Ben geldim canlarımm 💋
Ben konuşmuyum çünkü birazcık suçlu olabilirim bakın 🤏 şu kadarçık
Neyse iyi okumalar bayağı olaylı bir bölüm oldu. (Aslında üzücü yazarken ağladım)
İyi okumalar
🥀🥀🥀
Elimde siyah beyaz bir fotoğraf vardı. Bana bu fotoğrafı sol tarafına iğneyle tutturmam gerektiği söylenmişti. Fakat sol tarafımdaki yangın kül ederdi bu fotoğrafı.
Elime tutuşturdukları fotoğraftaki kadın hayalleri ölü olan bu adama hayal kurmayı öğretmişti.
İdrak edemiyordum benim burada ne işim vardı. Onunla uyumak varken neden buğulu gözlerle fotoğrafına bakıyordum?
İstemsizce ayağa kalktım ve mezarlığa yöneldim. Fotoğraf elimdeydi çünkü iğne değdirmeye kıyamıyordum. İleride bir tabut vardı yanında da çerçevede onun resmi...
O an idrak edebildim. Sevdiğim kadın, nişanlım o soğuk ve sert tahtaların içindeydi.
Dizlerim titredi, burnum sızladı ben onun cenazesindeydim.
O an keşke dedim, keşke amcamın tuttuğu suikastçılardan birinin kurşunu kalbimi delsin.
Babam bu halimden korkup almasa silahlarımı belki kendim sıkardım kafama.Tam bu anda sert bir sarsılmayla gözlerimi açtım. Karşımda Arda vardı. Bana hüzün ve endişeyle karışık gözlerle bakıyordu.
"Kardeşim yapma böyle o iyi tehlikeyi atlattı" dedi.
Derin bir nefes aldım. Her şey sadece kötü bir kâbusmuş. Yoğun bakımın önündeki bankta uyuyakalmıştım.
Dün Emir tam vaktinde gelmiş ve Ceyranı hastaneye yetiştirmiştik. Zehirdi onu bu hâle getiren ama yüksek dozda bir zehir.
Kızıl ajanımın bunlara karşı direnci olmasına rağmen onu bu hâle getirebilecek kadar yüksek dozda bir zehir...
Ferman bey çok kötü olmuştu. Karısından sonra kızını da kaybetme korkusu yaşamıştı.
Emir, Alp'in yanındaydı. İkisi de birbirinden berbat haldeydi.
Peki ya ben mi? Zehir olayını duyunca kriz geçirmiş, sakinleştirici ilaçların etkisi geçer geçmez kendimi yoğun bakımın önünde bulmuştum. Ve sonunda tehlikeli saatleri geride bırakmıştık.
Ceylan gözlü meleğim iyiydi, zehirin verdiği hasarları o uyanınca görecektik. Korkuyordum hemde çok korkuyordum.
Sevdiğim için endişelenmek böyle bir şeymiş. Keşke hiç öğrenmeseydim.
Onu kanlar içinde o kabinde gördüğümden beri yüreğim sızlıyordu.
İçimdeki canavar yine caniliğini kanıma karıştırıyordu. Zihmim öldürme isteğiyle dolup taşıyordu ve ben bu istek yüzünden kendimden utanıyordum.
Dede senden tiksiniyorum. Eserinle gurur duyuyor musun?
Bekliyordum çünkü o uyanmadan buradan ayrılamazdım. Efsunlu bir çift ela göze bağlıydı sanki herşeyim. Ama herhangi bir ela göz değil sadece onun gözleri...
Uyanması lazımdı çünkü ona yakın olmadan yapamıyordum. Uyanması lazımdı çünkü onun kokusu olmadan olmuyordu. Uyanması lazımdı çünkü aldığım sakinleştiriciler ağırdı ve öylece yoğun bakımda küçük bir pencereden onu izleyince bütün kutuyu da tüketsem fayda etmeyecek gibiydi.
Lütfen uyan çünkü çaresizlik benim için zehir, içimdeki canavar için güç.
~3 saat sonra~
Artık elim ayağım titriyordu. İçimdeki canavar öfke ve acımdan beslenmiş ve artık bastıramadığım kadar güçlenmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuz Bahar
Romance~Aysız gecenin yarısı solmuş günebakanlarıydık, güçlüydük ama yaralıydık~ Kırmızıdan kahveye dönen yapraklar gibiydik. Aynı onlar gibi yavaşça güçsüzleştik, birinin tek bir dokunuşu ile toz olduk. Geçen zaman bize daha soğuk daha zor daha yalnız bir...