☣9

156 29 86
                                    

"Şimdi sorumluluk alman gerekmez mi?" Yüzünü yüzüme yaklaştırdığında boğazımı temizledim.

"Ne sorumluluğu?"

"Beni öptün."

"Ee?"

"İznim yoktu."

Ne diyorsun Elliott ya?

"Nasıl sorumluluk alayım peki melek bey?"

Yüzüme daha çok yaklaştı. Bunun etkisiyle birkaç adım geri gittim ancak sırtım duvara çarptı. Elliott da bir elini duvara koyup gözlerime baktı. Çok yakındık ve artık kaçacak hiçbir yerim yoktu.

"Göze göz, dişe diş."

"Neden bahsediyorsun?"

O kadar gergindim ki sesim kısık çıkmıştı.

"Neden bu kadar gerildin?" Dedi gülerek. Hemen onu göğsünden ittim.

"Neden acaba? Uzaklaş!"

Ondan kurtulup geri geri gittiğim sırada yine başım felaket bir şekilde dönmeye başladı. Midemde kasıntılar oluşurken acıyla elimi karnıma götürdüm.

"Laure? İyi misin?"

Elliott hemen gelip beni omuzlarımdan tuttu.

Feci şekilde uykum gelmeye başladı ve gözlerim kendiliğinden yavaşça kapandı.

Tekrardan ruhum bedenimi terk ediyormuş gibi hissedince aynı panikle gözlerimi açtım.

Bambaşka bir yerdeydim. Yine evren değiştirmiş olmalıydım. Dalga mı geçiyorsun benimle? Of...

Bir çocuk parkında, sarı renginde bir kaydırağın önünde ayakta duruyordum.

Parkın bu kadar tanıdık gelmesi normal miydi?

Merakla etrafıma bakındım. Burası eski bir zaman dilimi gibi görünmüyordu. Etrafta bir sürü çocuk, ve onlar oynarken birbirleriyle sohbet eden ebeveynler vardı. Bazıları küçük kameralarla parkta oynayan çocuklarını çekiyordu.

Kamera olacak kadar yeni, akıllı telefon olmayacak kadar eski bir zaman dilimi...

Bu esnada bacağıma ufak bir kız çocuğu çarptı. Anında başımı yere eğip ona baktım.

Mahçup bir biçimde bana baktı.

Bu çocuk bana neden bu kadar tanıdık geliyordu? Yüzü, bakışları, gülümseyişi sanki bana tanıdığım birini andırıyordu.

"Üzgünüm." Başını saygıyla öne eğince saçlarını okşadım.

"Önemli değil."

"Laure, birine mı çarptın? Neden daha dikkatli olmuyorsun?"

Laure mi?

Sesin geldiği yöne baktığımda nefes alamadım, kalbim acıyla doldu.

Annem ve babam el ele bize doğru geliyorlardı.

Küçük kız onlara doğru koştu ve babam kızı kucağına aldı.

"Kusura bakmayın lütfen." Dedi annem gülümseyerek.

Şok içindeydim ve hiçbir şeye tepki veremiyordum. Öylece duruyordum ve onlara bakıyordum.

"Hadi Laure biraz daha oyna, sonra eve gidelim. Yemek yapmam gerek."

Bacaklarımın titremesiyle biraz arkamda duran banka oturdum. Canım acıyordu.

O küçük kız bendim. Ve bu an ailemizin mutlu olduğu nadir anlardan biriydi.

1930'sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin