Aradan bir ay geçti Faruk'un iğnelerini düzenli olarak yaptırıyordum gözümü üzerinden ayırmıyordum bir sabah kalktık Faruk o gün çok iyiydi kendi kendine gülüp oyun oynuyordu çok şaşırmıştım daha düne kadar kötüydü nasıl olmuştu anlamamıştım bana mucize gibi gelmişti Faruk'un sağlık durumu yavaş yavaş daha iyiye doğru gitmeye başladı aradan iki ay daha geçti birgün telefon çaldı arayan abimdi bana kardeşim kendime araba aldım bakalım bana araba hediyesi olarak ne alacaksın bende ona sana söz oraya gelince beni gezdirirsin hediyeni alırım abi dedim aradan üç ay daha geçti geçmedi binadan sesler yükselmeye başladı abimin ismini kullanıyorlardı neden abimin ismi geçiyor diye düşündüm yazık oldu çok iyi biri falan diyırlardı ne oldu diye yukarı çıktım önemli bir şey yok dediler geri aşağı indim daha sonra kayınpederim yanıma gelip köye gitmiyor musun dedi gidemem Faruk ve Tarık daha küçük kadar yol gitmek zor hemde Faruk yeniden hasta olur diye korkuyorum dedim halanlar toplanmış gidiyor sen de onlarla git dedi halamın yanına gittim herkes ağlıyor dedim hala ne oluyor bizim köyden biri kaza yapmış sen de gel dedi kim olduğunu da söylemedi hazırlandım bende arabaya binip onarla beraber gitmeye karar verdim otobüse bindim soruyorum kimse bir şey demiyor otobüste herkes ağlıyor bir tek ben ağlamıyorum birgün boyunca yol sürdü kimse ağzını açıp bana tek bir kelime bile söylemedi birgün sonra köye vardık babamın evini gördüm önünde iğne atsan yere düşmezdi o kadar kalabalıktı bir gariplik vardı arabadan indim biri arkadan Şirin gencecik çocuktu nasıl öldü dedi onun öyle demesiyle Faruk kucağımdan yere düştü dizlerimin bağı çözüldü bende yere yığıldım