2,4

2K 111 31
                                    

Helüü! Bir yıldır bölüm atmıyorum:)))
(Yapmasam içimde kalırdı)

Kendimi bölüm bekleyenlere karşı o kadar mahçup hissediyorum ki... Özür dilerim. Çok çok çok özür dilerim. Öyle bir ruh halindeyim ki kendimi tanıyamıyorum.

Neyse, bu ne ya depresif depresif?! Allah Allah.

Medya; Ufuk Beydemir - Ay Tenli Kadın

***
Saçımdaki ellerle uyandım, bu güzel kokudan anladığım üzere Meriç gelmişti.

Gözlerimi açtım, gözlerim Meriç'in güzel gözleriyle buluştu. Hani kanım kaynıyor derler ya, cidden kanım kaynıyor sanırım. Bir sıcak bastı çünkü.

Meriç" Güzelim?" Alnıma bir öpücük kondurdu " Koray uyanıp geri uyuduğunu söyledi. İyisin değil mi?"

" Sen yanımda olduğun sürece iyi olmamamın imkânı yok."

Meriç " dur be kızım! Bizde de kalp var be kadın!"

Güldüm. O da güldü. Yedi yirmi dört o mükemmel harelerine bakmak istiyordum.

Sanırım çok içli baktım ki Meriç nazik bir gülümsemeyle " ne oldu? Öyle içli içli bakıyorsun?"

" Yok bişey, gözlerinde kaybolasım var sadece." Dememle dudağıma yapışması bir oldu. Sert değildi, hızlı değildi, sevgi vardı bu öpüşmede.

Nefes nefese ayrıldık. Kulağıma fısıldadı " böyle şeyler söyleme, hastane falan dinlemem."

Omzuna bir tane geçirdim" edepsiz!"

Meriç" ya gavura vurur gibi vuruyorsun! Sevgilinim ben senin!"

Parmağımı tehtit edercesine salladım " bak yiğido, ben öyle minnoş, aşko bir kız değilim!" Tabiki şakasına yapıyordum ama siz boşverin. Sesimi inceltip " yaaa! Uwu!" "Falan yapmam! Haşin, güçlü, kaslı, soğuk ve sert bir kadınım ben!"

Meriç" l-lütfen aileme zarar verme."

İçten random.

"Ya! Salak!"

Meriç" salak ha?"

"Hee."

Meriç" tamam."

" Bize mi iş koyuyon la?!"

Meriç" yok canım estağfurullah. Olur mu öyle şey."

"Adam ol."

***

(03:41)

Saat üçü kırk bir geçiyor, yanı başımda Meriç uyuyor, belki de uyumuyor. Düşüncelerim tüm aklımı siyaha boyuyor. Eskişehir'in soğuk bir aralık gecesi, kar yağıyor belki ama göremiyorum. Keşke içime de kar yağsa da sönse bu kor ateş diyorum. O yazı, o tek bir mesaj. Aklımdan çıkmıyor, sürekli kendini hatırlatıyor, asla sönmeyen bir ateşi de harlıyor. Bu ateşin kurbanları var. Ateş büyüyor, büyüyor ve büyüyor. Zamanla kalbime varıyor, daha büyük bir ateşe dönüşüyor, daha sonra da yangın oluyor.

O yazı, bir kaç kelime. Kalbimdeki kırılmayı bekleyen fay hattını aktifleştiriyor. Büyük bir deprem yaratıyor. Bende geriye kalan dev enkaz yığınının altından çıkmaya çalışıyorum.

Daha sonra bir el görüyorum, kqfamı kaldırıyorum.

Kim o el? Meriç Dağdelen. Soyadı gibi enkazı deliyor, beni o sıkıştığım yerden çıkartıyor. Çok da güzel gülüyor canını yediğim.

Göz yaşlarım, yangını söndürmek ister gibi, o enkazın tozlarını bastırmak ister gibi akmaya başlıyor.

Ama ne fayda. O yangın da, o deprem de içimde, dıştaki yardım ona fayda etmiyor.

Ama yine biri geliyor.

Kim o? Meriç Dağdelen. Benim yapamadığımı yapıyor, içime bir su tutuyor, içimdeki enkazlar yeninden inşa ediliyor, yangın sönüyor, yangının yaktığı tüm orman, yeniden serpiliyor. İçime dökülen su yağmur oluyor, dereleri, gölleri, denizleri, okyanusları ve daha nicesini oluşturuyor.

O serpilen ormanda kuş cıvıltıları duyuluyor. Sadece kuş cıvıltıları değil, cırcır böceği sesleri, bal arıları, kelebekler bir anda ortaya çıkıveriyor. Tüm Dünyam yeniden kuruluyor.

Nerden nereye, değil mi?

**
(09:34)

Ve işte o ses, o mükemmel, harika, Dünya'nın en iyisi;

" Dın dırı rınk rınk dırınt dırı rınk rınk dırı rırı rınk rınk dırıdırırı..."

Evet... Evet Kalabak suyu arabası, ardından gelen uçak sesi.. Eskişehir'im de Eskişehir'im ya! Kalabak suyu arabasını yediğim!

Ham.

Afied.

Kalabak suyuyla sevgi dolu düşüncelerimle baş başayken kapının zıbam diye açılması ile yataktan düşmem bir oldu.

Nereden nereye, değil mi?

Ya sus!

" Ah! canım kasem! "

Koray" Taburcu oluyorsun kız! Lan! Seren? Nerdesin lan!"

" Koray ağzına sıçayım Koray! Basur ol inşallah Koray!"

Meriç de Korayın açıkta bıraktığı kapıdan girdi.

Meriç" Koray? Seren? Ne oluyor? Seren! Niye yardesin kızım!" Dedi ve bir hışımla yanıma geldi.

" Sizin jetonlar geç düşüyor herhalde?"

Meriç beni kucaklayıp yatağa bıraktı.

" Meriç benim götüm acıyor.."

Meriç" çok mu kötü? Doktoru çağarayım. Taburcu olacaktın ama neyse artık..."

" Yok! Yani ne gerek var? Değil mi?"

Koray " çakkal oglu çakkal! Acıtasyon yapma lan!"

Meriç" sevgilimle düzgün konuş oğlum!"

Koray" aman be. Al senin olsun."

Meriç " zaten öyle." İç çekti " hadi gidiyoruz, çıkış işlemlerini hallettim ben."

"Yaa! Allah'ıma bin şükür!"

Güldü. Çok güzel gülüyor bu zalımın oğlu..

***
Ayh! Bitti!

Uzun süre sonra tekrar görüştük. (Beni unutmadıysanız)

Bölüm nasıldı a dostlarr! Benim çok içime sindi!

Neyse ballarım neyse.

Satır aralarındaki yorumlarınız beni çook mutlu ediyorr!

Yıldızı da parıldatmayı unutmayın he.

🍋

Rastgele Beşinci Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin