size her şeyi dürüstçe anlatmayı planlıyorum dostlarım, sahici bir şekilde nedenler ve sonuçlardan bahsedeceğim ki siz zaten sonuçlardan haberdar sayılırsınız aslında. bunun için isanın doğumuna gitmemize gerek kalmayacak endişelenmeyin. üç sene öncesinden bahsedeceğim sadece.henüz 11. sınıfa yeni başlayan bir öğrenciyken hala kafamda gelecekle ilgili bir dünya fikrim vardı. ciddi manada bir çok hedef belirlemiştim kendime. ilk olarak ben bir prodüktör olmayı hedefliyordum. sahiden söylüyorum, bunun üzerine bir çok çalışma yürüttüm hatta. kendi çapımda söz yazarı ve kısa film yönetmeniydim örneğin daha bir öğrenciyken. bir şeyleri organize etmekte üstüme yoktu, ciddi manada gideceğim üniversite dahi belliydi.
Pohang'a gidecektim. her şey sahiden benim için tozpembeydi. herkes tarafından sevilen, çevresi oldukça geniş olan biriydim ve önümde kapılar hep açıktı sanki.sonra bir gün 11. sınıfın ikinci döneminde biri geldi. somin. küt siyah saçları ve tatlı bir yüzü vardı. bembeyaz teni ve büyük gözleri ilk bakışta dikkat çekiyordu. onu ilk gördüğümde anladım benim için bir kalp ağrısı olacağını. hayır, onun için yanıp tutuşmadım veyahut yataklara düşmedim. sadece bir hoşlantıydı ve ergen chan bile hislerini hiçbir zaman abartmadı. yine de bir kalp ağrısı olduğunu inkar edemem.
benimle aynı sınıfa düştüğünden ve gözde öğrenci olduğumdan ona okulu tanıtma görevini bana verdi hocamız. bende hızlı kaynayan kanımdan ötürü müdür nedir hemencecik arkadaş oldum. zaten birisinin onunla anlaşamama ihtimali yoktu.
düzgün tavşan dişleriyle gülümser ve bir çok gönlü fethederdi. bu size tanıdık geldi öyle değil mi? herneyse. müzikle ilgilendiğini öğrendiğimde daha da çok paylaşacak şeyimiz oldu. artık sadece okulda değil, okul dışında da görüşüyorduk. bir çok söz yazdık onunla beraber. üstelik sesi de iyi olduğundan şarkılarımı onun seslendirmesine bayılıyordum! sanki kendi çapımızda ortaklar gibiydik.
bu bu şekilde yalnızca iki ay sürdü. elbette onda ki değişimin farkındaydım. daha doğrusu onun gerçek yüzünü göstermeye başladığının farkındaydım.
önceleri ondan hoşlanan birisine yaptıklarıyla fark ettim. somin gerçekten ümit veriyordu o kişiye. okul dışında buluşup duruyor okulda da yüz vermiyordu. sonra bir gün çocuk bununla tartıştı, oradaydım sominin çığlığını oldukça net hatırlıyorum. herkesi çocuğun onu taciz ettiğine inandırdı. sominin yaptıkları bununla sınırlı değildi ancak ben bütün bunları görmezden geliyordum. iyi ve saf biri gibi görünmeye bayılıyordu ve her seferinde inanıyordum. insanları birbirlerine düşürüyor ve kenardan keyifle olan biteni izliyordu.
bir keresinde bana "herkes gerçekten çok salak...sanki birilerinin onları parmağında oynatmalarını bekliyor gibiler!" dediğini hatırlıyorum. ve benim de şaka yaptığını sanıp güldüğümü, üstelik her şeyin farkındayken.
sonra ne oldu biliyor musunuz? ben bir şarkı yazdım, pohang bursu için onu seslendirecektim. o kadar güveniyordum ki kendime gerçekten emindim kazanacağımdan. maalesef ki sadece kendime değil, somine de güveniyordum. çevremde bu işlerden anlayan tek kişi oydu ve paylaştım onunla. çok beğendiğini, kazanacağıma emin olduğunu ve en büyük hayranım olduğunu söyledi. şimdi düşününce sadece kahkaha atma isteği uyandıran bu sözlerin o gün sevinçten havalara uçmamı, iki hafta sonra da ağlamama sebep olacağını bilemezdim elbette.
sominle sözlerimi paylaştıktan iki hafta sonra somin birden okula gelmeyi kesti. defalarca aramama rağmen ulaşamıyordum. sonra öğrendim ki sanat lisesine geçiş yapmış, bir yarışmayla burs kazanmış.
aklıma gelen ihtimalleri geriye atıp tekrar tekrar yazdım ona. bir aptal gibi onun adına çok mutlu olduğumu, neden bunu benimle paylaşmadığını sordum. sonra bana bir link attı. elemelerde benim şarkımı söylediği bir linki. sonuna da teşekkür ettiğini yazmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
whatever | minchan
Randomlee minhoyu tanıyorum. okuldan kaçarken yüzüne endişeli bir hal olsa da endişelenmediğini biliyorum. kendisine yapılan acımasız şakaları aslında komik bulmadığını biliyorum. sessiz ve saf biri olmadığını öyle görünmek istediğini biliyorum. bir meleğ...