-Bir insan hayatında bin yaşam vardır.
-Gri Asker
~
Aylar sonra ilk defa dışarıdan gelen kuş sesleri, denizin yosunlarla kaplı o kokusu beni rahatsız etmemişti. Aksine, huzurlu hissettirmişti. Yattığım yerin yumuşaklığı ise ayrı bir meseleydi. Gözlerimi açıp bu huzuru kaybetmek istemedim.
Uyuduğum bir uykudan memnun olarak başlayacağım bir sabah gözlerimi açmak istemedim. Sanki açtığım an bu his gidecek gibiydi.
Korka korka açtım gözlerimi, bu his gitmemişti.
Gitmemişti ama üzerine korku ve utanç eklenmişti. Böyle huzurla başladığım bir güne yanımda bir adam görerek uyanmak biraz tuhaftı. Zar zor açtığım gözlerim aşırı derece de sakin bir şekilde üstüme gitti. Üstümde bir şey yoktu.
Bunun için endişe etmedim. Aksine yataktan kalkıp üzerime giyebileceğim bir şeyler aramaya başladım. Yerde duran beyaz tişört gözüme çarptı. Yavaşça üzerime geçirdim.
Tekrar yatağa gittim, Atlas'ın yattığı kısma ilerledim. Boşluk bıraktığı yere oturdum ve vücudumu o'na yasladım.
Bir kaç dakika sonra ağırlığımı hissetmiş olacak ki uyanmıştı. Geç bile kalmıştı. Aklımdan geçen o saçma soruyu dudaklarıma döktüm ve o'na sordum. "Biraz fazla hızlı ilerlemedik mi?" Uykunun verdiği uyuşuklukla bana boş boş bakmış, gözlerini ovuşturmuştu. "Ne?" Kafamı iki yana salladım. "Hiç." Dudaklarımı araladım.
"Sadece daha yeni tanıştığım bir adamla beraber olmak... Anlarsın ya, biraz tuhaf." Ellerini kafasının arkasında birleştirdi ve derin bir nefes aldı. "Hayat beklemez efuli. Bazı şeyleri erkenden yaşamak gerekir." Dudaklarımda buruk bir tebessüm oluştu. "Hayat hiç bir zaman beni beklemedi zaten, akıp gitti." Evet beklememişti. Otuz'a merdiven dayamıştım.
Artık on yaşına yaklaşmış bir yetişkindim.
"Seni incittim mi?" Ruhen hiç bir incinme hissetmiyordum. Bedenen ise, vücudumun çoğu yerinde sızlamalar vardı. "Vücudumda ki sızlamaları saymazsak hayır." Yüzünde bir gülümseme oluştu. İşte o an bir şeyler kafamda dank etti. Uykulu halimden kurtulup birden ayağa kalktım.
"Bir dakika! Biz, biz, biz yattık!" Ellerim ağzıma gitti. O ise gülüyordu. Dün yaşadıklarım birer birer gözümün önüne geliyordu.
Yapma dedim kendime. Yapma adamı tanımıyorsun.
Bilincim ise beni dinlememeyi tercih etmişti. O an ben değil benim bedenimde başka biri var gibiydi.
"Bunu fark ettiğin iyi oldu efuli." Birden üzerime saçma bir rahatlık geldi. Zaten olan olmuş ve bitmişti. Utancı bir kenara atmak lazımdı. "Ben, ben bir bizimkilere haber vereyim."
Kafasını salladı ve olduğu yere daha da yayıldı. Bu rahatlığı beni şaşırtıyordu. İlk defa tanıştığın bir kadınla geceyi geçirmek ve asla bir endişe duymamak.
Tuhaf...
Çantamı bulmaya çalıştım. Dün gece bahçede içmiştik. Yüksek ihtimal orada bırakmıştım. Bahçeye çıktım ve etrafı taradım. Çanta yere düşmüşti. Hızlıca alıp içeriye geçtim. İçinden telefonumu çıkarıp gelen mesajlara baktım.
Pamir'den gelen bir kaç mesaj dışında hiç bir şey yoktu. Bir de onun mesajından önce Ahsen'den gelen bir kaç arama vardı.
İlk önce Pamir'i aramaya karar verdim. Yazdığı mesajları silmesi bana biraz tuhaf gelmişti. Çaldı, çaldı çaldı... Karşı taraftan açan olmamıştı. Garipti, içimde bir endişe dalgası filizlenmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gri Asker
Teen Fiction(Bölümler uzundur.) Yıllar önce öldü diye gösterilen ve karanlık bir odada renklerin ne olduğunu bilmeden, ışığı görmeden büyüyen bir kızın hikayesi. BU HİKAYENİN HİÇ BİR KURUM VEYA KURULUŞLA ALAKASI YOKTUR. İÇİNDE OLAN HER ŞEY TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜDÜ...