☣1

257 32 142
                                    

"Bazen insanın son sandığı şey aslında başlangıçtır."

Çalıp duran telefonumu kulağıma götürdüm.

"Efendim?"

"Laure, bana para gönder."

"Daha iki gün önce gönderdim."

"İstediğime göre bitmiş değil mi? Birazdan at hesabıma." Annem telefonu yüzüme kapattı.

İç çekip telefonu çantama attım. Gözlerimi sımsıkı kapatıp kendimi sakinleştirmeye çalıştım ve ağır adımlarla yurt odama girdim.

Yarın yine arayacaktı. Sonraki gün de. Ondan sonraki gün de.

Bundan kaçamazdım. Asla kaçamayacaktım.

Kaçışın olmadığı bu gerçeklikte yaşamaktan çok sıkılmıştım. Artık hiçbir şey istemiyor, en ufak şeyin bile beni son derece bunalttığı bir noktaya gelmiştim.

Sahi, en son ne zaman içtenlikle gülümsemiştim? Gerçekten mutlu olduğum bir an var mıydı peki?

Yalan gülümsemeler, kahkahalar kulağıma doluştuğunda kusmak istedim.

Hayatın koşuşturmacası içerisinde olmaktan çok yorulmuştum. Kendimi ruhen öylesine yorgun hissediyordum ki, sonsuza dek, deliksiz bir uyku çekmek istiyordum.

Vizelere çalışmak, restoranda bulaşık yıkamak ve ay sonunda anneme para göndermek için hesap yapmak. Bir de çok neşeli biriymiş gibi davranmak.

Eskiden annemle çok yakındık. Fakat babam onu aldatıp evden gidince içindeki tüm zehri bana kusmaya başladı.

Babamla da aramız iyiydi eskiden. Ancak şuan ondan nefret ediyordum. Onun yüzünden, onun gibi biriyle tanışmıştım.

Lisedeyken çok güzel bir aileydik. Onun gibi erkeklerle tanışmam için dua ettiğini söylerdi.

Sadece birkaç gün önce aldatıldığımı öğrendim.

Eskiden ne olursa olsun gülümsemeyi, içimde ne kadar acı olursa olsun kimseye yansıtmadan her şey yolundaymış gibi davranırdım ve artık bırakamıyorum. Çünkü insanlar beni bu şekilde tanıdı ve kimseye açıklama yapmak istemiyorum.

Gözlerimin dolmasıyla kendimi dışarı attım. Çok istediğim bir şeyi yapmaya gidiyordum.

Mutluluğa ulaşacağıma dair bir his canlandı içimde.

Kendimi Thames Nehri'nde buldum o an. Yüzüme öyle tatlı bir rüzgar vuruyordu ki gözlerimi kapamadan edemedim.

Eğer silinirsem mücadele biterdi. Savaş biterdi.

Her şeyin biteceği hissi beni hiç hissetmediğim kadar huzurlu hissettirmişti.

Yazılan cesaret verici birkaç yazıyı okuduktan sonra demirlere tutundum.

Yok olmak hiç korkutmuyordu.

Bitecekti sonunda savaş. Ancak Tanrı'ya sormam gereken bir soru vardı.

Kendimi aşağı bıraktım. Soğuk suyun tüm vücuduma temas etmesiyle gözlerimi açmamak için kendimle büyük bir savaş verdim.

Sevdiğim onca şey varken neden kendimi hiç sevmedim?

Gözlerimi açar açmaz öksürmeye başladım. Etrafta tuhaf bir koku vardı.

Ölmedim mi ben şimdi ya? Ama öldüğüme emindim.

Etrafıma bakındım. Sahi, burası neresiydi? Yurt odam olmadığı kesindi.

1930'sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin