«Doğduğun ev»

491 21 5
                                    

<Evet sizce kim son lise senesinde yeni hikayeye başlıyor? Şimdiden söylemek gerekirse hikayeyi nasıl devam ettireceğimi bilmiyorum. Ayrıca çok yoğunum bu yüzden bölümlerin gelmesi uzun sürebilir. Ayrıca ben mangaya bağlı gitmeye çalıştığım için çok yumuş yumuş bir hikayede beklemeyin. Sonuçta izanadan bahsediyoruz>


Merhaba tanımadığım kişi. İşlerin nasıl gidiyor? Ben bu gün çok mutluyum! Diğer mektupta bahsettiğim yavru köpek vardı ya; bu gün sahiplenildi. Gözümün önünde iyi bir aile o köpeği sevgi ile arabalarına aldı. Bu beni çok sevindirdi. Keşke ben alabilseydim, ama penki abla izin vermedi. Nasıl izin vermediğini anlayamıyordum. Hava çok soğuktu, küçücük hayvan donmuştu sokakta. Azıcık bizim evde kalsa ne olurdu ki? Neyse, gizli saklı bir battaniye getirip onu sardım. Bu sayede üşümedi. Umarım bir gün bana cevap yazarsın. Seni gerçekten tanımak çok istiyorum

-harushi

Elindeki dolma kalem ile son satırları da yazdı siyah saçlı kız. Bu defa yazdığı kişinin kendisine bir cevap vermesini umuyordu. Daha önce yazdığı mektuplara  herhangibi bir cevap alamamıştı çünkü. Ağrıyan belini yatıştırmak için sandalyede vücudunu gerdirdi. Eline aldığı beyaz sayfayı narin elleri ile zarfa yerleştirdikten sonra, masanın üzerinde duran tavşanlı çıkarma ile yapıştırdı. Gözlerindeki yorgunluğu atmak için sıvazladıktan sonra çok beklemeden kapısının arkasında asılı olan toz pembe paltoyu alıp üzerine geçirdi.

Evden çıktıktan doğru Posta ve Telgraf Teşkilat binasına doğru koşmaya başladı. Tam bu saatlerde bina kapanıyordu ve genç kız bu mektup'u yetiştirmek istiyordu. On dakikalık bir yol koşusundan sonra, kapanmasına on beş dakika kalan binanın içine girdi. İçeri girdiğinde yüzüne çarpan sıcaklık ile derin bir nefes verdikten sonra adımlarını yavaşlatarak memur kadının yanına doğru yürüdü. Memur kadın, karşısındaki tanıdık yüzü görünce tebessüm etmekten kendini alamadı. Karşısındaki kızın beyaz teni, karlı havadaki soğuktan dolayı kızarmıştı. Aslında çok sevimli duruyordu. İşlemleri hallettikten sonra ücret olarak cebindeki 50 yen'i verip oradan çıktı harushi.

Dışarı çıktığında havanın ne kadar soğuk olduğunun tekrar farkına vardı. Soğuktan titremişti. Genede o eve gitmek istemiyordu fakat gidecek başka bir yerinde yoktu. Can sıkıntısı ile ona çok uzun gelen yoldan yürümeye başladı. Ayakkabısına kar dolması ile o gün bot yerine spor ayakkabı giydiğine pişman olmuştu. Duvara yaslanıp iç çekerken yanındaki kafenin camından dikkatini çeken figürler ile durdu. Annesi, onu'n Kocası ve yanında duran kocasının çocuğu... Ne kadar mutlu bir aile tablosu. O ailenin içinde ise harusi hiç bir zaman olmamıştı. Hafif yaşarmış gözler ile oradan uzaklaştı. Harushi'nin anne ve babası o daha dokuz yaşındayken boşanmıştı. İkiside birbirlerini aldatıyordu ki küçük kızda pek çok kez bunlara şahit olmak zorunda kalmıştı. Boşandıktan sonra annesi evlenmiş ve harushi'ye yapmadığı anneliği, kocasının çocuğuna yapıyordu. Genç kız şuan babasıyla beraber kalıyordu ama babası da hiçbir zaman çocuk bakmak istememişti. Babasının sevgilisi olan penki, harashi'yi sevmediğini her fırsatta belli ediyordu. Genç kız kendini her türlü fazlalık gibi hissediyordu. Üstelik bunu anlatacak kimsesi yoktu. Tek bir arkadaşı bile... Bu sebeple çareyi tanımadığı bir kişiye mektup yazmakta bulmuştu ama o kişide bunu pek ciddiye almamıştı anlaşılan. Genç kız buruk bir yüz ifadesiyle göz yaşlarını tutmaya çalıştı. Şuan tek yapmak istediği eve gidip güzel bir banyo yapmaktı.
.
.
.
.
Gece yarısında rutubet kokan, eski bir depoda, zavallı insanların yüksek sesli çığlıkları duyuluyordu. Canları için yalvaran bu insanlardan birinin kolu acımasızca kırıldığında tekrar avazı çıktığına kadar bağırmıştı. Onlara bu korkuyu yaşatan, liderlerinin hapisten çıkması ile oluşan TENJUKU adlı çeteydi. Çete kısa süre içinde o kadar fazla büyümüştü ki, farklı yakuza örgütlerinin dikkatini çekmeye başlamıştı. Örgülü çocuk kardeşinin kafasını okşadıktan sonra, en tepede oturan liderlerine baktı. Beyaz saçları rüzgarlı havada savrulurken, orkide renkli gözleri elindeki kağıt parçasına dikilmişti. Yüzündeki gülümsemeye aldanmayan herkes onun şuan sinirli olduğunu bilirdi. Genç çocuk sinirliydi. Önündeki piç kuruları yetmezmiş gibi, bir kişi evine ardı ardına mektup göndermeye başlamıştı. “patron... Öldürelim mi?” altında bulunan örgülü çocuk soruyu sorduğunda, elindeki  mektup'u yırttı beyaz saçlı çocuk. Ardından ise ağzından tek bir kelime duyuldu “gebertin
.
.
.
.
.
.
.
.

 Ardından ise ağzından tek bir kelime duyuldu “gebertin”

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Mektup arkadaşı «izana kurokawa x reader»Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin