3,6

739 40 57
                                    

SELAM ASKLARİM! NASİLSİNİZ?

Açılın, ben yine yeniden tekrardan gecenin köründe bölüm atmaya geliyorum.

Neyse siz gidin okuyun bakem.

***
Doktor Bey'den bir boğaz temizleme sesi geldi, dikkatleri üzerine çekti. " Sizin için mutlu bir haber mi yoksa üzücü bir haber mi? Bilmiyorum fakat Seren hanım Cihat Sonateş'in kızı."

Bomba olmadan bomba etkisi bu olmalı.

Bunun olabileceğini tahmin ediyordum,
hatta farkındaydım da. Ama böyle kanlı canlı duymak, garip hissettirmişti. Tüm hayatımın yalan olduğu, sanki bir simülasyon oyununun içinde olduğumu hissetmiştim. Belki bu hissi sizde yaşamışsınızdır. Sizin bu zamana kadar ailem dediğiniz insanlar size bir o kadar uzak olmamış olabilir ama ihaneti yaşamış olabilirsiniz. Aldatılmak mesela, dört yıl, bir yıl, üç ay, bir hafta belki de.. yalan her şey, sevgisi, saygısı, dokunuşu, bakışı, öpüşü, sarılışı, sevişi, kelimeleri.. o anki, o bunların hepsini fark ettiğin, anladığın kavrayabildiğin o an ve ilerisi. Tam olarak da olmasada bunu da yaşadık evelallah. Keşke tecrübeliyim alıştım diyebilsem ama bu konular tecrübe edilebilecek konular değil. Bir anda acı dolu geçirdiğiniz yirmi dört yılın yalan olduğunu, sizden nefret eden ailenizin sizin aileniz olmadığını, 3 yaşında daha küçücük bir bebekken aslında aile demeniz gereken insanlardan bir intikam uğruna koparıldığınızı, üstüne üstlük sizin bunları yaşamanıza sebep olan "amca"nızın size taciz ettiğini, babanızın düzenli şiddet uyguladığını, anneninizin onca şiddete ve istismara,-ki istismar sadece cinsel istismar demek değil.- sessiz kalıp bunların üzerine sizin üzerinizde büyük bir din baskısı kurduğunu, size yedi sekiz yaşlarındayken zorla namaz kılmaya çalıştırdığını düşünün. Ne kadar acı verici değil mi?

Muhtemelen duymazlar ama, ebeveynler, ve gelecekte ebeveyn olan değerli okuyucular, siz belki çocuğunuza dini öğretmeyi boynunuzun borcu olarak görüyorsunuz. Görebilir, öğretebilirsiniz. Ama nolur çocuğunuzu bunlara zorlamayın. Herhangi bir ibadeti yapması için zorlamayın. Kendi ellerinizle kendi kendinizi yakmak istemiyorsanız tabi. Keza tüm bu yaptıklarınız ters teper. Halı hazırda bu ibadetleri yapmak isteyen, içinde ufacık da olsa heves olan çocuğunuzun tüm hevesini siyah poşetlerle çöpe atmış olursunuz. Ben kendimden örnek vereyim, ben çocukken namaz kılmaya büyük bir hevesim vardı, annem, namaz kıldığım halde o kadar çok söylndidi, en ufak yanlışımda o kadar çok vurdu, sabah namazına kalkamayınca o kadar çok bağırdı ki.. soğudum. Zamanla kılmamaya başladım, daha da vurdu ama olan olmuştu.

Muhtemelen yetimhaneye gitmeseydim o evden katil olarak çıkar hapishaneye giderdim. Ama o cehennem çukurundan giderdim. Allah biliyormuş ki onlara çocuk vermemiş, hiç hamile kalamamış o kadın. Ama kader bir defa yazılıyor, bir şekilde düşmüşüm onların ellerine. Kaderimde yokmuş Gülzerin hanım gibi bir anneyle büyümek, kaderimde yokmuş Cihat bey gibi bir babayla büyümek. Kaderimde varmış acı çekmek, kaderimde varmış hep nefret edilen olmak.

Ama belki şimdi, belki şimdi yaşarım o mutluluğu? Denemekten zarar gelir mi? Olmasa da olur ama denemenin ne zararı var?

Baranla göz göze geldik, belki benim yaşamam gereken hayatı o yaşamıştı, ona kırgın değildim, asla olamazdım. Onunda elinde değildi. Ama bana garip bakıyordu, kötü hissettirdi.

Pusat bey elleriyle oynuyordu, düşünceliydi. Bu sözler ona da ağır gelmişti demekki.

Mert bey bana tebessümle bakıyordu, sonra gözleriyle Gülzerin hanımı gösterdi. Bu adam gerçekten samimiliğini sonuna kadar hissettiriyordu.

Meriç kulağıma fısıldadı"Bebeğim kötüysen gidellim mi?"

Bende kendimden emin bir şekilde onun kulağına fısıldadım, "hayır Meriç'im. Yaşayamadıklarımı yaşamak istiyorum.

Rastgele Beşinci Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin