1.5

371 45 33
                                    

Gözlerimden uyku akarken yazıyorum ve okuyup kontrol etmedim bölümü bu yüzden yazım yanlışları için şimdiden özürlerimi sunuyorum.

İyi okumalar<3







+Are you trying to tease me Bucks? -İs it working?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

+Are you trying to tease me Bucks?
-İs it working?








Wakanda;

İç çekerek oturduğum yerden kalkmadan kayarak, rahatsız edici güneş ışınlarından kaçmak adına yakınımdaki ağacın gölgesine ilerledim. Sırtımı ağaca yasladığımda neye kafa yoracağımı bile bilmediğimi farkettim. O kadar karmaşık hâle gelmişti ki her şey; kendi benliğimi kaybetmek üzereydim sanki. Kaybedeceklerimi düşünüp, kendimi her ihtimale karşı hazır olmaya zorlamak bile anlamsızdı. Zirâ, kimim vardı ki?

Loki... Aklımdan geçen isim dudağımın kenarının burukça kıvrılmasına neden olurken, cevabın bu olmadığını biliyordum. Çünkü her ne kadar istemiş olsam da, bana ait değildi.

Thor... Düşündüğüm ikinci isimle iç çektim. O da Loki sayesinde hayatıma girmişti ve korkarım kazandığımız, yani her şeyin normale döneceği zaman ikisi de hayatımdan çıkacaktı.

Korkularım vardı kaçınılmaz günle ilgili... Belki de yok edilmek zorunda kalacaktım. Çünkü ben, dünyata gönderilen hem mükafat hem de cezaydım. Peki hayatıma giren yeni birkaç kişi? Hayır, eğer Thor ve Loki beni saf dışı brakmak zorunda kalırsa, onlar da tereddüt etmeyecekti.

Peki ya Çavuş Barnes? Kalbim, üzerinde oluşan ağırlığa rağmen atarken, nedense onla ilgili olumlu ya da olumsuz bir şey düşünememiştim. Ne düşüneceğimi de bilmiyordum ki zaten.

"Sen bu düşünme işini çok fazla yapıyorsun sanki."

Aniden duyduğum sesle irkilsem de belli etmedim. Gözlerim birkaç adımda karşımda biten adamı baştan aşağı süzdü. Tam da onu düşünürken, diye geçirdim aklımdan. Bucky...

"Yaşadığım ve yaşamakta olduğum şeylere bakılırsa," dedim, gözlerim bana uzattığı eline çevrilmişti. "Bence gayet normal."

"Hmm." diye mırıldandı ben uzattığı elini tutup yerimden kalkarken. Ellerimle pantolonumun arkasını silktikten sonra, arka cebime sokuşturdum. Ne işe yarıyorlardı ki zaten? "Haklı olabilirsin."

Derin bir nefes verip ona baygın gözlerle bakarken, birden ağaçların bulunduğu alana adımlamasıyla, "Niye geldin, niye gidiyorsun?" diye sordum.

"Geziniyordum zaten ben, seni görünce iyi misin, bakmak istedim."

"İyi miymişim?" diye sordum içimdeki anlamsız iletişimi devam ettirme dürüsünü bastırmakta başarısız olurken.

Kaşları hayır anlamında kısa süreliğine havalandı. "Pek değil." Daha sonra gözleri taşıdığı tanımlanamaz bir ifadeyle vücudumu baştan aşağı tarayınca tüylerimin diken diken olduğunu hissettim, yutkundum.

"Eşlik etmek ister misin?"

Gözleriyle işaret ettiği yere bakıp düşünürken ayaklarım benden bağımsız hareket etmeye başlamıştı bile. Bakışlarımdaki tereddütü yakalamış olmalı ki, buna rağmen onunla yürümeye başlamamla dudağının kenarı hafifçe kıvrılmıştı.

Yaklaşık on ya da on beş dakika yürüdükten sonra yan tarafımızda bir göl belirince heyecanla oraya ilerledim.

Gölü çevreleyen ağaçlar ve onları evi olaak sahiplenen küçük hayvanların sesi kulaklarımıza doluşurken birden Legion'ın saçlarımın arasında saklandığı yerden kıvrılarak çıkmasıyla, adımları yanımda duran Çavuşun yüz ifadesi görülmeye değerdi.

Tam birkaç adım gerilerken Legion'ın benden ayrılarak siyah, pullu bedeninin ağaç dallarının arasında kaybolmasıyla rahat bir nefes almıştı.

Bu hâline güldüğümü görünce kaşlarını çattığında ellerimi teslim olurcasına havaya kaldırdım. "Bakma şöyle kızgın boğa gibi."

"Boğa mı?" Öfkeden kasılan çenesini farkettiğimde bu söylediğime çoktan pişman olmuştum.

"Yani..." dediğim sırada gözlerinde gezinen tehlikeli parıltılar bir adım gerilememi sağlamıştı. "Abartmaya gerek yok normal hayvan. İnsanları anlamak zor; Aslan deyince mutlu olup, eşşek deyince kızıyorlar."

Bana doğru adımladığı sırada, "Bir eşşek demediğin kalmıştı." demesiyle hızla başımı iki yana salladım.

"Hayır, sana demedim." diyerek itiraz ettiğimde dibime girmiş ve kaşları 'öyle mi?' dercesine havalanmıştı. "Benden başka eşşek diyeceğin kimseyi görmüyorum."

Bu söylediğiyle bir anlık boşluğuma gelip gülerek, "Ha, eşşek olduğunu kabul ediyorsun yani?" dediğimde kaşındığımın farkındaydım.

Bu söylediğimi kanıtlar nitelikte kaşları daha çok çatılıp, gözlerini kısarak bana baktığında durumu toparlamak adına ağzımı açmıştım ki, aniden işaret parmağını dudaklarıma yaslayıp beni susturmasıyla yutkundum. "Konuştukça kendi ölümünü hazırlıyor gibisin."

Dudaklarım hafifçe kendini beğenmiş bir edayla kıvrılırken, "Ben öldürülemem." dedim, hâlâ parmağı dudaklarıma temas ederken.

Teması dudaklarımdan yanağıma, oradan da boynuma kayarken, sinsice parıldayan mavileriyle sadece, "Hmm." diye mırıldandı. Bu sırada eli boynumda bulunduğu bölgeyi yavaş hareketlerle okşarken tüylerim ürpermişti.

Gözlerimi kapatmamla birden vücudumun havalanmasını hissetmem bir oldu. Tamamen suya gömülen vücudum ıslanırken, ayaklarımın suyun altındaki zemine değmesiyle kollarımı çırparak belden yukarımı suyun yüzeyine çıkarabilmiştim.

Panikle sesli bir şekilde aldığım nefeslerimi düzene koymaya çalışırken bir yandan da ona bakıyordum ancak o sırıtıyordu! "Bunun komik falan mı olması gerekiyor?"

Sırıtmaya devam ederken, "Şimdi ödelştik." dedikten sonra gözlerinin ıslak kıyafetlerimin yapıştığı vücuduma kayıp, yavaşça dudaklarını yalamasıyla kızgın olmama rağmen vücudunun ne kadar heybetli durduğu dikkatimi çekmişti.

Gözlerim, düştüğüm durumu daha iyi izleyebilmek için gölün kenarına yaklaşan adımlarına çevrilirken hafifçe sırıttım. Bence vücudu ıslakken daha iyi görünürdü.

Elimle bir hareket yapıp ayağının kaymasını sağladığım anda dengesine kaybetip üzerime düşmüştü. Tamam azıcık dikkatsizce davranmış olabilirdim ama sonuç olarak o da sudaydı.

Ellerimi göğsüne bastırarak onu ittim ve ikimizin de yüzeye çıkmasını sağladım saniyeler içinde. Göğsü hızla inip kalkarken saçlarından yüzüne akan damlalar eşliğinde, nefes nefeseyken bile gülmüştü. "Hile denir buna."

Hâlâ ellerim göğsündeyken, "Bana bahşedilen avantajları kullanıyorum sadece." dediğimde gözleri dudaklarıma kaymış ve mavileri şehvetle tonlanmıştı.

Alay edercesine, "İyiymiş." dedikten sonra ellerini bel kıvrımıma yerleştirmesiyle gözlerim elimin altında hissettiğim ıslak vücuduna kaydı.

Belimi kavrayarak beni kendine çektiğinde ona engel olmak aklımın ucundan dahi geçmemişti. Yakınlığımız tuhaf bir şekilde hoşuma gidiyor, daha fazlasını istiyordum. "Beni tahrik etmeye mi çalışıyorsun Bucks?"

Dudakları kıvrılırken, "İşe yarıyor mu?" dediğinde cevabı ikimiz de biliyorduk.

Islak saçlarımı düzelttikten sonra yavaşça yüzüme yaklaşan yüzüyle gözlerimi yumdum.

Tam dudaklarımız temas edecekken duyduğumuz ayak sesleriyle hızla Bucky'den uzaklaşarak sesin geldiği yöne baktım.














Tekrardan yazım yanlışları için üzgünüm...

Seviliyorsunuz <3

Moth To A Flame ~Bucky BarnesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin