Bucky Barnes 2 Bölüm.

25 3 1
                                    

Nefesini deriyorsun ve uzun koridorda yürümeye devam ediyorsun, arkandan gelen ses seni durduruyor.

"Ben kimseyi öldürmedim!"

Diye bağırdığını duyduğunda kalbinin durmuş gibi geliyor sana, gözlerinin önüne o geliyor...

  4 sene önce..

"Hey!"

Diyor neşeli bir ses, kaşların çatılırken arkanı dönüyorsun ve Roberti görüyorsun.

"Bana haksızlık etmiyor musn?"

Diyor çapkın bir bakışla, gülmeden edemiyorsun ve başını iki yana sallayarak ona doğru yürüyorsun.

"Bilmem ediyor muyum?"

Diye soruyorsun, Robert kaşlarını çatıyor ve ellerini beline doluyor.

"Ediyor musun?"

Diye soruyor kısık bir tonla mırıldanır gibi, gülüşleriniz birbirine karışırken bu rüyadan uyanıyorsun.

O Robert değil!..

Hızla arkanı dönüyorsun ve kapının yanında duran Bucky bakıyorsun.

"Kes şunu!.."

Diye mırıldanıyorsun titreyen bir sesle, oysa yanına adımlıyor ve yanında duruyor.

Gözlerini sana dikiyor bir şey söylemeni bekler gibi, gözlerini kapatıyorsun.

"Bana bakmayı kes..!"

Diyorsun mırıldanır gibi, ne kadar istesende ona bağırmayı başaramıyorsun.

"Neden böyle davranıyorsun?."

Diye soruyor masum bir ses tonuyla, gözlerini açıp ona baktığında başını sağa eğiyor.

"Nedenini bilmiyorum, ama davranışların bana çok tanıdık geliyor biliyor musun? Daha önce karşılaştık mı?"

"Dalga mı geçiyorsun!?"

Diye soruyorsun sinir dolu bir sesle, kaşlarını çattığında gözleride kısılıyor.

"Y/N?.."

Diye mırıldandığında kaşlarını çatıyorsun, Bucky sert bir şekilde yutkunuyor ve başını iki yana sallıyor geri geri gittiğinde sırtı duvarı buluyor aşağı eğilip başını tuttuğunda acı çektiğini anlıya biliyorsun ve onun canının yanması seninde canını yakıyor.

"Ne oluyor?"

Diyorsun endişeni gizlemeye çalışarak.

"İmkansız.."

Diye mırıldanıyor acı dolu bakışlarını sana dikip, aniden doğrulduğunda işaret parmağını sana doğru sallıyor.

"Sen öldün!. İmkansız!"

Diyor.

"Ne saçmalıyorsun?"

Diyorsun hayret dolu bir sesle, şok dolu gözlerin onu izlerken.

"Tanrım.. Ona çok benziyorsun..."

Diyor sonlara doğru kıstığı sesiyle, kaşlarını daha çok çatıp başını iki yana sallıyorsun.

"Anlamıyorum.. Kime?"

Diye sorduğunda başını dikleştiriyor.

"O musun?"

Diye soruyor nefes almakta zorlanır gibi, nefesini tutuyorsun.

"Juliet..."

Diye mırıldandığında gözlerin kocaman oluyor, tek bir şey hatırlıyorsun.

*Benim güzel julietim! *

Robertin o gülücükler dolu yüzü ve sesi geliyor aklına, bunu kabullenemiyor gibi başını iki yana salladığında elin kalbime gidiyor.

"Hayır.."

Devam edecek...

Merhabalarr... Kısa bir bölüm attım ancak pek aktif olamıyorum o yüzden umarım seversiniz...

Ve devamı gelsin mi?

Marvel ile hikayelerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin