Kapının çalmasıyla irkildim bir mucize olmasını bekliyordum kapıyı açtığımda karşımda Mehmet Amca ikinci eşi olan Altın ve görümcem Aysel ellerinde uzun siyah bir elbise ile içeri girdiler ben donuk gözlerle onlarla bakarken onlar salona girip oturmuştu bile Mehmet Amca hemen söze girdi nişan için geldik nişan takıcaz yarın İstanbul'a geri döneceğiz dedi babam ağzını açıp bir şey demedi 24 saatlik yoldan gelmişlerdi kayınpederim kaynanamın parmağında ki yüzüğü çıkarıp Amcama verdi ben Altına yenisini alırım dedi bana bir yüzük alma zahmetine bile girmemişlerdi amcam yüzüğü parmağıma taktı o zamanlarda şimdiki gibi kahve yapılmazdı soğuk şerbet yapılırdı herkese soğuk şerbet ikram ettim birden kapı çaldı Dudu Hemşire gelmişti o çok iyi bir insandı kısa boylu esmer bir kadındı köyün hemşiresiydi beni de çok severdi aslen Tekirdağlıydı tayinle bizim köye gelmişti evlere doğuma giderdi tek gitmeye korkardı gittiği her doğuma beni de götürürdü hiç Kürtçe bilmiyordu ben ona bizim buralarda çok yardımcı oluyordum Dudu Hemşire nerdeyse bende ordaydım içeri girip babamı odaya çağırdı babama kızını verme yazık günahtır çok uzaktır yok bilmez iz bilmez ne yapıcak orada verme kızını dedi babamda laf ağızdan bir kere çıktı dönmek olmaz dedi Dudu Hemşirenin de uğraşları boşa çıkmıştı daha sonra oda evimizden üzüntülü bir yüz ifadesiyle çıkıp gitti o gece bizim evde kaldılar öbür gün sabah erkenden abim onları Tatvana otobüse bindirip gönderdi onlar gittikten sonra muhtar kapıyı çaldı anneme telefon geldiğini söyledi o zaman telefon bir tek muhtarda vardı annemi arayan halamdı halam anneme siz kızı tarlaya mı verdiniz bu çocuk hasta yapmayın etmeyin kızın günahına girmeyin dedi bu çocuk ne kendine ne bu kıza bakamaz dedi annem çok üzüldü ağladı ama nafile söz ağızdan bir kere çıktı dedi derken annem hem üzgün hem sinirli bir tavırla İstanbulu arayıp sizin oğlunuz hasta mı sağlığı evlenmeye uygun değil mi diye sordu Mehmet Amca kurana basıp yemin ederek böyle bir şeyin olmadığını söyledi bu da benim içime kuşku düşürmüştü halam doğru mu söylüyordu Sıddık hasta mıydı ama kurana el basmışlardı kafam çok karışıktı ne yapacağımı bilmiyordum sanki bile bile ateşe yürüyordum artık istemeye istemeye nişanlı bir kız olmuştum nişanlı olmak ne demekti artık nasıl davranmam gerekiyordu bilmiyordum korkuyordum sadece korkuyordum