"Please don't be in love with someone else.."
"Tahminlerimize göre Thanos'un saldırısına az kaldı."
Rhodes'un söyledikleriyle sedye gibi bir şeyde bilinçsiz şekilde uzanan Vision'a çevirdim bakışlarımı. "Öyleyse çıkarın artık şunu."
Shuri iç çekerek, "O kadar kolay değil, yanlış bir hareket ölümüne sebep olabilir." dediğinde bakışlarım bu sefer yanı başında dikilen Wanda'yı buldu. Bana neredeyse yalvaran gözlerle bakıyordu. "Ölmesine izin veremeyiz."
Derin bir nefes aldım hüzünle. "Ölmeyecek." dedim rahatlatmak ister gibi. En azından taşı almak için öldüren biz olmayacaktık.
"Birisi Banner'ı getirebilir mi? Onun yardımıyla daha hızlı ilerleyebiliriz diye düşünüyorum." Tony soğuk bir ses tonuyla konuşunca Bucky çıkışa doğru yöneldi. Arkasından gidişini izlerken son olanlar beni hüzne boğuyor fakat aynı zamanda da seyre daldığım adamın göz alıcı görüntüsü hormonlarımın harekete geçmesini sağlıyordu.
Tam kapıdan geçeceği esnada Yelena'nın da girmesiyle çarpıştılar ve sarı saçları savrulan kadın yere düştü. Olanları düz bir yüz ifadesiyle izlerken Bucky'nin ona elini uzatıp yerden kaldırdıktan sonra Yelena'nın kızaran yanakları kaşlarımın çatılmasını sağlamıştı. Ne diye kızarmıştı şimdi o?
"İyi misin?" Elleri neden hâlâ temas ediyordu, kalkmıştı işte yerden. Hayır, rahatsız olduğumdan değil. Sadece ne gerek vardı ki yani?
"Evet, evet. İyiyim." Kendine gelmiş gibi bakışlarını kaçırıp kızaran yanaklarını saklamak istercesine yürüyerek ondan uzaklaşınca, hoşuna gitmiş gibi dudakları kıvrılan adamı boğmak istedim. Uzun zaman sonra ilk defa gülümsemişti ve bu kişinin eskisi gibi ben olmaması içimde bir yerleri kırmıştı.
Kollarımı önümde kavuşturmuş şekilde kaşlarımı çatarak onları izlediğimi gören Nat düşünceli bir ses tonuyla, "İyi misin?" diye sorduğunda transtan çıkmışçasına silkelendim. "İyiyim. İyi olmamamı gerektirecek bir durum mu var ortada?"
Sorduğum soruyla güldü. "Sakin ol, yine gerildin."
"Hayır, gerilmedim."
İç çekti yavaşça gülümsemesi solarken. Kardeşini öyle görmek bir şeylerin farkına varmasını sağlamıştı sanırım. "İlk görüşte aşka inanmazdım." Ona ters ters bakınca ellerini teslim olurcasına havaya kaldırdı. "Arada bırakma beni, ben de kardeşimi düşünmek zorundayım."
"Kardeşini düşünmen gereken bir durum mu var?" diye sorduğumda hayretle açılmıştı ağzı.
"Tanrım, şöyle davranmayı kes." dediğinde somurtarak önüme döndüm. "Bir başkası olsaydı eğlenceli olabilirdi ama söz konusu benim kardeşim. Bu yüzden ikisiyle de ayrı ayrı konuşacağım." Konuşmaktan mı bahsediyordu bir de?
Kapıya doğru adımlarını yönlendirdiği anda kolundan tutarak durdurdum onu. "Tek bir kelime edersen, Wakanda'yı hepimiz içindeyken yakarım."
Gözlerini çok dikkat çekici bir şekilde devirdikten sonra kollarını önünde kavuşturup somurtarak önüne dönmüş ve diğerleri gibi Shuri'yi izlemeye koyulmuştu.
Biraz sonra Steve, Banner, Stephen ve Bucky de geldiğinde gülümseyerek selam veren Steve'e aynı sevecenlikle karşılık vermeye çalıştım. Ancak olmuyordu, fazla sinirli hissediyordum.
"Bir şeye moralin falan mı bozuldu?" diye sorduğunda kafamı duvarlara sürtmek istiyordum. Bir kere de bir şeyi üstelemeseler harika geçebilirdi günüm.
"Hayır, artık şunu sormayı kesin." diye ters yaptığımda kaşları şaşkınlıkla havalanan Steve önce Natasha'ya baktı, sonra Bucky'ye döndü. Yine gözleriyle benim anlayamadığım -yalnızca benim anlayamadığım- şeyler anlatıyordu.
"Kaş göz yapma." dedim kaşlarımı çatarak ona bakarken.
O sırada Bucky'nin üzerime eğilerek nefesini kulağıma üfleyecek şekilde konuşmasıyla baştan ayağa tüm vücudumun karıncalandığını hissettim. "Fazla açık veriyorsun." Yutkundum ve etki alanından çıkabilmek için Tony'ye doğru yürüyüp onun yanında dikildim. O da bana neler döndüğünün farkındaymış gibi alayla bakıyordu. Ama böyle çok baskı altında hissediyordum ben...
Bucky'nin yoğun imâ barındıran bakışlarına dayanamayacağımı anlayınca gözlerimi kaçırarak odadan çıktım. Salona geçip somurturarak koltuğa oturduğumda yine baş ağrım tutmuştu. Oflayıp elimle ağrıyan yeri ovuşturdum, her şey yine üst üste geliyordu.
Birkaç dakika sonra oturduğum yerin yan tarafının çöktüğünü hissetmemle başımı kaldırıp baktım ve Steve'i gördüm. Üstelik sırıtıyordu! "Biraz kıskanmış olabilir misin?"
"Neyi kıskanacağım?" diye sordum bıkkınlıkla.
"Yelena'nın nasıl kızarıp bozardığını gördün." dediğinde ters bakışlarım onu buldu. "Yani kadın olsam ben de Barnes'a düşerdim." Neyseki kadın değildi.
"Banane bundan?" diye tersledim. Ne diye gelip saçmalıyordu ki, zaten sinirlerim tepemdeydi, gerginlik seviyem hat safhadaydı.
"Sen bu adama yanıksın." dediğinde yutkundum, kalbimde bir kıpırtı hissettim. Bu da beni sinirlendirmişti çünkü kafamın karışmasına izin vermek istemiyordum.
"Aptal aptal konuşma," diye söylendim yine ama bakışlarımı istemsizce kaçırmıştım. "Sanki durumları bilmiyormuşsun gibi."
"Sen Loki'ye aşık olduğuna emin misin?"
"Ben hislerimden eminim Steve. Loki'ye hissettiğim duyguların sorgulanmasına da izin verecek değilim." Bu konudaki net tavrımı herkes görmeli, kabullenmeliydi. "Evet Bucky'den etkileniyorum ancak bu çok basit be sınırlı bir duygu. Her kadın ultra yakışıklı, seksi bir adamdan etkilenir. Evet, onunla geçirdiğimiz kıymetli vakitler de aklımda dolanıp duruyor ancak biz onunla yalnızca eğlence olacağı yönünde anlaşmıştık."
"O sana kapılmış durumda ama." dediğinde Bucky'nin söyledikleri zihnimin duvarlarında yankılanıp duruyordu. "Senden hoşlanıyor demiyorum, sana aşık."
"Aşk iki kişiliktir Steve," dedim iç çekerek. "Başka birisine aşık bir kadına bir takım duygular hissetmek onları aşk yapmaz, yalnızca hoşlantı, ileri seviyesi de saplantıdır. Aşk olamaz."
Söylediklerim hiç hoşuna gitmemişti. Neredeyse ters ters bakacak kadar rahatsız olmuştu hatta. "Öyleyse onun kafasını karıştırmayı bırak." Derin bir nefes alıp konuşmak için ağzımı açtığım esnada beni susturarak devam etti. "Seni seviyor istemediği hâlde ve bu durum canını yakıyor. Bırak başka birini alsın kalbine, unutsun seni ve hissettirdiklerini."
Yutkundum, söylediklerime rağmen söyledikleri ağır gelmişti. Başka bir kadını kalbine alması ihtimali neden beni rahatsız ediyor bilmiyordum ancak bunu ona yapamazdım. Artık değil. Steve haklıydı, ondan uzak durmalı ve varlığımla kafasını karıştırmamalıydım.
Oysa en azından son bir kez öpmeyi, dokunmayı isterdim. Ancak bu da yanlış olurdu, ona haksızlık olurdu.
Yazım yanlışları için kusura bakmayın kontrol edemedim. (Çok azıcık üşenmiş olabilirim)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Moth To A Flame ~Bucky Barnes
Fiksi PenggemarSmut warning ⚠️ Bir kehanet, sonsuzluk savaşı ve bir evrenin kurtuluşu.