☣10

157 27 99
                                    

"Suçunuzu kabulleniyor musunuz Elliott Davis?"

Elliott kararlılıkla konuştu.

"Ben hala bunu bir suç olarak görmüyorum. Yardıma ihtiyacı olan bir insana yardım etmek her meleğin görevidir."

Eskiden beri Elliott ile anlaşamayan bir melek ona dik dik baktı ve konuştu.

"Ölüm meleğinin değil ama."

"Ölüm ve yaşam arasındaki ince çizgide kalanlara yol göstermek benim görevim. Can almak veya can vermek. O insan ölüm ile yaşam çizgisinin ortasında duruyor. Ona yardım edebilecek kişi benim. Bu bir suç değil."

"O insanın yanında neden durmaya neden devam ediyorsunuz o halde? Neden diğer insanlarla ilgilenmek yerine ait olmadığınız bir zaman dilimindesiniz? Üstelik geri dönebilecekken."

Elliott onun melek yüzüne aldanmayacaktı, şeytan aklına yenilmeyecekti.

"Nasıl yani? Onu kaderine terk etmemi mi söylüyorsunuz?"

"Her insan kaderini yaşar Bay Davis." Dedi başka bir melek de.

"Onun kaderi bu değil. Evrenler arası zaman sıkışması nedeniyle bambaşka bir evrende, ölü birinin bedeninde yaşıyor. Üstelik bu ölü kişi, onun o evrendeki versiyonu. Bir insanı bu şekilde ölüme terk edemem."

"Siz merhameti mi hissediyorsunuz acaba?" Dedi başka bir melek de.

Elliott gergince yutkundu.

"Merhamet duygusundan yoksun yaratıldınız. Hiç sahip olmadığınız bir duyguyu nasıl hissedebilirsiniz?"

"Aşkı da hissediyor. O insana aşık."

Meleklerin aralarında fısıldaşma olurken en başından beri hiç konuşmayan yaşlı bir melek ayağa kalktı.

"O cezalandırdı."

Herkesin yüzü ona döndü ve cümlesini bitirmesini bekledi. Yaşlı melek sözüne devam etti.

"Önceki gün, Tanrı'ya isyan ettiği için cezalandırıldı. Bu geçmişe gitme meselesi de buna bağlı. Cezası başka bir evrende, insani duyguları hissetmekti. Ancak bu bahsedilen aşk, cezada yoktu."

Elliott şok içinde dinledi söylenenleri. Yani... Cezaydı. Onun yüzünden Laure bu haldeydi.

"Geri dönüş için şansın var Elliott. Ancak o insanı kendinle getiremeyeceğini bil."

"Neden getiremiyorum? Bu benim cezam, neden o da işin içinde olmak zorunda?"

"Tanrı'nın kararlarını mı sorgulayacaksın?"

"Hayır ama... Bu çok..."

Elliott sustu ve cümleyi içinden tamamladı.

...Adaletsiz.

"Ya geri dönmezsem? Onunla kalırsam?"

"Ceza olarak o insanla beraber yok olursun."

"Pekala. Geri dönmeniz için size bir fırsat verildi. Karar vermek için yirmi gün süre tanımlanacaktır. Mahkeme bitmiştir."

1930'sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin