Katil Sırlar

105 37 113
                                    

Yeni bölümle geldimm. Bu bölümde Arisin dedesine çok sövdüm Allah affetsin. Ben yazarken yaşamış kadar oldum umarım siz de okurken aynı duyguları hissedebilirsiniz
Yorumlarınız ve oylarınız benim için çok değerli
 
İyi okumalar 💋

🍷🍷🍷

Tonunu tam olarak kestiremediğim o güzel gözleri çok fazla duyguya ev sahipliği yapıyordu.

Her bir zerresi her bir tonu ayrı bir şifre barındırıyor gibi bakıyordu bana.

Ben onun gözlerine dalmışken kız hemen kollarımın arasından çıktı. Tek kelime etmeden yanımdan kaçarcasına uzaklaştı.

Bir süre onun gidişini izledim. Bu kız bana bir şey yapmıştı. Kalbim hiç olmadığı kadar hızlı atıyordu.

Omuzumda hissettiğim elle gözlerim elin sahibini buldu.

"Aris git şu gömleğini değiştir hepsi şarap olmuş yukarıda bir sürü takım var ayrıca ruj lekesi de var üzerinde"dedi Arda garip bir ses tonuyla.

Elimin göğsümde daha doğrusu öpücük izinin üzerinde olduğunu daha şimdi fark ediyordum. Garip olan ise içimde bir yerde bu gömleği asla yıkamama isteğinin olmasıydı.

Peki bu kız kimdi? Adı neydi? Holdingte mi çalışıyordu? Eğer holdingte çalışıyorsa hangi bölümdeydi? Kaç yaşındaydı?

Aklımda o kızıl saçlı güzel kız hakkında cevap bekleyen bir sürü soru vardı. Bir anlık bu halime gülümsedim ama Ardanın bana bakışlarını fark etmemle ifademi sertleştirip merdivenlere yöneldim. İnsanlar bakmayı kesmiyordu. İlla sesimi yükseltip onları uyarmam mı gerekiyor?

Sakin ol Aris sakin! Kimse bir şey demiyor, kimse kötü bir şey yapmıyor sakın içindeki canavarı çıkarma! Ablam için Arda için Adını bilmediğim kızıl saçlı kız için..

Derin nefesler alarak binaya girdim.

🌹🔪❤️

Bu sonunu bulduğum kaçıncı kadehti?  Bir süreden sonra saymayı bırakmıştım. O gece üstümü değiştirip aşağı indiğimde kutlama boyunca gözlerim hep o kızı aramıştı fakat kız hiçbir yerde yoktu. Gitmişti...

Ertesi gün önemli bir toplantım vardı artık içmeyi bırakıp birkaç saatte olsa uyumalıydım. Yavaşça koltuktan kalkmamla geri yerime düşmem bir olmuştu. Başım fena dönüyordu. Bu hâlde odama gitmem imkansız gibi bir şeydi.

Koltukta uyumaktan başka şansım yoktu sanırım. Aldığım ilaçlar ruhumu bir zindanda esir etmişim gibi hissettiriyordu ama şu an buna bile sinirlenemiyordum.

Gözlerimi kapattığım anda gözümün önüne onun o ela gözleri belirdi sanki.

Bu görüntü derin bir iç çekmeme sebep oldu.

Gözlerim ne kadar zamandır kapalıydı bilmiyorum ama hala dalamamıştım ve bu beni iyice huzursuz ediyordu.

Acaba ablam uyuyor muydu? Ablamın kokusuna ihtiyacım vardı. Onun kokusu her zaman beni rahatlatır ve şaşırtıcı şekilde dakikalar içinde uyumamı sağlardı.

"Arasam mı?" onu rahatsız etmek istemesemde başka çarem yoktu.

Cam masanın üzerindeki telefonu alıp Meralin numarasını tuşladım. Telefon üçüncü çalışta açıldı ve ablamın uykulu ve huysuz sesi kulaklarıma ulaştı.

"Aris ne oldu ablacım gece gece beni rüyada mı gördün?" diye homurdandı.

Bu haline gülüp konuştum. "Rüyamda görmeme gerek yok ki rüya gibi kadınsınız hanımefendi" dedim.

Boğuk sesiyle kıkırdayıp "Eee annemin kızıyım" dedi fakat sonra ciddileşip"Gerçekten neden aradın bir sorun mu var?" diye sordu.

Sesime yansıması için daha çok gülümseyip "Hayır abla bir sorun yok sadece biraz içtim şimdi de uyuyamıyorum" dedim.

Ablamın sıkıntıyla nefes verdiğini duydum.

"Sana kaç kere diyorum içme şunu diye... On beş dakikaya oradayım." dedi az sonra beni azarlamaya başlayacak bir anne edasıyla.

Gülümsedim. "Tamam bekliyorum fazla özletme" dedim alayla.

Cevap vermeye tenezzül etmeyip telefonu yüzüme kapatınca keyifle sırıttım fakat aklıma gelen gerçeklerle gülüşümün yerini aynı soğuk ifadeye bıraktı.

Merale yalan söylemeyi hiç sevmiyorum. Bugün bambaşka bir yarası vardı bende. Kapkara bir geçmişi, kan kokulu bir çocuğu, lanetli bir kaderi...

Benim geçmiş de şu anım da geleceğim de hüzünlü bir renge sahipti fakat geçmişimin elindeki kan artık masum değildi.

Çünkü geçmişin sırları şu anımın katiliydi...

Tam on beş yıl önce bugün elimde soğuk bir metal eğitim adı altında bana verilen, vücudu benim vücudumda bulunan bazı işkence izleriyle bezeli bir adam kan revan içinde ve başımda sözde bana eğitim veren fakat beni de kendi gibi katil yapan o kişi...

İnsanların, ruhların ve çocukluğumun katili olan dedem.

Adamın gözleri resmen ayrı bir lisanla bana yalvarıyordu. Yanaklarım ıslaktı hangi ara akıtmaya başladığımı bilmediğim yaşlarım sebebiyle. Vücudum cayır cayır yanıyor ama ellerim buz gibi ve hiç durmadan titriyordu. Her yer işkence aletleriyle doluydu... Aklımda adama yapılan işkencenin her detayı her saniyesi vardı. Ben çaresizce adamın yüzüne bakarken onun çocukluğumun katilinin yani dedemin sert sesi ulaştı kulaklarıma...

"Aris çek tetiği hâlâ neye bakıyorsun!"

Son bir umut dedeme  baktım ve konuştum titreyen sesimle... Bu artık eğitim değildi.

"Dede lütfen bırak ben çekemem tetiği korkuyorum elimdeki şey çok soğuk, dede bu elime çok ağır geliyor lütfen ben yapamam..."

Ondan beklediğim cevap sert bir tokat değildi. O kadar sertti ki bir anlığına sanki her şey yavaşladı .

"Sen bir Gümüşersin kimseye yalvaramazsın boyun eğemezsin güçsüz olamazsın! Şimdi çek o tetiği! Çek!"

Parmağımın altındaki o sertliğe bastırdım ve saniyeler içinde kulaklarım yıllarca asla unutamadığım o yüksek sesi işitti. Üzerime sıcak ve kırmızı bir sıvı sıçradı.

Kan...

Burnum kanın keskin kokusuyla tanıştı bir kez daha. Nefes bile alamıyordum. Adamın gözleri açık kalmıştı ama artık boş bakıyorlardı. Bu bir eğitim değildi olmamalıydı.

Sen bir katilsin!

Elimdeki silahla birlikte dizlerimin üzerine düştüm sıvıyı daha çok hissettim koku dahada ağırlaştı ve ben kendimi boşluğa bıraktım zaten o günden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı.

Benim canavarım o gün konuştu, uyandı fakat bir günde doğmadı...

Ailem bu olayı tam olarak hiçbir zaman öğrenmedi. Daha doğrusu on bir yaşındaki bir çocuğa böyle bir vahşeti yaşatanın dedesi olduğunu bilmiyorlardı.

Kapıdan gelen anahtar sesiyle düşüncelerinden sıyrılıp salonun kapısına diktim gözlerimi, iki dakika sonra ablam ve Arda girdi görüş açıma bu gülümsememe neden oldu.

Ablam bana kahve yaptı duş aldırdı ve yatağa yatırıp yanıma yattı. Başımı göğsüne yasladım ve kokusunu içime çektim. En son hatırladığım şey ablamın Ardaya bugün burada kalacağını ve onun eve dönmesinin en iyisi olacağını söylemesiydi

🌻

Sonsuz Bahar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin