☣18

82 21 45
                                    

Önceki akşam Elliott;

Sessizce Laure'nin yatağının yanına oturdum. Uyurken bile beni kendine tekrar ve tekrar aşık etmeyi başarıyordu. O çok güzeldi...

Elini tuttum. Gülümsedi.

Bir anlığına bile olsa sonumuzun iyi biteceğine inanmıştım. İkimizin de zarar görmeden onun zamanına dönebileceğimize inanmıştım. Bir gün yanımda uyanacağına, evleneceğimize, benimle biriktirmek istediği ne kadar anı varsa hepsini biriktireceğimize inanmıştım.

Çok aptalcaydı. Bu küçük hayallerin bile bir melek için fazla büyük olduğunu bilmeliydim.

Laure ile yaşadığım 100 gün, 1000 yıllık ömrümden daha değerliydi. O benim mucizemdi. Siyah beyaz hayatıma öyle renkler katmıştı ki ben bile pembe hayallere dalmıştım.

Bilmeliydim. Bu şekilde biteceğini bilmeliydim.

Özür dilerim Laure. Bir yolunu bulamadığım için özür dilerim. Ancak söz veriyorum mutlaka geri geleceğim. Bu bir son değil.

Ceketimin cebinden, Evan'ın Laure için yaptığı anka tüyü bilekliği çıkarıp onu uyandırmamaya dikkat ederek bileğine taktım.

Daha sonra uzanıp saçını öpüp kokladım ve kulağına fısıldadım.

"Seni seviyorum."

"Göksel aleme. Görevine geri döndü."

O an kalbimin bir parçası kopmuş gibi hissettim. Gitmişti demek. Sevinmeli miydim bu duruma? Mutlu olmalıydım aslında. Çünkü en doğru karar buydu.

Zar zor gülümsedim.

"Sevindim. Herkes için en iyisi bu."

Evan şaşkınlıkla bana baktı.

"Bu duruma nasıl sevinebilirsin Laure? Ya sen? Sana ne olacak?"

"Bana bir şey olacağı yok. O iyiyse ben de iyiyim."

İç çekti.

"İşler zaten yeterince zordu. Neden birbirinize aşık olup daha da zorlaştırdınız ki?"

"Olduk değil mi?"

"Laure böyle konuşma, cidden boğuluyorum."

"Evan, ben mutluyum. Sen de geri dön artık. Elliott'a iyi bak, olur mu?"

Üzgün bir biçimde ayağa kalktı.

"Peki. Seni yine ziyaret edeceğim tamam mı?"

"Tamam." Gülümsedim teşekkür edercesine.

"Ha bir de, bilekliği beğenmişsin galiba." Bileğimi işaret edince şaşırdım.

"Sen mi bıraktın?"

"Hayır Elliott bizzat kendi getirdi. Üstündeki tüy anka tüyü. Başın herhangi bir şekilde belaya girdiğinde biz gelene kadar seni koruyacak. Ben yaptım."

Evan göz kırpıp dışarı çıktı. Bense bileğimdeki bilekliğe bakakalmıştım. Demek gitmeden önce beni ziyarete gelmişti.

Gözlerim dolunca Marie'ye görünmeden odama girdim. Yatağıma uzanıp dizlerimi karnıma çektim ve ağlamaya başladım.

Tek istediğim onunla birlikte mutlu olmaktı. Bu bile çok görülmüştü bize. Bu bile.

Sürekli seçim yapmak, boyun eğmek zorunda bırakılmıştık. Tanrı'nın varlığından emin olsam dahi merhametinden şüphe ediyordum artık.

1930'sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin