<Deja vu>

286 26 1
                                    

-
-
-
-
-
-
-
-
Akşamdan gece vaktine geçiş sırasında zaten esintili olan hava kendisini yoğun bir kar yağışına bırakmıştı. Yorganın dışında kalan kolunu içeri çekerek diğer eliyle gözündeki yaşları sildi harushi. Bazenleri gece yatınca anlamsız bir ağlama krizi gelir, harushi ise buna direnmez ve içini boşaltırdı. Ağalaması ise yavaştan bitmişti. Uykusu gelmeyince yorganı üstünden attığında, soğuk hava, ince pjemaları sebebiye titremesine sebep olmuştu. Yatağın üstündeki hırkasını alıp üstüne geçtirdiğinde camın önünde bulunan sıcak kombi'ye yaslanarak kar tanelerinin yerde yok oluşunu izledi. Bu süreçte ise salondan gelen babası ve penki'nin gülüşmelerini duymamaya çalıştı. Kar tanelerini izlerken, yaslandığı sıcaklığın verdiği etki uykuya dalıcağı sırada aniden, kapıdan gelen büyük bir gürültü ve kesilen gülüşmeler ile yerinden sıçradı.


Oluşan sessizlik ile içindeki tedirginlik git gide büyümüş ve hızlı adımlarla odasından çıkıp salona doğru yürümüştü. Salonun eşiğine vardığında içeri bakmadan önce diğer tarafta bulunan dış kapıya baktı. Sarı saçlı ve gerçekten iri yapılı olan bir adam kapının eşiğinde dikiliyor ve soğuk gözlerle genç kıza bakarken, ayağının ucundaki kırılmış kapı kolunu hafifçe tekmelemişti. Üstündeki kırmızı kıyafet, her halinden bir çete ünüforması olduğunu belli ediyordu ve harushi bunu anladığında iliklerine kadar korku yayılmıştı bile. İçindeki korku ile başını salona çevirip salona doğru yürüdü. Penki'nin titreyen vücudunun biraz arkasında durarak babasının korku dolu yüzüne baktı. Hayatında ilk defa babasını bu kadar kormuş görüyordu ve o korkmuş gözler önündeki çocuktan başka birşeye bakamıyordu. Harushi'nin gözleri ise bir bacağını dizinin üstüne koyarak, salondaki koltuğa yayılarak oturan genç oğlana kaydı. Ütülendiği her halinden belli olan kırmızı oduncu gömleği, beyaz saçları ve orkide renginde gözleri ile bir albino'yu andırsada, abartılı olmayan esmer ten rengi albino olmadığını gösteriyordu. Salondaki diğer adamlara olan bir bakışından bile onun lider olduğu anlaşılsa da, bu oğlanın her halinden yaşının o kadar büyük olmadığı belliydi. Harushi'den en fazla üç veya dört yaş büyüktü. Genç kız gözlerini ona kitledi. Her ne kadar içindeki korku büyüse de, babasını bu kadar korkutan bu çocuk, hem ilgisini çekmiş hem de bir hayranlık uyandırmıştı. Orta yaşlı adam içerde duran kızını fark ettiğinde ağzından çıkan emir cümlelerini kurmuştu “harushi, Odana git!” sesi her zamankinden daha yumuşak ve hafif titrek bir şekilde çıkmıştı. Ne yapması gerektiğini bilemeyen genç kız, geriye doğru adımlar atar iken, arkasındaki iri oğlana değmesi ile durmuştu. Nasıl hiç ses çıkarmadan buraya gelmişti ki?





İzana karşısındaki adama aşağılayıcı gözleri ile baktı. “madem bu kadar korkaksın, ne diye yakuza işlerine bulaşıyorsun ki?” penki'nin gözlerinden yaşlar süzülürken, harushi ise duyduklarını idrak etmeye çalışıyordu. Babası bu işlere mi bulaşmıştı? Orta yaşlı adam buruk ve çaresiz bir gülümseme ile konuşacağı sırada, karşısındaki genç çocuk onun yüzüne hafif bir tekme atmıştı. Hafif bir tekme olmasına rağmen koca adamın burnu kanamaya başlayınca harushi'nin içindeki stres daha da arttı. İzana, adamın karşısında doğru eğilince “Bana ONTOHO çetesinin, malları nerede sakladığını söylersen, senin canını bağışlarım.” sesi herzamaki gibi aşşağlayıcı ve tehditkardı. Öyle ki karşısında yatan adam hem aşağılanma duygusu hemde can korkusu ile ecel terleri döküyordu. “k-konto meydanının ilerisindeki fabrikadanın yanındaki depodaya bu gece saat dört civarı yeni mallar gelicek. G-Gerçekten başka birşey bilmiyorum!” kekelemesi sonlara doğru iyice kötüleşmişti. Beyaz saçlı çocuk duvardaki saate bakarken birkaç saniye dikkatlice düşündü. Ayağa kalkıp etrafına göz gezdirdi. İlk önce ağlayan panki'ye sonra ise onun arkasında bulunan genç kıza baktı. “en kısa zamanda yine geleceğim. Bana ONTOHO'nun ne zaman düşman çeteye savaş açacağını açıklayacaksın.” karşısındaki adamın işe yarar olduğuna karar vermişti anlaşılan. Fakat bunları söylerken bile gözlerini harushi'den ayırmaması, genç kızın içindeki korkunun artmasına ve vücudunun titremeye başlamasına sebep olmuştu. İzana yavaş ama büyük adımlar ile genç kıza doğu yürüdü. Genç kızın tam yanında durduğunde, harushi'nin titremesi de daha çok artmıştı. Çocuk son bir kere arkasındaki adama baktı. “bunu ONTOHO'ya anlatmaya kalkma. Onlar seni beni gazabımdan koruyamazlar Tanaka” adamın soy adını bastırarak söyledikten sonra kapıdan çıktı. Odadaki diğer adamlar ise sekronize bir şekilde onu takip ederken, yüzünde büyük bir yara olan çocuk ise yanından geçtiği genç kızı birkaç saniye süzmeyi ihmal etmemişti. Birkaç dakika sonra gittiklerini anladığına, bacaklarında güç kalmayan kız yere çöküverdi. Odadayı artık kıkırdama sesleri  değil, penki'nin ağlama ve adam nefes sesleri kaplıyordu. Genç  kız, evdeki ortamın bir süre daha böyle devam edeceğini çok iyi anlıyordu...
-
-
-
-
-
-
-
-
Roppongi bölgesinin, haitanilarin yönetiminde tenjiku'ya hizmet eden bir genelevin en üst katında toplanmıştı liderler. Bir kaç işletmenin tenjiku ile işbirliği sağladıktan sonra en üst katta yemek yemek ve dinlenmek için oturmuşlardı. Diğer üyeler, masaya konulan türlü türlü sushileri keyifle midelerine indiriyorlardı. küçük haitani, kakucho'nun dalgınlığını fark ederek yanaştı yanına...
“bir sorun mu var kaku? Dalgınsın bu aralar”
Siyah saçlı çocuk kulağındaki küpesi ile oynarken cevapladı “yok bir şey rindou” diyerek geçiştirsede, bu geceki gittikleri evdeki kız bir yerden tanıdık gelmiş, dejavu yaşamasına sebep olmuştu adeta. Ve bütün gün kafasını kurcalamıştı bu durum. Birkaç dakika sonra kafasından bu düşünceleri silmiş ve önündeki sushileri yemeye başlamıştı.
-
-
-
-
-
-
-
-





Mektup arkadaşı «izana kurokawa x reader»Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin