1.Bölüm ''SOĞUK TEBESSÜM''

3.2K 214 10
                                    

Oy verip, beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın, kar tanelerim:)))

Fleurie, Breathe

SVRCINA, Astronomical

1. BÖLÜM

''SOĞUK TEBESSÜM''

Soğuk bir fırtınanın içinde dalından kopmuş kurumuş bir yapraktım. Hava o kadar soğuktu ki bulutların gözyaşları bile gökyüzünde buza dönüşüyordu. Yeryüzünde bulutların gözyaşları birikiyordu. Kar birikintilerine ayak izlerimi bırakırken çıplaktım. Hayır, üzerimde beni sıcak tutan kıyafetlerim vardı, çıplak olan ruhumdu. Bulutların pınarından dökülen karlar öyle şiddetle üzerime yağıyordu ki ardımda bıraktığım ayak izlerim anında kapanıyordu.

Mevsim yine kıştı. Yaralarımın açıldığı kaçınılmaz mevsim kıştı. Ruhuma açılan yaralar hep bu mevsimde olurdu. Kış, diğer mevsimlerin ardından elbet gelirdi. Kış, geldiğinde kar yağardı. Benim üzerime ise acı... Annemin kucağına verildiğimde kar yağıyordu. Annemin beni son öpüşünde ve beni terk edişinde de kar yağıyordu. Babamın psikolojik şiddetleri ruhuma dokunurken kar yağıyordu. Acı, her kış üzerime yağmıştı. Bunca şeye rağmen kışa nefretim yoktu.

Soğuğu severdim, ruhumdaki yaraların hissizleşmesine neden olurdu.

Hissizleşmek, acı dolu geçmişi unutturmazdı fakat acısını unuttururdu.

Gözlerimin önünden dahi silinmeyen geçmişime karşı olan hissizliğim, en büyük başarımdı. Diğer türlü yaşamak, benim için bir fiilden sadece isme dönüşecekti.

Gözlerime çekilen geçmişin tozlu perdesini aralamak için daha çocukken edindiğim bir hobi olan buz pateni, ilk defa Azrail'le burun buruna getirmişti beni. Tahmin edemeyeceğim kadar soğuk ve karanlıktı ölüm. O anda o kadar üşümüş, ıslanmış ve titremiştim ki bu hissi hiçbir şeyle kıyaslayamazdım. Ölüme bu kadar yaklaşmışken, Azrail'in pençesini ruhumda hissetmişken kim beni soğuk karanlıktan çekmişti ve dudaklarıyla ruhuma hayat vermişti?

Orman yeşili gözler...

Kulaklarımda hala çınlayan buzun çatırtıları ve yumruklarından dökülen kanın kızıl rengi mıh gibi zihnime kazınmıştı. Beni Azrail'in pençesinden kurtaran kimdi, bilmiyordum. Bildiğim tek şey hayatımı ona borçluydum.

Kuvvetli esen rüzgarın, pencerenin arasından sızan ıslığını ve pencereye vuran karın sesini işittim ilk. Ardından ateşin ahenkli çıtırtılarını duydum ve hafif bir is kokusu burnuma çalındı. Sıcak bir yerde ve yatakta olduğumu, üzerimin örtülü olduğunu anladığımda gözlerim aralanmak için direnmeye başladı. Birbirine yapışan üst ve alt kirpiklerimin engelinden kurtulan gözkapaklarım yavaşça açıldı.

İlk gördüğüm hemen karşımdaki tahtadan bir duvardı. Tahtadan duvara yapılmış yanan şömine odayı ısıtmaya yetmişti. Yattığım yatak solumdaki duvara yaslanmıştı, karşımdaki sağ duvarda ise iki kişilik haki bir koltuk vardı. Koltuğun üzerindeki büyük cam, dışarıdaki kar fırtınasını evin tablosu gibi görünmesine neden olmuştu. Saatin kaç olduğunu bilmesem de karanlık görünen gökyüzü, gece vaktinin olduğunu beyan ediyordu. Gün doğumundan geceye kadar uyuduğumu anladım. Koltuğun iki yanındaki tahtadan kitaplıklar kitaplarla doluydu ve birkaç rafında yanan büyük mumlar vardı. Olduğum küçük ve otantik odanın loş aydınlanmasını bu mumlar ve küçük şömine sağlamıştı.

SOĞUK MEVSİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin