"Of, babam az para göndermiş ya!"
"Ciddi misin?"
"Evet. Çok mutsuzum!"
Derin bir nefes alarak gözlerimi açtım. Neredeydim ben? Ne oldu bana?
"Of! O çantayı istiyordum ama. Babam da niye az gönderiyorsa. Bu para yalnızca yemeğime, tatlıma, ve alacağım o altı veya yedi kıyafete yetiyor."
"Yarın alırız bir şey olmaz."
Önünde kol kola yürüyen iki liseli kıza baktım. Konuşmalarına bakılırsa burası 1932 yılı olamazdı.
Etrafta cep telefonuyla konuşan insanlar, el ele yürüyen lise öğrencileri ve şirketler...
Kendi zamanıma mı dönmüştüm?
Kesinlikle.
İnanılmaz yorgun hissettiğimden bana yakın olan bir banka oturdum.
Ne yapacaktım? Nerede olduğumu bile bilmiyordum.
Ve bir daha geri dönemeyecek miydim?
Buraya nasıl geri geldim? 100 günüm falan vardı hani?
Etrafım tanıdık gelmeye başlayınca tekrardan ayağa kalktım. Kafam çok karışmıştı.
Yürürken önümden bölümümden bir arkadaşım geçti. Tam ona selam verecekken yanımdan geçip gitti.
Beni görmüştü. Normalde hiç yanımdan ayrılmaz, beni görür görmez yanıma koşardı. Beni görmemezlikten mi gelmişti?
İyice meraklanıp çalıştığım kafeye doğru yol aldım. Oraya varınca içeri girdim. Oradalardı. Çalışıyor ve gülüşüyorlardı, her zamanki gibi.
Ama ben yoktum.
"Hoşgeldiniz. Nasıl yardımcı olabilirim?" İş yerimde en yakın olduğum arkadaşlarımdan biri olan Luke bana doğru geldi.
"Selam..." Elim enseme gitti. Ne diyecektim? Bir haftadır gelmediğim hakkında ne söylemeliydim?
Gülümseyerek bana bakmaya devam etti. Neden bana böyle garip bir ifadeyle bakıyordu?
"Luke?" Dedim şaşkınlıkla.
"Bir şey mi söyleyeceksiniz efendim?" İsim kartını işaret etti.
"Luke bir sorun mu var?" Diğer arkadaşım Jeremy gelip elini Jeremy'nin omzuna attı. Daha sonra merakla bana baktı.
"Şey... Ben postanenin yerini soracaktım da."
"İleride bir ilkokul var. Onun tam arka çaprazında. Değil mi Jeremy?"
"Evet. Hatta orada fıskiyeler de vardı değil mi?"
Jeremy bir şey hatırlamaya çalışır gibi gözlerini kıstı ve konuştu.
"Gecenin bir yarısı o fıskiyelerin altında kiminle ıslanmıştık biz ya?"
"Ben de hatırlar gibiyim. Ama o kişinin yüzünü hatırlayamıyorum. Biz ikimiz ve biri daha vardı hatta."
Bendim. Bahsettikleri kişi bendim!
"Ertesi sabah fena hastalanmıştık..." Luke, Jeremy'nin sözünü kesti.
"Yanımızdaki kişiye çorba yapmıştın sen hatta. Bekle biraz..."
Şok içinde birbirlerine baktılar.
"Ondan hoşlanıyordun hatta oğlum!"
Ne!? Jeremy benden mi hoşlanıyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
1930's
Fantasiaİntihar edip ölen Laure, 1932 sabahında uyanır. Neler olduğunu ve buraya nasıl geldiğini anlamaya çalışırken bilinmeyen nedenlerle onu birkaç dakika öncesi yerine 92 yıl geriye yollayan ölüm meleğiyle beraber 1932 yılında sıkıştığını öğrenir. İkili...