aşk,sözle anlatılmaz,yaşanmadan da acısı tadılmaz.
patlak tekerimle bakışırken bu aralar bilmem kaçıncı kez yanağımdan süzülen yaşlar umurumda değildi.Umrumda olan tek şey Byeong'u geri getirebilmekti ki bunun için de arabam gerekiyordu.
en sonunda çare bulamadım ve arabayla 30 dakikalık mesafeyi koşmaya başladım.
evet,arabayla gitsem 30 dakika sürecek yolu koşmaya başladım.
deli gibi koşuyordum,çok ciddiyim deli gibi.
Jihyo'yu aradığımda hala kosuyordum.
"neredesin şuan? çabuk söyle,çabuk!"
"havalimanındayım,Byeong'u ikna etmeye çalışıyoruz.Ama gitmek zorunda olduğunu söylemekten başka birşey yapmıyor."
"Jihyo,ya beni gelip alırsın ya da Byeong'u ikna edersin.Seç birini."
birkaç saniye cevap gelmedi.
"Jihyo!"
"neredesin?geliyorum."
yerimi tarif ettiğimde beni gelip aldı ama uçağın kalkmasına 10 dakikadan az vardı.
"yetisemeyecegiz.kahretsin..."
"yetişiriz,yetiştireceğim.hatamı telafi edeceğim."
gaza basabildiği kadar bastı.
ve sonunda ordaydik.havalimanında.
ama sorun şuydu ki,uçak tam şu anda kalkıyordu.
bense gidişini izledim.
ellerimden kayıp gidişini...
başka hiçbirşey yapamazdım çünkü.o kadar zavallıydım işte.
diger bölümden baya uzun bir spoilerrr
ŞİMDİ OKUDUĞUN
every night//kim sejeong & cho byeong kyu
Fanfictionkim sejeong evinin duvarına tam uyacak mükemmel tabloyu bulmakla beraber,hayallerindeki kişiyi de bulmuştu.