Abim kararlı bir ses tonuyla o yüzük derhal geri gönderilecek dedi babam kendinden emin tavrını koruyarak laf ağızdan bir kere çıkar beni köyemi güldüreceksiniz ne dediysek o olacak dedi elini masaya vurup odayı terk etti o günlerde babamla abimin arası açıldı abim her fırsatta beni onlara vermemek için uğraşıyordu günler günleri kovalıyordu artık odamdan çıkmamaya başlamıştım ne yani benim çocukluk hayatım bitmiş miydi ben daha hiç kardeşlerimle bahçede oyun oynamadım ki ben artık çocuk olmayacaktım ben artık kadın olacaktım ben zaten bir çocuktum bir eş nasıl davranır ben bilmem ki annemi babamı kardeşlerimi birdaha görememe korkusu sardı beni özellikle de abimi gözümden dökülen yaşlar gün geçtikçe daha da artıyordu birgün yine odada tek başıma otururken abim yanıma geldi ve bana şu cümleyi kurdu merak etme benim güzel kardeşim ben hayatta olduğum sürece hiçbir zaman yalnız hissetmeyeceksin senin gittiğin gün peşinden bende gelicem elimi sımsıkı tuttu elimi kocaman sarıldım kokusunu içime çektim abimin sanki ona son kez sarılıyormuşum gibi hissettim biliyor musunuz abim yuva gibi kokuyordu sonra abim odadan çıktı gözyaşlarım ve ben baş başa kaldık abim kapıyı kapattığı an gözyaşlarım yeniden damlamaya başladı günler günleri haftalar haftaları kovalıyordu sahi zaman neden bu kadar hızlı geçiyordu derken kara gün nişan günü geldi çattı