"Her düşlediğini yapamıyor insan, her düş çiçek açmıyor."
-Franz Kafka
~
Geçmiş ama dağılan bir aile için hala geçmemiş...
"Ne tatlı şey bu. İsmi ne bu güzelin?" Ülkü burnunu bebeğin boynuna doğru getirdi. Bu bebekten buram buram cennet kokusu alıyordu. Gözleri doldu.
Ülkü çocuğu olmayan, aynı zamanda bir evlat edinmek istediğini kocasına söylemekten çekinen bir kadındı. Ev hanımıydı. Çok merhametli, nezaketli ve iyi kalpliydi. Bu iyi kalpliliğinin karşısında Allah ona yakışıklı mı yakışıklı, bir erkek çocuğu vermişti.
Kocası Mustafa bey ise sert, soğuk, buz gibiydi. Ülkü hanım onun bu dik duruşuna aşık olmuştu. Bu aşk yıllar geçsede dinmezdi. Mustafa bey ise Ülkü hanımın pamuktan daha yumuşak bir kadın oluşuna aşık olmuştu. Merhametine, ilgisine... En çokta çocukları sevişine.
Günler öncesinde silah arkadaşı ve ikiz kız kardeşi şehit düşmüştü. Üsteğmen Yasemin Balaban İlter ve Üsteğmen Cenan İlter... Yeni evlenmişti onlar. Sadece bir yıl olmuştu. Aslan gibi bir yeğeni olmuştu Mustafa’nın.
Küçük bebek sadece iki aylıktı. Annesine en ihtiyaç duyduğu zamanlar bu zamanlardı. Mustafa uyarmıştı bu bebeğin annesini, aynı zamanda kardeşini. Bebeğin küçük olduğunu, görevlere çıkmak için biraz daha beklemesi gerektiğini söylemişti. Yasemin ise kimseyi dinlememişti. İçinde ki vatan aşkı evlat aşkından ağır basmıştı. Evladıda vatanı değil miydi zaten? Bebek öylece kalmıştı, annesini aramıştı günlerce. Annesi çoktan toprağın altında ki derin uykusuna dalmıştı, kocası ile beraber...
"Kuzey ismi. Kuzey İlter ama yakında Balaban olacak." Çekine çekine kocasına yanaştı kucağında ki bebekle. Bebeğe bir isim daha koysalar ne olurdu ki?
"Senden bir şey rica etsem Mustafa’m...?" Mustafa karısının masum gözlerine baktı. Bu gözlerde güç ve kuvvet, aynı zamanda merhamet vardı.
"Et tabi Ülkü’m. O nasıl soru?" Ülkü gülümsedi. Bu adamla daha yeni evlenmişti. İki aylık sevgililik sürecinde ailelere yakalanmışlardı. Mustafa’nın ailesi için bu sorun değildi fakat Ülkü için işler biraz daha farklıydı.
Ülkü için iki ay çok kısa bir süreydi. Evleneli, sevgili dönemiyle beraber dört ay olmuştu. Hala bu adamdan biraz çekiniyordu.
"Bizde isim koysak bu bebeye. Ekin olsa bir ismi de... Ben bir evladım olursa diye hep bu ismi düşlemiştim. Bu isimde bizden hediye olsa bu küçük oğlana...?" Mustafa gülümsedi. Sadece küçük kadınına bu denli gülümsüyordu. Aralarında yaklaşık altı yaş vardı. İkisi de bunu sorun etmemişti. Ülkü’nün ailesi hariç...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gri Asker
Teen Fiction(Bölümler uzundur.) Yıllar önce öldü diye gösterilen ve karanlık bir odada renklerin ne olduğunu bilmeden, ışığı görmeden büyüyen bir kızın hikayesi. BU HİKAYENİN HİÇ BİR KURUM VEYA KURULUŞLA ALAKASI YOKTUR. İÇİNDE OLAN HER ŞEY TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜDÜ...