Tuana:Nerdeyiz?
Çağan:Depo gibi bir yerde olmalıyız.
Tuana:Olmalı? Nerede olduğumuzu bilmiyor musun?
Çağan:Şeyy... hayır.
Tuana:Harika(!) Nerde olduğumuzu bilmiyoruz ve etraf kapkaranlık.
Çağan:Dur şimdi ışıkları yakarız.
Çağan biraz ilerledi ve duvarın üzerindeki bir düğmeye bastı. Basmasıyla beraber ışıklar yandı ve perdeler açıldı. Evet depodaydık,fakat burası soğuk depoydu.
Tuana:Çağan burası soğuk depo ne yapıcaz?
Çağan:Bilmiyorum ama çıkmanın bir yolunu bulucam.
Kapının yanına ilerledik,fakat kapı dışarıdan açılıyordu. Kapıya vurmaya başladım.
Tuana:İmdaat! Kimse var mı!!?
Çağan:Boşuna nefesini tüketme, buraya çok gelen gidenin olduğunu düşünmüyorum.
Tuana:Offf! Nasıl çıkıcaz o zaman?
Çağan biraz düşündü ve konuştu.
Çağan:Şu camları kırmayı deniycem.
Çağan eliyle neredeyse tavana yakın olan camlarını gösterdi.
Tuana:Oraya nasıl çıkacaksın? Ki çıksan da camı nasıl kıracaksın?
Çağan:Rafların üzerine basarak yukarı çıkıcam ve elimle kırıcam tabiî ki.
Tuana:Ne? Elinle mi? Canın acır!
Çağan:Sen beni mi düşünüyorsun?
Tuana:Evet,sevgilimi düşünmek hakkım değil mi?
Çağanla yaşadığımız olaylardan sonra başbaşa bir türlü vakit geçirememişitik ve doğru düzgün sevgili olmayı bile hissedememişitik.
İkimiz de bunu farkındaydık fakat birbirimizin üzerine çok fazla gitmek istemiyorduk belli ki.Ama artık ona onu sevdiğimi doruklarına kadar hissettireceğim.
Çağan:Demek sevgilim ha?
Çağan bana doğru iyice yaklaştı. Dudaklarıma bakıyordu. Dudaklarımı dilimle ıslattım.
Yüzüme daha çok yaklaşıyordu ki elimle hafifçe omuzlarından geriye ittim. Hemen suratı düştü.
Tuana:Hemen üzülme ya,söz gönlünü alıcam,bana doya doya sevgini gösterebileceksin fakat önce buradan çıkmalıyız.
Kafasını salladı ve raflara doğru ilerledi. Ben de ona bir şey olmasın diye hemen altında bekliyordum.
*sanki birşey olsa tutabileceksin de*İşte yazar bu konuda haklısın ama haksız olman lazım çünkü en haklı benim. Her seferinde beni yerin 282628191726730982716 kat altına gömüyorsun ama benim için hava hoş sen kendi kendine konuş.
Çağana baktığımda rafların üstüne çıkmıştı. Cama vurmaya başlamıştı ama ne kadar güçlü vurursa vursun cam titremiyordu bile.
Tuana:Çağan! Tamam in artık bak hiçbir işe yaramıyor.
Çağan aşağı indi ve yanıma geldi. Etraftaki hoparlörlerden bir ses yükseldi.
-Soğutma işlemi başlatıldı-
Ne demek oluyordu bu şimdi!
Tuana:Ne yapıcaz Çağan?
Çağan:Telefon! Telefonla birilerine ulaşmayı dene!.
Hemen cebimden telefonumu çıkardım. İlk olarak Leyayı aradım.
Çaldı çaldı açmadı.Yağızı aradım. O da aynı şekilde açmadı. Tam Denizi arayacaktım ki telefonumun şarjı bitti.
Tuana:Hayır ya! Telefonumun şarjı bitti.
Çağan:Tamam,sakin.
Kapının yanına yete oturdum. Oda iyice soğumaya başlıyordu ve ben çok üşüyordum.
Tuana:Ç-Çağan çok soğuk.
Çağan yanıma eğildi ve üzerindeki ceketi çıkarıp bana giydirdi. Ama Bu sefer de o üşüyecekti.
Tuana:Sen?
Çağan:Ben burdan çıkmanın bir yolunu arıycam.
Çağan etrafta olan her şeyi yıkıyordu ama bi faydası yoktu.
Bir süre sonra o da benim yanıma gelmiş, benim gibi yere oturmuştu.
Kollarını kaldırmış ve bana sarılmıştı. Etraf adeta buz kesmeye başlamıştı ve hiç kimse buraya gelmiyordu!
Ellerim uyuşmaya başlamıştı. Yavaş yavaş kontrolümü kaybediyordum.
Tuana:Çağan ben artık dayanamıyorum.
Çağan:Hayır Naz!Hayır hayır hayır! Aç gözlerini, kırtulucaz buradan!
Gözlerim kararmaya başlamıştı ki bir kapı sesi. Birisi veya birileri bizi bulmuştu...
Selammmm👋👋👋
Nasılsınız?Bu bölüm benim çok içime sinmedi🫥
Sizce??Deniz gene başlarına iş açtı!
Çağan ve Tuanayı kurtaran kim/kimler?
Leya ve Yağız ne yaptı?
Deniz kurtuldu mu?
Diğer bölümde görüşmek üzere
Sağlıcakla kalın hoşçakalın🍁(🥰🍰)