Evet canlarım bölüm çok uzun olduğundan böldüm.
Devamı buradadır. İyi okumalar dilerimm🫀
🌻🌻🌻
Dini nikahımız kıyılmıştı ve imamı yolcu etmiştik. Sonra çıkıp kıyafetlerimizi tekrar giyip resmi nikah için 12 kişilik yemek masasına kurulmuştuk. Ancak hepimiz bambaşka kafalardaydık.
Aris sürekli bacağıyla bacağıma temas ediyor sonra bana bakıp gülüyordu, Arda hâlâ tam olarak kendine gelememişti. Bu nedenle Meral kolonyayla Ardanın bilekliklerini ovuyordu, Emir, Yakup ve nikah memuru Selami abi -nedenini bilmediğim bir sebeple- yemek tariflerinden konuşuyorlardı. Damla da onları dinliyordu. Alp ise uyuyordu.
Ablasının nikahında mı uyuyor? Hayırsız kardeş dedikleri bu olsa gerek.
Kaşlarımı çatıp yanımda olan Emiri dürttüm ancak eliyle beni geçiştirip konuşmaya devam etti. Bir kez daha dürttüm. Eliyle elimi tutup kendinden uzaklaştırdı. Diğer elimle dürttüm bu sefer ancak tepki bile göstermedi.
Beni mi görmezden geliyordu?
Elimi ondan kurtarıp masada olan kalemi aldım ve boğazının altına dayadım. Bu eylemim karşısında susmak zorunda kaldı. Kulağıma ulaşan şaşkınlık nidalarını yok sayıp konuştum.
"Bir, ben seni dürtüyorsam sana ihtiyacım vardır bu yüzden o çenini biraz kapatıp bana bakma nezaketini göstermeni rica ediyorum."
Derince yutkundu. "Ceyran..."
"İki, elimi tutup hareketimi kısıtlaman hoş değil. Ayrıca beni görmezden gelmen de çok kaba bir davranış tutumu bilgine."
Gözleriyle beni onayladı. "Üç, ben sana asla zarar vermem bana korkuyla bakmayı kes. Amacım boğazını delmek değil dikkatini çekmekti." deyip kalemi boğazından çektim.
Derin bir nefes aldı. "Özür dilerim kızıl belam ve ayrıca bana zarar vermeyeceğini biliyorum."
Gülümsedim. "Dört, şu yanında yatan saygısız serseriyi uyandır, ablasının nikahında uyumasın."
Emir başını sallayıp Alp'e döndü ve kafasına sağlam bir sille çaktı. Alp yerinden sıçrarken ben de memnun bir şekilde gülümsüyordum.
Uyku mahmuru bir ifadeyle neler olduğunu kavramaya çalışan kardeşimi boşverip masadaki herkese ciddi bir ifadeyle baktım sonra belimden küçük tabancamı çıkarıp masaya, herkesin görebileceği bir şekilde koydum. "Millet beni bilen bilir şakam yok eğer kendinize çeki düzen verip bu nikahı ciddiye almazsanız hepinizin topuğuna sıkarım." Otoriter bir sesle devam ettim. "Ve evet bu bir tehdittir."
Herkes ağzı açık bir şekilde bana bakarken Selami abi, Arise yaklaştı. "Birader eğer zorla tutuluyorsan brokoli de polisi arıyım."
Gerçekten bu kurguda normal bir karakter yok mu? (Yazar iç sesi wtfgfhvh)
Aris, Selami abiye dönüp hülyalı bir şekilde gülümsedi. "Yüreğim tutulmuş benim bir güzele, fiziksel olarak esir tutulmama lüzum yok."
Bu cevabı karşısında ben eriyecek kıvama gelirken Selami abi yüzünü buruşturdu. "Bu kızıl cadı sana büyü yapmış belliki, şu hâle bak adamın gözleri normal bakmıyor. Gel ben seni kurtarayım buradan. Büyü bozulunca bana teşekkür edeceksin bak demedi deme."
Aris kaşlarını çattı. "Benim nişanlım cadı değil!"
"Büyücü mü?"
"Değil!"
"Muska yazdırıp yemeklerine koyan bir manyak mı?"
"Ya sabır. Değil!"
"Lan yoksa insan kılığına girmiş bir karabasan mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuz Bahar
Romantik~Aysız gecenin yarısı solmuş günebakanlarıydık, güçlüydük ama yaralıydık~ Kırmızıdan kahveye dönen yapraklar gibiydik. Aynı onlar gibi yavaşça güçsüzleştik, birinin tek bir dokunuşu ile toz olduk. Geçen zaman bize daha soğuk daha zor daha yalnız bir...