Ardında Kalan

4.3K 377 181
                                    

Selamlar, keyifli okumalar dilerim. Oy ve yorumlarınızı esirgemeyin lütfen.

-

Gözümüz kapılarda kaldıkça, daralır içimiz. Gitsek kırarız korkusu, kalsak rahat değiliz.

Şükrü Erbaş

-

"S*ktir."

"Benan, ne oldu? Yavrum konuşsana." Bir süre hareket edemedim, elim ayağım titremeye başladı. Akalp telefonu eline alıp mesajı okudu. "Benan, kimin telefonu o, ne oluyor? Lütfen düşündüğüm şey olmasın."

"A-Akalp, yemin ederim unuttum, tamamen aklımdan-" Bacaklarım bedenimi tutamayacak hale gelmişti.

"Güzelim, sırası değil. Bana bak n'olur, bak bana, nefes al. Bak ben çıkıyorum şimdi ama seni bu halde bırakamam." Benimle ilgilenirken Sare'yi aradı.

Telefon ilk çalışında açıldı, hoparlöre almasını söyledim. "Sare, polisi ara hemen. Çık o evden, biz de arıyoruz şimdi, ben geliyorum oraya," dedi Akalp.

"Ne oluyor Allah aşkına? Beni korkutuyorsunuz."

Bu sefer ben konuştum. "Sare sorgulama, çık o evden, hemen!" Ses gelmeyince iyice panikledim.

"Bir saat içinde burada olmazsan, en yakın arkadaşın ölür yavrum. Eğer tek gelmezsen, ee şey, yine ölür."

Akalp ile aynı anda bakıştık. Aslan'dı, konuşan Aslan'dı. "Ulan or*spu çocuğu, seni öldürürüm duydun mu lan-" Telefonu kapadı.

Kötü olma lüksüm yoktu, ayağa kalkıp havluyu üzerimden attım. Dolaptan kıyafetlerimi alıp bir çırpıda giydim. O sırada Akalp telefonda birileriyle konuşuyordu. Kim olduğunu anlayamamıştım ama 'Adama ihtiyacım var, silahlı. İyiliğini unutmayacağım demiştin,' gibisinden şeyler söylüyordu. Telefonu kapayınca bana döndü. "Ne yapıyorsun Benan? Hiçbir yere gelmeyeceksin."

Gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. "Ne diyorsun sen ya? Sare'nin hayatı tehlikede, üstelik kız hamile, farkında-"

"Farkındayım! Bak bana, yüzüme bak. Ben seni bir kere kaybettim, bir daha asla. Tamam mı? Kapıda iki adam olacak, silahlı. Bir şey olmayacak korkma, ben gidiyorum şimdi."

Ağzım açık şekilde bakakalmıştım. Ne yapacağımı kestiremiyordum, Sare ya da Akalp'e bir şey olursa...

"Tek gelmezsen, yine ölür."

Kapıya çıktığımda Akalp'in siyah bir araca bindiğini gördüm. Gelen adamlar bana garip garip bakıyorlardı.

Gitmek zorundayım, oraya gitmek zorundayım.

Cam kapılardan birini açıp havuzun yanındaki çıkışa baktım. Kapı zincirliydi ve dikenli tel ile kaplıydı. Tek şansım bu çıkıştı.

Yukarıdan çantamı ve araba anahtarını alıp arka kapıya yöneldim. Demirlerin arasından geçebileceğimi umarak sessizce yürüdüm.

Ve tahmin ettiğim gibi, bacağım girmişti ama sağ olsun, taşımaktan bel ağrılarına sebep olan göğüslerim geçmiyordu. Kalçamdan bahsetmiyorum bile...Kendimi zorladıkça canım yanıyordu. Çantamdan peçete paketini çıkarıp ısırdım.

Yarım atleti de giymiş olmasaydım kesinlikle göğüslerim o demirde kalırdı ve hayatıma yetmiş beş beden giyerek devam ederdim. Keşke sütyen giyseydim diye düşündüm, yarım atlet çok inceydi. Canımın acısından gözüm dolmuştu. Demirlerin sivri kısımları her tarafımı çizmişti, hissettiğim sıcaklığın kan olduğuna emindim. Tişörtümün üst kısmı yırtıklarla dolmuştu.

BANA SENİ ANLAT +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin