3,4

805 35 23
                                    

Nabersiniz lan!

Bölümü inşallah tanıdık birleri okumaz ya JDHJSHFJSHFJDHJVHDBFHDJCJKDHCKDHFDHGKDNCNJX

Valla çok utaniom gidin okuyun..

***

(DNA testinden sekiz gün sonra)

Hayat garip geliyordu, kısacıktı fakat bir o kadarda uzundu. Hepimizin bakış açısı farklıydı, zevklerimiz farklıydı, dertlerimiz farklıydı. Hepimiz zıt renklerin birbirine uyumuyla oluşmuş mükemmel bir yağlıboya tablosu gibiydik. Birbirimize zıttık, fakat bir araya gelince mükemmel bir tablo oluşturabiliyorduk.

Ama ben o tablodaki siyahtım. Geçmişimle, yaşadıklarımla, yaralarımla. Mecaz değil, gerçekten yaralarımla.

Sonateş ailesi beni ve Meriç'i yemeğe çağırmıştı, ne oldu da beni bu kadar kabullendiler anlamamıştım, yadırgıyordum bu durumu. Mert bey gün aşırı arıyordu beni, halimi hatrımı soruyordu. Garipsiyordum. Mert bey sık sık aramalarıyla şaşırtması yetmezmiş gibi yarın Meriç ile beni yemeğe çağırarak daha da şaşırtmayı başarmıştı.

"Hayatım? Dalmışsın, neyi düşünüyorsun yine?"

Tabi, siz bilmiyorsunuz. O pisliği polisler alıp götürdükten sonra Meriç itiraz kabul etmez bir şekilde beni ne ara kiraladığını bilmediğim evine getirmişti, gerçi satın almış ta olabilirdi. Para vardı adamda sonuçta. Yayınları son zamanlar boşlasa da yayınlarına devam etmişti. Bu sırada da gelen teklif üzerine kick'e geçmişti. Ben kick'i detaylıca bilmiyordum ama zaten detayını bilmem gereken birşey yoktu, tıpkı twich gibi bir yayın platformuydu o da.

Meriç benim hayatımda mükemmel bir detaydı, her anımda-Tamam. Ona sövdüğüm haftalar dışında. Hep yanımdaydı. Ama o da aldatma rolünü gerçekten çok iyi oynamıştı ne yapsaydım, ona işin astarını sormak için aradığımda da meşgule atmıştı aramalarımı. Ama bunu bile benim için yapmıştı. Arkamdaydı her zaman. Fiziksel olmasada yanımda olduğunu hissettiriyordu. Kaldı ki ben o olmasaydı tüm bu olanları kaldıramazdım. O büyük aile beni korkuturdu, kaçardım onlardan. Ama Meriç ufacıkta olsa benim aile sevgisi görmemi sağlamıştı.

Beni yine ve yeniden anlayan Meriç oturduğum tek kişilik beyaz koltuğun önünde dizlerini kırdı, Bağcılar stile çömelmenin daha kibar haliydi. Ellerimi avuçlarının içine aldı ve gözlerimin içine baktı " Seren, güzelim. Yapma ama böyle. Bak çiçeğim, gitmez böyle. Düşünme artık be balım. Üzülmene dayanamıyorum bebeğim, nolur yıpratma kendini." Sesindeki ton çok anlayışlıydı, çok sakindi, huzur vericiydi.

Elinde olan ellerimi çektim, bileğini tuttuğum gibi Meriç'i kendime çektim. Tabi bunu yaparken Meriç'in heybetli bedenini hesaba katmamıştım ama o benim üstüme düşmemeyi bir şekilde başarmıştı, tam ağırlığını vermeden üzerimde duruyordu. Kollarımı omuzlarına sardım, göz yaşlarım zaten çoktandır akıyorlardı. Meriç çevik hareketlerle beni kendi üstüne çıkarttı, onun kucağında at biner gibi duruyordum, kafam boynuna gömülü, kollarım omuzlarının altından geçirmiştim. O da tek eliyle saçlarımı okşuyor, tek eliyle belimi sarıyordu.

Titrek ve kısık sesle konuştum " Meriç ben n'apıcam..?" Hemen ardından burnumu çektim. Nefes aldıkça gelen hoş koku bir nebze de olsa rahatlamamı sağlıyordu.

"Ben değil çiçeğim, biz. Ne yapıyorsak beraber yapacağız. Biz üstesinden geleceğiz." Kısık ve bir o kadarda çekici sesi zaten rayından çıkmış olan kalbimi ciddi bir kazaya sürüklüyordu, bu adam aklımı başımdan alıyordu.

" Teşekkür ederim Meriç.." diyemeden dudaklarının sıcaklığını dudaklarımda hissettim, sertçe emdi dudaklarımı. Anında karşılık verdim, önce alt dudağımı talan etti, sonra üst dudağımı, sonra tekrar alt dudağımı. Öpüşmemizden çıkan ve evin sessiz duvarlarında yankılanan seslerimiz beni daha da tahrik ediyordu. Nefesim kesilmeye başlamıştı, lanet nefes biraz daha dursa olmaz mıydı? Meriç nefes nefese dusaklarımı dudaklarının esirinden kurtardı, gerçi buna kurtarmak denirse.

Rastgele Beşinci Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin