"Doktor hanım acil bir hastamız var" dedi sesini her iki dakikada bir duyduğum Aylin hemşire.
Bugün Acil diğer günlere nazaran daha boştu demek isterdem lakin yine çok doluydu. Nöbetimin kırkıncı saatindeydim ve tahmin ettiğiniz gibi çok yorgun. Aslında Hakkariye atanalı cok olmamıştı ama burdaki herkes beni çok sevmişti yada ben öyle sanıyorum.
"Doktor hanım acil!" diyen Aylin'in uyarıcı ses tonuyla düşüncelerimden sıyrılıp hastanın yanına gittim.
Gördüğüm manzara ile duraksadım. Bir Asker yaralı hastanın boğazını sıkıyordu. Hızlıca yanlarına gittim.
Asker'in "Seni burda öldürürüm Şerefsiz. Bak sabrımı sınıyorsun. Çabuk öt! O silahları nerede saklıyorsunuz?" dediğini duydum.
Adam Teröristmiş, ama ne olursa olsun o hasta yatağında yatıyordu. "Bırak onu!" diye bağırdım ama beni dinlemedi ve "Sen karışma!" diye karşılık verdi.
Ne demek karışma?! Hızlıca askeri Teröristin üstünden ittim ve adam böyle bir hamle beklemiyor olacakki dönüp bana baktı. Şu anda gözlerindeki nefreti çok net görebiliyordum. Hızlıca adamın üstünden kalktı ve benim üstüme yürüdü. Korkmuş muydum bu ani haraketten? Evet. Ama inat değil mi bir adım geriye atmadım. Askerle aramızda bir adım mesafe kalınca aradaki mesafe beni rahatsız ettiği için bir adım geriye gittim.
"Sen hayırdır Doktor hanım? Ne karışıyon? Neyine güveniyorsun tam olarak?"
"Asıl sana hayırdır! Hasta yatağındaki birine böyle davranamazsın!"
"Doktor hanım siz karışmayın isterseniz. Burası sizin alışkın olduğunuz bir ortam değil. Sizde kusura bakmayın asker bey. O Viyana 'dan yeni geldi." dedi Aylin hemşire korkmuş bir ses tonuyla.
Viyanadan geldi ne ya? Aylin hemşire şu anda gözümden bir tık düştü . Viyanadan gelmem neyi değiştiriyordu tam olarak? Önemli olan şey benim Hipokrat yeminimdi.
"Birde Viyanadan gelmiş. Belli oldu bu Terörist aşkının nedeni." dedi alaycı bir ses tonuyla asker.
"Anlamadım?! Ne ima ediyorsun Asker?"
"Sen anladın, anladın! Başörtüsüne bakanda muhafazakar, vatanına düşkün biri sanar..."
Tam bu cümlenin sonunda benim gözüm döndü işte. O kimdide benim vatan sevgime, tesettürüme laf ediyordu? O anki deli gücüyle bir tane okkalı tokat indirdim yanağına. Kafası bir milim bile kıpırdamadı ama olsun. Aylin hemşire beni zorla tutmaya çalışıyordu ama ele avuca sığacak gibi değildim.
"Sen kimsinde benim başımdaki örtüye, vatan sevgime laf ediyorsun. Seni parçalarım . Sen gurbet ne demek bilir misin? Sanmam! Gurbette yasamak nedir bilir misin ? Sanmam! Her gün belki bir umut bir gün Türkiyeye dönebiliriz diye kafanı yastığa koymak nedir bilir misin? Ailenden, Vatanında, Milletinden uzak kalmak nedir bilir misin? HAYIR! Bilmezsin! Tabi konuşmak kolay! Ayrıca orda okuyup buraya geldim ben. Bir insan neden ordaki rahatlığı bırakıp buraya gelir asker? Dur ben söyliyeyim Vatan aşkından!"
Bence böyle bir tepki beklemediği belliydi. Şaşırdı ama belli etmemeye çalıştı. Sadece bön bön suratıma bakıyordu, gözlerini üstümde hissediyordum. Ben sinirle yere baktım. Cidden ben neden yere bakıyorum ya? Beni hasta yataginda bekleyen bir terörist var. Tam hızla hastanın yanına gidecektimki beni hala korkuyla tutan Aylini gördüm. Dönüp Ayline "Sen hayırdır" bakışımı attım. O'da bir şey yapmamam için yalvaran bakışlar attı.
"Tamam Aylin bırak. Bir sey yapmam"
Tam Hastaya dogru dönüp bir adım atıp durdum ve askere dönüp
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elif
AcakSınırda görev yapan Gurbetçi bir Doktor'un hayatını değiştiren bir Üsteğmen... Hayat bazen hiç beklemediğin bir anda seni yakandan tutup atar başka bir dünyaya... "Onunla asla evlenmem!", demişti Doktor... ... "Birde Viyanadan gelmiş. Belli oldu bu...