Annemin evinin kapısının önünde derin bir nefes alıp Marie'ye döndüm.
"Çok gerginim."
"Sakin ol. Sonuçta o senin annen."
"O yüzden gerginim ya zaten."
Marie kapıyı çaldı. Yalnızca birkaç saniye sonra kapı açıldı.
Karşımda annemi görünce yutkunamadım.
"Merhaba?"
Beni tanımamış mıydı yani? Tabii bunca zaman geçti. Nasıl tanısın ki?
"Yanlış gelmiş olmalıyız." Tam arkamı döndüğüm esnada bana seslendi.
"Sizi... Tanıyor muyum acaba? Yüzünüz çok tanıdık."
Tanıyorsun anne. Hem de çok iyi.
Ona döndüm. Birkaç saniye gözlerime baktıktan sonra ellerini ağzına götürdü ve titreyen bir sesle konuştu.
"Yoksa... Olamaz, değil mi?"
Sessiz kalmaya devam ettim. O da sözünün devamını getirdi.
"Bir ihtimal adınız... Lauretta olabilir mi?"
Başımı salladım.
"Evet anne. Benim, Lauretta."
"Olamaz! Lauretta!?" Annem anında bana sarıldı.
Ne yani sevinmiş miydi beni görünce?
"Hadi içeri gelin. İnanamıyorum, gerçekten sensin!"
İçeri geçtik. Marie sürekli beni izliyor, rahatsız olduğumu hissettiği an hemen gitmeye hazır gibi görünüyordu.
Ev lüks değildi ama hali vakti yerinde olduğu belliydi.
"Ben üniversiteyi kazandıktan sonra neden benimle olan tüm iletişimini kestin anne?"
"Sıfırdan başlamak istedim. Seni tek başıma büyütmek benim için çok zor oldu ve... Bunu kaldıramadım. Özür dilerim, çok özür dilerim kızım."
Utançla başını öne eğdi. Ona bakmaya devam ettim.
"Sorun değil demeyeceğim. Çünkü sorun."
Bu sadece onu affetmememle ilgili değildi. Lauretta da böyle düşünürdü. Onun ne kadar acı çektiğini tahmin etmek bile istemiyorum.
"Biliyorum. Seni bırakmamalıydım."
Sesinde gerçek bir hüzün vardı.
"Laure? Neredesin?"
Zihnimde Elliott'ın sesinin yankılanmasıyla olduğum yerde donakaldım.
"Laure!"
"Sana benimle zihin yoluyla iletişime geçme demedim mi!?"
"Dedin biliyorum ama seni bulamayınca endişelendim. Neredesin?"
"Şuan şehir dışındayım ve müsait değilim. Sonra konuşalım."
"Şehir dışı mı? Neler oluyor? Neden oradasın ve tam olarak neresi? Söyle, hemen geleceğim."
"Hayır. Sonra anlatacağım tamam mı? Yalnızca bekle."
"Konu sen olunca istediğin kadar beklerim tabii. Ancak bu sefer farklı. Güvende olduğundan emin olmam gerekiyor!"
"Lauretta? Nereye daldın?" Marie bana seslenince ona döndüm.
"Hiç. Hiçbir şeye. Ben gayet iyiyim. Evet. Çok iyi." Dedim panikle.
"Tuhaf davranıyorsun."
"Şey, lavabo ne tarafta acaba?" Dedim anneme.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
1930's
Fantasyİntihar edip ölen Laure, 1932 sabahında uyanır. Neler olduğunu ve buraya nasıl geldiğini anlamaya çalışırken bilinmeyen nedenlerle onu birkaç dakika öncesi yerine 92 yıl geriye yollayan ölüm meleğiyle beraber 1932 yılında sıkıştığını öğrenir. İkili...