ne istiyorsun, tanrıdan belanı mı?"
Güldü.
"Sonra geri çekilip, 'yapamam' dedi."
Lânet olsun sana Steve!
"Bak," dedim dikkatlice onu izlerken. "Senden etkilenmiyor olsa öpücüğüne karşılık vermez, kibarca reddederdi."
Özellikle de böyle ahlâk timsaliyken ona karşı duyguları olmasa kesinlikle Natasha'nınkileri riske atmazdı.
Yaptıysa bile bundan emin olduktan sonra onu öldürecektim.
"Senin farkına varacak, bundan eminim. Kim varmazdı ki?"
Onun bana yaptığını ona yapıp, haylazca sırıtarak göz kırptığımda keyfi yerine gelmişti.
"Peki sen?" diyip hafifçe omzuma vurduğunda içimden bir küfür savurdum. Bu konuşmadan asla kaçamayacaktım.
"Bana girme lütfen."
Gülüp, "Onu yapamam zaten." dediğinde kınarcasına baktım. Fazlasıyla fesat bir zihni vardı.
Bununla bir sorunum yoktu aslında, asıl sorun ona bu malzemeyi benim vermiş olmamdı. Eşitlemek için de fırsat kollayacaktım elbette.
"Aramızda bir şey yok diyip teras köşelerinde, romantik müzik eşliğinde öpüşüyorsunuz."
"Aslında tam olarak öyle değildi." dedim dudağımı dişlerken. Olay nasıl oraya kadar gitmiş bilmiyordum ama işler kontrolüm altından çıkmıştı.
"Teşekkür amacıyla ona bir dans borçluydum."
"Nasıl bir teşekkürmüş bu?" diye sorduğunda ona gülerek başımı iki yana salladım.
"Orasını boşver. Sadece bir danstı, işler nasıl oraya vardı hiçbir fikrim yok." diye açıklama yaptıktan sonra dudak büzdüm. "Hem sadece küçük, masumane bir öpücüktü."
"Hadi oradan." derken bakışları her şeyi gördüğünü haykırır gibiydi. "Dillerinizi birbirinizin boğazına sokmak mı küçük bir öpücük?"
"Sen de porno sitesinde gezinir gibi izledin mi öylece?" derken niyetim sadece üste çıkmaktı.
"Sen nereden biliyorsun bunları?" dediğinde öyle bir bakıyordu ki; karşısında Sasha Grey oturuyormuş gibiydi bakışları.
"Thor ve Loki sayesinde birkaç şeyden haberim var." dediğimde gözlerini kocaman açıp kahkaha atmıştı.
"O ayılar sana porno mu izletti?"
"Hayır!" derken istemsizce sesim yüksek çıkmıştı.
"Birbirleriyle dünya hakkında konuşurken esprisini yapmışlardı ben de anlamamıştım. Bunun için bana güldüklerinde de boğazlarına kılıcımı dayayıp anlatmaları için zorladım."
Gerçekten hepsi buydu...
Yüzü aydınlanmış gibi bir ifadeye bürünürken hâlâ bıyık altından gülüyordu pis kadın.
Hafifçe koluna vurduğumda ellerini teslim olur gibi kaldırdı. "Tamam, üzgünüm. Ayrıca konuya dönecek olursak; tabii ki izledim! Bu fırsatı kaçıramazdım, her saniyesini Maria'ya anlatmam lazım."
Aman geri durmasındı zaten...
Mmhh Bucky...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Moth To A Flame ~Bucky Barnes
FanficSmut warning ⚠️ Bir kehanet, sonsuzluk savaşı ve bir evrenin kurtuluşu.