22. Bölüm

183 11 2
                                    

Kalbimi gül-i zâr ettin , sen bana Nur oldun, yaşamak için sebep oldun...

-Kül: İris (Ufak bir süpriz, yakında.)


~

Hayatımın içerisinden her zaman süprizler çıkmıştır. Hep beklenmedik anlarda beni beklenmedik yerlerden vurmuştur bu süprizler. Armağan değilde daha çok yara olmuştur.

Kabuslar, hayaller ve gerçek dünya. Kaybolmuş hissetmemin başlıca nedenleri... Yaşıyorum ama yaşadığım yerde kayboluyorum, ölüp gidiyorum. Baba demeye korktuğum adam olan Alex, her zaman şöyle derdi;

Senin gerçekliğini ben yaratacağım, benden gitsende hayatında hep beni hatırlatan bir şeyler olacak...

O zamanlar öz babamın o olduğunu ve beni ilaçlarla uyuttuğunu bilmiyordum.  Umutsuzca o'na inanıyor ve küçük bir kız çocuğu olarak istediği her şryi yapıyordum.

Kuzey bana o'nu mu hatırlatıyor? Asla demek isterdim ama evet. Kötü anılarım birer birer aklıma doluşuyordu. Evimde duran o tabloya her baktığımda, o gülen dudaklara ve gözlere her baktığımda bu canı alanın Alex olduğu aklıma geliyordu. Alex'i geçtim. Kuzey'in çektiği ve canını çok yakan o acılar geliyordu aklıma.

Şimdi karşımdaydı, gerçek gibiydi ama değildi. Ben bu gerçekle yaşayamazdım. O'na benzeyen birinin yüzüne bakarak yaşayamazdım.

Ne kadar evdekilere belli etmesemde kafamda sürekli kötü senaryolar vardı. Kuruyordum. Kuzey'in bir yerlerden çıkıp kızımızla geldiğini mesela.

Onlar gelmese de ben gelmelerini tüm içtenliğimle hayal ediyordum. Gerçeğe değilde düşlerime geliyorlardı.

Bir keresinde rüyama gelmişlerdi. Rüya gibi değildi, hiç yadırgamadan yaşamıştım ben o anı. Koskocaman olmuştu kızımız. Babasıyla beraber alışverişten gelmişlerdi. Beraber oturup şen şakrak yemek yemiştik.

Ama sabah uyandım, o sofraya tek başıma oturdum. Sessiz sedasız yedim o yemeği.

Kızımız aynı babasıydı. Gür mü gür saçları vardı. Gözleri etrafına neşe saçıyordu. Rengarenkti.

Ama sabah uyandığımda yok olmuştu.

Şimdi bütün bunların hepsi o adamla geri gelmişti sanki. Kızımın sedi kulaklarımda yankılanıyor, Kuzey'i karşımda görüyordum.

"Siz?" Kendimde bulduğum ilk ve tek cesareti de bu tek kelimelik soruyla harcamıştım. "Binbaşı Atlas Barış." Kuzey de yaşasa binbaşı olur muydu?

"İzninizle..." kafamla üzerimi gösterdim. Ne dudaklarında ne de gözlerinde hiç bir tepki yoktu. "Sen nasıl arzu edersen."

Kapıyı kapatıp dışarı çıktığında hızlıca üzerimi değiştirmiştim. Korku mu yoksa heyecan mı yaşıyordum bilmiyordum ama bir an önce geçmesi gerekiyordu.

Gri Asker Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin