10.Bölüm

3.2K 181 24
                                    

...
„Elif sen aile mevzularımıza karışma!"

Bu cümle beynimin içinde bin defa döndü. Kalbimi o kadar acıtmıştıki yutkunamadım. Dolaylı yoldan "sen kimsin?" demekti bu. Cidden ben kimdim onun için?

"Doğru konuş karınla!" diye bağırdı Mustafa bey.
"O bu ailenin kızı!" diyede ekledi.

Ben ise hâlâ Yiğitin gözlerinin içine bakıyordum. Gözlerim dolmaya başlamıştı bile. Yavaşça ayağa kalktım. Esma ise hâlâ elimi tutuyordu. Elimi yavaşça elinden çektim ve o'na zorla gülümseyip iki gözümüde kapatıp açtım yavaşça.

"Ben artık gideyim en iyisi."

"Saçmalama kızım!"

"Yok gerçekten gideyim. Sonuçta aile mevzularınıza karışmak istemem. Tekrardan hepinize iyi geceler." diyip zorla gülümsedim ve Yiğite doğru yaklaştım.

"Bugün eve gelme sakın." diye fısıldayıp arkamı dönüp çıktım evden.

Mehmet Dedenin evine gitmekten başka şansım yoktu. Aileme bu durumu açıklayamazdım. Ağlamamak içim derin nefesler alıp veriyordum.

...
"Abi gitsene peşinden!"
Yiğit donmuş bir şekilde duruyordu. Bir anki öfkeyle söylemişti bunları. Hâlâ Elifin öğlenki tehditine kırgındı oysaki.
Yusuf abisinin omzundan tutup sarstı.
"Abi! Hadi git artık peşinden!"

Nevin hanım oğluna tokat attı. Yiğit ise anca kendine gelip ailesine bakabilmişti.

"Ben sana sevdiklerinle böyle konuşmayı mı öğrettim Yiğit? Hep sana bir insanın kalbini kırmanın kabeye yıkmaktan farksız olmadığını söylemedim mi? Eğer şimdi o kızın arkasından gidip özür dilemezsen sana analık hakkımı helal etmem Yiğit!"

Yiğit hiç vakit kaybetmeden hızla evden çıktı. Karısının nereye gittiğini az çok tahmin edebiliyordu. Bu durumu ailesine şu anda açıklayamazdı. O yüzden Dedesine gidiyordu. Ayrıca o'na eve gelme demişti. Dedesigile giden sokağa koştu genç adam hızla ve karısı ordaydı. Yavaşça gidiyordu.

"Elif!"

...
Adımı duymamla daha hızlandı adımlarım. Onu dinlemek istemiyordum. Hızla ilk gördüğüm sokağa döndüm, ama dönmemle durmam bir oldu. Karşıdan üç tane genç ellerinde içki şişeleriyle sallana sallana geliyordu.

"Lan ben bir keklik görüyorum!" diye bağırdı kısa olan.

"Hani nerde?" diye sordu uzun olan.

Bu durumda keklik ben oluyordum. Hızla u dönüşü yapıp geldiğim sokağa giriyordumki Yiğitin bedenime çarptım. Kaya gibi bir şey olduğu için burnum kırılmıştı galiba. Burnumu tutup bir adım geriye gitti. O ise hızla yüzümü avuçlarının içine aldı.

"İyi misin? Özür dilerim."

"Hangisi için?" Kalbim için mi? Burnum için mi?

"Hepsi için! Ben öyle demek istemedim." göz yaşlarımı sildi ama hızla yerini yenileri dolduruyordu.

"Kekliğim kaçma! Gel buraya!" diye bağırdı sarhoş olan.

Yiğit tam arkama bakmak için bir adım atıyorduki kolundan tutup çekiştirmeye başladım. Bu gece bir kavga daha kaldırmazdı benim bünyem.

"Hadi gidelim."

"Dur. Kim bağırıyor bakıcam."

"Kimse bağırmıyor hadi gidelim."

Tam Yiğiti oynatmayı başarmıştımki üç sarhoş yanımıza geldi.

"Buldum Kekliği!" diyip güldü mal.

ElifHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin