"masa 4'e bakabilir misin chan?" elimdeki bezi bırakıp yunanın söylediği masaya ilerliyorum. liseli bir grubun istediklerini not alırken bir yandan saati kontrol ediyorum. henüz iki saat var çıkışıma.normalde bir yerde düzenli olarak çalışmıyorum ancak bazı günler seungminin yerine bakıyorum buraya. seungmin de sadece haftasonları geliyor zaten. bugünse jisungla olduğunu söylediği için sabahın erken saatlerinde geliyorum.
müşterilerin isteklerini yunaya iletirken bir yandan da molaya çıkacağımı iletiyorum. hava yavaş yavaş ısınmaya başladığından dışardaki masalardan birine gidip oturuyorum. çok sık çalışmadığımdan ötürü bacaklarım yoruluyor fazlasıyla. telefonumu çıkardığımda yaklaşık bir saat önce yazan minhonun mesajını henüz görebiliyorum.
minho
hyung
müsait misin?(14:05)chan
efendim minhominho
sunwoo'nun doğum günü için alışverişe çıkacaktım da
eşlik etmek ister misin diye soracaktımbunu zaman geçirmemiz ve ona güvenmem için yaptığını tahmin edebiliyorum çünkü genelde bu tür şeyleri jisungla veya jeonginle birlikte yapıyorlar. garipsiyorum sanırım hala bir şeyleri.
chan
şuan mabel'deyim
seungminin yerine bakıyorum
ama iki saate biter işim
beklersen gelirimminho
yaa
boşver o zaman
yorgun olursun
jeongine söylerim şimdichan
yorulmadım
henüz o kadar yaşlı değilim minhominho
ğwldğwşwğq
tamam o zaman
ben erken geleyim de ders çalışırım orda birazchan
tamamdırtelefonu kapatıp içeri geçtikten yarım saat kadar sonra geliyor minho. üzerinde ki mavi sweat ona yakışıyor sahiden.
"kolay gelsin hyung!" diye neşeyle sesleniyor. "hoşgeldin, ne içiyorsun?" aslında biliyorum ne içeceğini. flat white. acı kahvelerden çok hoşlanmıyor ancak ders çalışacaksa kahve miktarını arttırıyor. sadece arkadaşlarıyla buluştuysa karamelli bir şeyler içmeyi tercih ediyor. evet minho'nun dikkat etmediğim bir çok şeyine karşı farkında olmadan bildiklerim de çok fazla.
"flat white." diyor, barın hemen karşısındaki masaya oturmadan önce. yuna'nın yanına gidip söylüyorum siparişini. "minho değil mi o?" diyor yuna imalı bir gülümsemeyle. "anlaşamadığınızı sanıyordum."
bütün bunları nereden bildiği hakkında bir fikrim yok ancak seungmin sayesinde sık sık buraya gelen jisungun söylediğini az buçuk tahmin edebiliyorum. yine de dedikodu malzemesi olacak kadar önemli bulmadığımdan kaşlarımı çatıyorum.
"sen nereden biliyorsun?" diyorum yine de. "dedikoduya her daim açığımdır." diyip göz kırpıyor. gözlerimi devirmekle yetiniyorum.
"fazla espresso basma, içemiyor sonra." diyorum yuna kahveyi hazırlamaya geçtiğinde. sahiden bunları bildiğimi ben bile o an fark ediyorum. "aman iyi ki anlaşamıyormuşsunuz... enemies to lovers ha?" tamamen dalga geçiyor. parmağımla alnına bir fiske geçiriyorum. yuna sahiden şımarık bir kız ancak itici olduğunu söyleyemem. jisungla bu ortak özellikleri sayesinde iyi anlaşıyor olmalılar.
arkamı dönüp minhoya baktığımda onun da gözlerinin burada olduğunu görebiliyorum. ders kitaplarını çıkarmış ancak başlamamış, kaşları çatık şekilde yunayı inceliyor sadece.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
whatever | minchan
Randomlee minhoyu tanıyorum. okuldan kaçarken yüzüne endişeli bir hal olsa da endişelenmediğini biliyorum. kendisine yapılan acımasız şakaları aslında komik bulmadığını biliyorum. sessiz ve saf biri olmadığını öyle görünmek istediğini biliyorum. bir meleğ...