"Hiç umut olmadığında bile umut vardır."
-?
~
Siyah çarşafların içinde iki beden vardı. Bu kadar siyahlığın içerisinde ki tek renk bu iki gencin vücutlarıydı. Hayatlarının baharını, aşklarını bu siyahlarla donatılmış oda yerine, güzel renklerle donatılmış bir odada yaşayabilirlerdi."En sevdiğin çiçeği hiç sormamıştım bak," Lev göğsünde çıplak bir şekilde yatan kızın saçıyla oynuyordu. Bugün bu malikanede kimse olmadığı için ikisi de rahattı. Lev odanın içinde ki kamera sistemlerini de kolay bir şekilde halletmişti. Bugün bu evde sadece ikisi vardı. Korumalar bile yoktu. Çünkü Alex çok riskli ve mükemmel olması gereken bir yemek düzenlemişti. Pera’nın başına da Lev’i bırakmışlardı.
"Bilmem ki, daha önce gülden başka bir çiçek türü görmedim." Bir an durdu Pera, düşündü. Görmüştü. Tek bir çiçek canlandı hafızasında o an. "Beyaz lale..." Birden kafasını kaldırdı ve heyecanlı bir şekilde konuşmaya başladı. "Beyaz laleler çok güzeldi. Doğum günümde babam hediye etmişti ancak Alex görünce lalerimi yaktı. Babamın dediğine göre beyaz laleler aşk demekmiş..." Lev bir öpücük kondurdu hayat bulduğu saçlara.
"Bir gün buradan çıkarsak aile olur muyuz?" İşte Pera bu soruda sustu. Aile kavramı Pera için koskocaman bir boşluktu. Aile onun için asla olmamıştı.
"Aile... Aile olabileceğimi sanmıyorum. Ben nasıl aile olunur bilmiyorum. Bir anne nasıl olunur, görevleri nelerdir, bir insan eşine nasıl davranmalı..." Pera bunların hiç birini görmeden büyümüştü. Ne annesinin babasına nasıl davrandığını hatırlıyordu ne de anneliğin nasıl bir şey olduğunu.
"Öğretirim Pera, beraber öğreniriz..." Lev bu zamana kadar ne kendinden ne de ailesinden bahsetmemişti. Bu sessizliğini de korumaya devam ediyordu. Pera çok merak ediyordu fakat Lev’in işi zaten başından aşkındı.
"Ya birbirimizden kaçacak hale gelirsek Lev? Ya ben seni asla sen olarak tanıyamazsam?" Lev bir an durdu. Gözlerini ona bakan kadına çevirdi. Kahverengi gözlerinde karışık duygular gördü. "Senden kaçacağım tek yer yine sensin Pera."
~
"Türk Silahlı Kuvvetleri için elinden geleni yaptın ve başarı sağladın Pınar. TSK’nın kazanabileceği en iyi askerlerden birisin. Rütbelerin var. Bunların hepsi açılanacak fakat daha zamanı var." Karşımda konuşan Albay’ı dinlemekte zorluk çekiyordum.
Şuan benim için önemli olan şey rütbeler değil kızımın bir mezarının olmaması ve benim sahte mezarımda yatmasıydı. "Peki ya Alex, ifade verdi mi?" Albay kafasını salladı. Ellerinin yerini sürekli değiştirmesinden gergin olduğunu ve bir şeylerin ters gittiğini anlıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gri Asker
Teen Fiction(Bölümler uzundur.) Yıllar önce öldü diye gösterilen ve karanlık bir odada renklerin ne olduğunu bilmeden, ışığı görmeden büyüyen bir kızın hikayesi. BU HİKAYENİN HİÇ BİR KURUM VEYA KURULUŞLA ALAKASI YOKTUR. İÇİNDE OLAN HER ŞEY TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜDÜ...