15.Bölüm

1.2K 83 17
                                    

Gözlerimi çok güzel bir güne açmıştım. Artık her şey daha güzel olacaktı, hissediyordum. Her şey artık çok farklı olacaktı. Dünden beri yüzümde salak bir gülümseme vardı. Yiğitin sözleri her aklıma geldiğinde salak salak gülüyordum.

Maalesef ufak çaplı aşk itirafımızdan sonra Yiğit acil göreve gitmişti. Vatan her şeyden önce geliyordu tabi. Onu yolcu ettikten sonra bende eve geçtim. İki gün boşum vardı çok şükür. Bu son nöbetler çok yoğun geçmişti.

Bugün için bir planım vardı aslında, ama emin değildim gerçekleştirebileceğimden. Fatih'in cenazesine katılmak istiyordum, ama nasıl ulaşabileceğimi bilemedim. Elime telefonumu aldım ve son güncel şehit haberlerine baktım.

"Şehit Astsubay Başçavuş Fatih Ersoy yarın memleketi Van'da toprağa verilecek."

Haberin detaylarına girdiğimde öğlen namazından sonra defnedileceğini öğrendim. Kolumdaki saate baktım. Saat 10:36 geçiyordu. Yetişebilirdin. Van buraya çok uzak değildi. Hızla hazırlanmaya başladım.

...
Kartal timi dağlarda gizlenmişti bile. Hedef belliydi: Kulaksız. Kulaksız kod adlı terör örgütü lideri Seyfullah Ekinci kırmızı bültenle arananlardan biriydi. Yıllar sonra tekrar bir iz bulunmuştu. Ajanlarımız terör örgütünün içine sızmış ve o şerefsize ulaşmayı başarmıştı. Şimdi ise son görev Kartal timinindi. Görev netti, Kulaksız'ı ya ölü ya da diri Türkiye Cumhuriyetine teslim etmek.

"Komutanım bu Kulaksızın bir kulağını kendisinin kestiği doğru mu?" diye naçizane bir soru yöneltti Can.

"Valla ben bir kulağını tecavüz etmeye çalıştığı bir Türkmen kızının kestiğini duymuştum." dedi Baran bir gözüyle dürbünden mağaranın önündeki teröristleri takip ederken.

"Baran komutanım haklı, senin söylediğin bu itin olmayan onuruna yediremeyip uydurduğu bir yalan, Can." diye onayladı Mehmet komutanını.

"O Türkmen kızına ne olmuş peki komutanım?" diye sordu Haydar.

"Ne olacak bu şerefsiz kızı öldürmüştür." dedi Erva sert sesiyle.

"Ben bunların topunun..." Haydar cümlesinin devamını getiremeden Yiğit hafif öksürmüştü.

"Eğer münakaşanız bittiyse içeriye giriyoruz." dedi Yiğit telsizine.

"Emredersiniz Komutanım." dedi hepsi aynı anda.

"Erva, Berk, Haydar ve Çağatay, siz arkadan dolaşıyorsunuz. Emir komuta Erva'da."

"Anlaşıldı Komutanım." dedi Erva ve işaretiyle aşağı doğru inmeye başladı.

"Baran, Can ve Mehmet siz benimlesiniz. Mehmet sen burada kalıp işaretimle öncellikle ön kapıdaki iki iti indiriyorsun. Sonrada istediğini indir. Can ve Baran siz benle geliyorsunuz. Biz önden gireceğiz."

"Adam'ı sağ istiyorum." diye ekledi Yiğit hepsinin duyması için.

"Emredersiniz komutanım." dedi hepsi aynı anda. Hoşuna gidiyordu Yiğit'in timinin bu kadar güzel bir arada çalışması.

Hepsi mağaraya yaklaşınca, o beklenen emri verdi Yiğit "Ateş serbest."

Saniyeler içinde gövde üstünde baş kalmadı. Bütün adamlar yere serildi. İlk içeriğe giren Erva ve Berk olmuştu.

"Burası temiz komutanım. Kulaksız kod adlı terörist burda değil." dedi Erva.

"Orada olması lazımdı." dedi Yiğit sinirle.

"Komutanım buraya gelmeniz lazım." dedi Erva sakin tutmaya çalıştı sesiyle. Ama gördükleri gözünü seğirtiyordu.

Yiğit hızla içeriye girdi ve Erva elindeki Notu uzattı.

ElifHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin